Geçmişe takılmamızın tek sebebi yalnızca basit nostalji ve keşkeler değil de, veri işleme sürecinde kısa yolları seçen nöronlarımız mıydı? Eğer nesneleri kısmen görmeye yarayan nöronlar, kısmen de geçmişi belirliyorsa -yani kişinin bir anda algıladığı şey o anki algıları ile hafızasındaki algıların birleşimi ise "geçmişe takılıp kalmak" deyişi yeni bir anlam kazanmıştı.
Şu hayatta herkesin özlediği bir İstanbul vardı; hatta onu daha önce hiç görmemiş olanların bile. Ama İstanbul kimseyi umursamadan yola devam ediyor, asla geriye bakmıyordu. Sanılanın aksine, kitabında nostalji yoktu İstanbul'un. O, bir şimdiki zaman şehriydi.
Reklam
Her birini buraya çekip getiren bir nostalji duygusu, bir düş kırıklığı, elden çıkıp gitmiş bir şeyin yerini tutacak bir başka şeyi ele geçirme gereksinimi vardı; evli biri burada bekârlık günlerinin havasını yakalamaya çalışıyor, yaşlı bir memur öğrencilik yıllarını burada anımsamak istiyordu.
Sayfa 33
Nostalji
Şarkılarla.nostaljiyle yeni yarınlara.. 1k'ya ve değerli kardeşime hayırlı ve mutlu günler dileklerimle armağan olsun (youtube.com/watch?v=lyT31nm...)
344 syf.
10/10 puan verdi
·
55 günde okudu
Nazan Hoca’nın elimde okumadığım beş kitabı var ama ben tercihimi son kitabından yana kullandım çünkü yazar bu kitabında dilinde sadeleşmeye gittiğini, herkes tarafından anlaşılmak istediğini söylemiş. Ben de bu yüzden önce Mücella’yı okumak istedim. İyi ki öyle yapmışım. Mücella 1920-1970 yılları arasında yaşayan hiç evlenmemiş, annesinin gölgesinden çıkamamış bir kadın. Kitapta doğumundan ölümüne kadar Mücella’nın hayat hikâyesini okuyoruz. Bu arada onun çevresindeki insanları tanıyor ve Türkiye’nin yıllar içindeki değişimine de tanık oluyoruz. Ben nostalji seven bir genç olarak (Evet 28 yaşında biri olarak kendime genç diyorum :-)) kitabı zevkle okudum ama bence bu kitabı orta yaşlı ve yaşlı olanlar, yani kitapta anlatılan dönemleri yaşamış olanlar çok daha severek okuyacaklardır. Kitabı tek kelimeyle anlatmam istenseydi hüzünlü kelimesini seçerdim. Kitabın başından sonuna kadar sayfalara bir hüzün sinmiş. Mücella’nın hayatı yeterince hüzünlüyken ben Yusuf Ziya ve Suna’nın hikâyesinden de çok etkilendim. Hatta kitap okurken kolay kolay ağlamayan ben Yusuf Ziya’nın Suna’ya yazdığı mektupta gözyaşlarımı tutamadım. Mücella’yı okuyun. Seveceğinize eminim.
Mücellâ
MücellâNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202110,2bin okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bu kitapla buluşmam tesadüf eseri oldu ama çok iyi oldu. Okulda canım sıkılınca kütüphaneye geçer, kitapların arasında dolaşır, onları seyreder, ilgimi çekenlere bakarım. Kitabın ismini ve kapağını görünce çok ilgimi çekti ve hemen okumaya başladım. Üsküdar'da Bir Attar Dükkanı... Bu dükkandan kimler geçmemişki; neyzenler, hattatlar, musikisinaşlar, tesbih koleksiyoncuları, ebru sanatçıları, şairler ve bunların hepsiyle meşgul olmuş nadide şahsiyet Mustafa Düzgünman. Kitapta 1920'li yıllardan 1970'li yıllara kadar bir Üsküdar tarihi anlatılmakta. O zamanın kıymetli şahsiyetleri, manevi hayatları, çeşitli uğraşları ve gündelik yaşantıları bir attar dükkanı etrafında sunulmakta. Üsküdar ve insanları, eski zamanlar gerçekten çok hoşmuş. İnsan o zamana gidip onları yaşamak istiyor... Biraz da yazardan bahsedeyim. Yazarın ismini daha önce hiç duymamıştım, hayatını okuyunca çok şaşırdım. Ahmed Yüksel Özemre Türkiye'nin ilk atom mühendisi, Teorik Fizik ve Nükleer Mühendislik ile ilgi 12 ciltlik ders kitabı yanısıra 26 tane daha kitabı olan, bir çok yerde başkanlık ve danışmanlık yapmış, kendini sanat, spor, ilim ve bilim dallarında yetiştirmiş, İnsan-ı Kamil olmaya çalışmış nadide bir şahsiyet... Tarih, anı, İstanbul ve nostalji sevenlere şiddetle tavsiye ediyorum...
Üsküdar'da Bir Attar Dükkanı
Üsküdar'da Bir Attar DükkanıAhmed Yüksel Özemre · Kubbealtı Neşriyatı · 2020928 okunma
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.