tut ki yarın dünya, mesela tersine dönmeye başladı. Peki, ya ben ne yaparım? Uyum sağlarım, Ferdinand! Hem de derhal! Peki bunu nasıl yaparım, biliyor musunuz Ferdinand? Şöyle bir güzelce on iki saat fazladan uyku çekerim, işte bütün mesele bu! İşte bu kadar! Haydi hop! Atla deve değil! Oldu da bitti! Uyum sağlamış oluveririm! Oysa sizin şu Parapine, onun başına benzer bir macera gelse ne yapar biliyor musunuz? Daha en az bir asır boyunca kafasında bin türlü projeyi, küskünlüğü evirir çevirir durur!.. Hiç şüphem yok! Benden söylemesi! Yalan mı yani?.. Dünya tersine dönüyor diye uykuları kaçar!.. Burda kim bilir hangi özel adaletsizliğin izini arar!.. Fazla adaletsizlik varmış!.. Onun saplantısı da bu zaten, adaletsizlik!.. Henüz benimle konuşmaya tenezzül ettiği dönemlerde bana uzun uzun bu adaletsizlikten söz ederdi... Peki siz onun mızmızlanmakla yetineceğini mi sanıyorsunuz? Keşke böyle olsa, buna dünden razıyım!.. Ama hayır! O derhal dünyayı havaya uçuracak bir şeyler aramaya koyulur! İntikam almak için Ferdinand! Ve en kötüsü de ne biliyor musunuz, söyleyeyim size, Ferdinand... Ama bakın bu tamamen aramızda kalsın... İşte en kötüsü de aradığı o şeyleri er geç bulacak olmasıdır!.. Tam da söylediğim gibi! Ah! Bakın Ferdinand şimdi size izah edeceklerimi iyice aklınızda tutmaya bakın... Bir basit deliler vardır ve bir de başka deliler, medeniyet saplantısını kafaya takmış olanlar... Parapine’in bu ikinci kategoridekilerin arasında değerlendirilmesi gerektiği düşüncesi beni mahvediyor!..
— Parapine, sevgili Ferdinand, haddizatında gayet zeki bulduğum bir çocuktur, orası öyle... Mamafih yine de tümüyle keyfi denecek bir zekâsı var bu çocuğun! Sizce de öyle değil mi Ferdinand? (“Ferdinang” diye telaffuz ediyordu). Bu çocuk, öncelikle, uyum sağlamayı reddeden biri... Onda hemen fark edilen bir özellik bu... Mesleğiyle bile tam olarak
Reklam
Yürümek, düşünerek yürümekte biraz hayattan bir nebze {pek az şey} buluyorum. Oturunca ağır ağır üstüme kanatlarını germekte olduğunu zannetiğim "şeytani ihtimaller"den havasız kalıyorum, boğuluyorum, eziliyorum gibi oluyor. İşte böyle olunca hayatı hissetmek, kâbustan kurtulmak için bir çareden istifade ediyorum: Hareket etmek. O da; yürümek, değişik manzaralara bakmak, sesler duymak, yüzü rüzgara terketmekten başka bir şey değil. Bu kadar basit bir değişiklik yapmakla içim rahata kavuşuyorsa, neden kendime zulüm edeyim. Şurada bir ömrüm var.
Aylaklığın Azı mı İyidir?
Denilecektir ki, aylaklığın azı iyidir, ama insanlar yirmi dört saatte topu topu dört saat çalışsalardı, günlerini nasıl geçireceklerini bilemezlerdi. Bu görüş modern dünyada geçerli olduğu oranda, uygarlığımız için bir yüz karasıdır; bu görüş daha önceki dönemlerin hiçbirinde geçerli olamazdı. Eskiden kaygısızlığa, oyuna bir yer vardı;
Sayfa 22-23
Yaşanmamışlıklar Tehlikelidir
Yaşanmamış geçmiş, yani yaşayabileceğiniz ama yaşamadığınız o anlar, çiçek açabilecek ama kaçırdığınız aşk ilişkileri, söyleyebileceğiniz ama aptalca bir şeye takılıp kaldığınız için kaçırdığınız şarkılar... Size psikolojik yük olan ve her geçen gün daha da ağırlaşan şey yaşanmamış geçmiştir. Yaşlı bir adamın sinirlenmesi de işte bu nedenledir. Bu onun hatası değil. Neden bu kadar sinirli olduğunu, en ufak şeyin bile kendisini neden böyle sinirlendirdiğini, neden sürekli öfkeli olduğunu, neden başka kimsenin mutlu olma- sına izin veremediğini bilmez o; dans eden, şarkı söyleyen, atlayıp zıplayan, sevinen çocukları görmeye neden katlana- madığını, neden herkesin sessiz olmasını istediğini de... Ken- disine neler olduğunu bilmez. Bu çok basit bir psikolojik olgu: O hiç yaşamadan koca bir hayat geçirmiş. Çocuk dans etmeye başladığında, içindeki çocuk dans etmekten bir şekilde alıkonmuş, çünkü bu saygın, onurlu bir davranış olarak görülmediğinden belki de ailesi, büyükleri ve hatta kendisi buna engel olmuş. Komşuların karşısına çıkartıldığında, "Bakın bizim çocuğumuza, ne kadar de sessiz, sakin, uslu bir çocuk, kimseyi rahatsız etmez, yara- mazlık yapmaz," diye övmüşler onu. Çocuğun egosu bundan tatmin olmuş. Her neyse işte, sonuçta dans etme fırsatırı kaçırmış. Şimdi de bu çocuğa kesinlikle katlanamıyor, onu hoş göremiyor. Aslına bakarsanız incinen onun yaşanmamış çocukluğudur. Bu onda bir yara bırakmış. Peki ya sizler kaç tane yara taşıyorsunuz? Binlerce yara var ardı ardına dizilmiş olan; hayatınızın ne kadarının yaşamadan öylece geçip gitme sine izin verdiniz?
Bir diktatörlük, söz konusu ülkenin halkı tarafından değil de bir başka diktatörlük tarafından yıkılırsa, sonucun kargaşaya yol açma tehlikesi vardır; zira halk toplumsal düzeni sağlama ümidi­nin hepten yok olduğunu düşünebilir, o zaman kendini kurtarma güdüsü öne çıkar ve çapulculuk başlar. İşte durum bu kadar basit ve korkunçtur. Ne ki, yeni tiranlar insanların can havliyle neler yapabileceğini hiç bilmiyor. Korkuları bilmelerini engelliyor; bu gezegende yalnızlar; ölüler bile terk etti onları.
Sayfa 59 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
708 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.