Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Eskiden olsa böyle şeyler söyleyemezdim, hiç konuşamazdım ama konuşmak lazım artık onu öğrendim.Kafamdan ne geçiyorsa açık açık söyleyeceğim.Hiç umurumda değil hiç bir şey yani. Çünkü söylemediğin zaman ne oluyor biliyor musun? O kelimeler böyle büyüyor içinde, büyüyor, şişmeye başlıyor.Orada çürümeye başlıyor sonra.Arta kalan bir kaç tane kelime oluyor.Onları da hiç bir zaman söyleyemiyorsun.Onları söylemek lazım işte.İçinde ne varsa söylemek lazım. onu öğrendim ben.Çok kötü durumdayım ben şu anda.Çok yardıma muhtacım yani. bana yardım eder misin?”
524 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 saatte okudu
Ne erken tükendi aşka inancım Oysa ne çok inanmıştım sevgiye aşka Yazar Nigar Kaya Hanım'ın bana hediye etmiş olduğu kitabı 'Vuslat-ı Şehadet' severek bitirdim. Bana yazmış olduğu cümlesine layık olmaya her zaman çalışacağım. Kitabı eşim ile birlikte okuduğumuz için onun da bitirmesini beklediğimden bugün inceleme yazabilmek nasip
Vuslat-ı Şehadet
Vuslat-ı ŞehadetNigar Kaya · Yazşader Yayıncılık · 20235 okunma
Reklam
artık emindi,konuşursa,söyleyecek neyi varsa o acımasız sertliğiyle söyleyecekti,ondan hiç-bir şey saklamadan herşeyi söyleyecekti ki sustuğu zaman,sessizliği,artık söyleyecek bir şeyi kalmayan ve böyle olmakla birlikte bir şey de söylememiş olan bir varlığın sessizliği daha da korkutucu olsun,
Ben hep şimdiki zamanda yaşarım.Geleceği bilmem. Artık gemişim de yok. Biri, her şeyin mümkün olmasıyla çöküyor üzerime, öteki, barındırdığı hiçbir şeyin gerçek olmamasıyla. Ne umutlarım var, ne de pişmanlıklarım.Hayatımın bugüne kadarki halini -yani çoğunlukla, istediğimin tam tersi şekilde aktığını- bildikten sonra ne söyleyebilirim ki geleceğim hakkında?Beklemediğim, dilemediğim bir şey olacağından, benim dışımdan bir yerden, hatta bazen kendi irademin bir oyunu olarak başıma geleceğinden başka? Geçmişimde ise hatırlayıp da gereksiz yere yeniden yaşamayı arzulayabileceğim hiçbir şey yok. Kendi benliğimin izinden, onun bir benzerinden başka bir şey değildim ben. Geçmişim, olmayı başaramadığım her ne varsa onlarla dolu. Uçup gitmiş anlardaki duyguları bile özledigim yok: Duygu şimdiki zamana muhtaçtır; o an geçtikten sonra sayfa kapanır ve hikâye sürer, öykü ise biter.
Tabuya sıkı sıkıya tutunulmasından çıkarılabilecek bir şey varsa, o da yasak şeyi yapma arzusunun tabucu halklarda da yaşamaya devam ettiğidir. Nitekim bu halklar tabu yasaklarına karşı ambivalan bir tutum içindedir; bilinçdışında yasakları çiğnemeye can atarlar, ama bundan korkarlar da; tam da çok istedikleri için korkarlar ve korku arzudan daha güçlüdür.
Sayfa 35 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bunalmış Müslüman’a On Kur’an Tavsiyesi - 1* Unutma! Her şey geçer, ömür de geçer, bütün tartışmalar biter, bütün gündemler değişir, bütün ünvanlar, koltuklar, makamlar geride kalır, bütün telaşlar son bulur, hayat sensiz de akıp gider. Ne yaparsan yap kimseyi razı edemezsin muhakkak bir eksiğin bulunur. Sen Allah’ı razı etmeye bak! Çünkü O seni
Reklam
Bir deniz yolculuğunda gemi demir attığında su almak ve bu arada birkaç bitki ve deniz kabuğu toplamak için sahile çıkarsınız. Ama aklınız her zaman gemidedir ve her an geminin kaptanı çağırabilir diye durmadan etrafınıza bakarsınız. Bu çağrıya kulak vermeli ve size, bağlanıp ambara atılan bir koyun gibi davranılmaması için bütün o şeyleri atmalısınızdır. İnsan hayatında da durum böyledir. Deniz kabukları ve bitkiler yerine eş ve çocuklar varsa hiçbir şey onları almamıza engel olamaz. Ama kaptan çağırırsa bütün o şeyleri geride bırakarak, arkanıza bakmadan koşarsınız. Ve eğer yaşlıysanız kaptan çağırır da siz hazır olmazsınız, diye gemiden fazla uzaklaşmazsınız.
Hiçbir şey bilmeyen, hiçbir şeyi sevemez. Hiçbir şey yapa­mayan, hiçbir şey anlatamaz. Hiçbir şey anlamayan, de­ğersizdir. Oysa anlayan kişi aynı zamanda sever, farkına varır, görür . ... Bir şey in aslında ne kadar bilgi varsa, sevgi de o kadar büyük olur . ... Tüm yemişlerin böğürtlenlerle aynı zamanda olgunlaştığını düşle y en kişi, üzümlere iliş­kin bir şey bilmiyor demektir.
çünkü hayatta gerçekten nefret ettiğim bir şey varsa o da aynı anda herkes tarafından ekilmektir
Sayfa 184Kitabı okudu
Dayanamadığım bir şey varsa o da sensizlik
Franz kara
Franz kara
Reklam
Bildiğim bir şey varsa, o da yeni neslin yanlış bir telakkiye kurban gitmek üzere oluşudur.
Sayfa 152 - İnkâr, Rüştü OnurKitabı okuyor
Çünkü hiçbir çocuk bunu hak etmez!
Bugün bildiğiniz üzere anneler günü. Ve her sokağın başında bir çiçek satıcısı olduğu aşikâr. Yarım saatlik bir yürüyüş boyunca en az 5-6 tanesine denk gelmişimdir. Hepsinin önünden geçerken çiçeklerine baktım; çiçeklerin güzelliklerine, ihtişamına, renklerine... Yalnız tek bir tanesinde çiçeklere değil de satıcıya takıldım. Eminim ki yer tutmak adına sabahın kör vakti kalkmış, sokağın başına yerleşmişti. Dikkatimi çeken şey satıcı kadının arkasındaki çocuk oldu. 2-3 yaşlarında ya var ya yok. Yüzünü görebildim sadece. Yerde bir kutunun içinde boynuna kadar çekilmiş battaniyesinin altında nasıl da usulca uyuyordu. Masumiyet akan yüzüne annesinin çaresizliği ve bir iki müşteri bulup para kazanmanın umudu yansımıştı. Görmeliydiniz, o an tek isteğim tüm çiçekleri satın alıp annesinin çocuğu alıp varsa evlerine gitmeleriydi. Fakat bırakın tüm çiçekleri almayı bir tanesi için bile verecek param olmadığından gözlerim çocuğu izleyerek eve doğru ilerledim. Aklım zavallı çocuktaydı. Bilirsiniz özel günlerde çiçek satan kesim genelde Romen tayfasından olur: Yaygaracı, senden benden zengin, hiçbir şeyi hak etmeyenler diye nitelendirilir çoğusu tarafından. Hatta yanından geçerken bile tiksinerek, korkarak geçer insanlar. İnanın insanların ne düşündüğü umrumda bile değil. Ne olursa olsun hiçbir çocuk sabahın ayazında buz gibi betonun üstünde, bir kartonun içinde uyumayı hak etmiyor!
Anlaşılır bir şey varsa, o da ölülerin niçin çürüdükleridir, içlerindeki bütün o zehirle.
Ben ortaya çıkana dek yaşamında ona komik, gülünç gelebilecek hiçbir şey yoktu. Şimdi anlıyorum ki, benim ona ne kadar ihtiyacım varsa, onun da bana o kadar ihtiyacı vardı.
ANNE VARDIR KUDÜS DOĞURUR
Biz müslümanız.Derdi kendini geçmiş,kendinden derdi için vazgeçmiş lakin örtüsünün ucunda hakikat izleri bulunduran dertli Müslümanlar olmalıyız. 'Uyuyanları uyandırmaya bir uyanık yeter' dedikleri bir olmaya talip Müslümanlar olmalı;yarınları özgürce yaşamak için.Bu noktada yarınları kurtaracak evlatlar yetiştirecek olan kadınlara mühim
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.