Nitekim dünyada en çok sevdiği üç şeyden birinin "kadın" olduğunu ilan ederken ya da, "Şehvetimin heyecanından (Ey Tanrım Sana) sığınırım" diyerek şehevi sabırsızlığından Tanrı'yı haberdar ederken ve Kur'an'a koyduğu, "İnsan tahammülsüz ve zayıf olarak yaratıldı" (K. 4 Nisâ Suresi, ayet 28) ayetini bahane edinirken ya da "Bir kadın görmekle şehveti uyanan kimse, hemen ailesiyle halvet olsun (cinsi münasebette bulunsun)" şeklinde öğütlerine herkesten önce kendi uyup hoşlandığı bir kadını gördüğünde hemencecik şehvet giderme çarelerini düşünürken ve nihayet haremine soktuğu kadınları her sabah ve öğle namazından sonra sıra ile elden geçirirken, kadınlarının birinden çıkıp diğerinin koynuna girerken ve bütün bunları şehvet üstünlüğü bakımından "delil" sayarken, Muhammed'i kadına değer veren ya da şehvetini frenleyen bir kimse gibi göstermenin abesliği ortadadır.