İnsanın tabiatına ve kalbinin isteklerine bakılınca, "Allah bizi günah işlemek için yarattı" demektense, "Allah bizi affedilmek için yarattı" demek ilâhi niyet ve iradeyi daha doğru anlatmak olacaktır.
"İnançlara indirilen yumruklar,neslimizi bitap bıraktı.Asrın ızdırabı, irade ve iman hastalığıdır. Şefkat ve merhametle tedavi edilecek yerde,kin ve gayzla yumruklanan yaralarımız kanıyor. Vicdanımızın ve imanımızın su-i kasdcılarını boğacak olan işte bu kandır."
Aile olmasaydı serbest kalan cinsiyet içgüdüsü, insanları hayvanlar gibi yaşatırdı ve toplumda kıskançlıkların artıracağı sayısız sefaletlerin kucağına atardı. İlkel toplumlardan bugüne kadar hiçbir zaman cinsî münasebetlerin serbest olmayışı ve ailenin ilk insan toplumlarında da görülmüş olması, onun ahlâkî zorunluluğunu ortaya koymaktadır.
Özel dileklere gelince, onlar fikirlere tekabül ederler; zira arzu, aşk, vs... Ne olursa olsun, kendisinden önce herhangi bir fikre dayanmayan hiçbir düşünce tarzı yoktur. Hiçbir şekilde tasavvur edilemeyen birşey, nasıl arzu edilebilir?
Maarif, yalnız mekteplerde okutmak ve okuyanlara bir takım bilgiler vermek değildir. O, bir milletin bütün halinde, düşünme ve yaratıcılık sahasında seferber edilmesidir. Başka bir deyimle maarif, bir cemiyetin düşünüş tarzının, kültürünün ve ideallerinin cihazlanmasıdır.
Sayfa 88 - Dergâh yayınları 41. Baskı Aralık 2021Kitabı okudu
XVII. asırdan beri, şeyhülislâmların birçoğu, devlet siyasetinin telkiniyle fetvalarını vermeğe başladılar. Gaye hükümdara yaranmak, vasıta ise ilim ve şeriat oldu.
Sayfa 74 - Dergâh yayınları 41. Baskı Aralık 2021Kitabı okudu