İnsanın sevdiği birini hayal kırıklığına uğratması kadar kötü bir şey olmadığını da zaman­la öğrendim. Yok, belki de daha kötüsü var. Artık bu dünyada olmayan birini de hayal kırıklığına uğrattığı­na seni inandırmak istemeleri. .
Sayfa 50 - Can YayınlarıKitabı okudu
Hiç birdenbire yakınlık, yardım, dostluk ihtiyacı duyduğunuz olmadı mı? Evet, elbette. Ben yakınlıkla yetinmesini öğrendim. Yakınlık kolayca bulunur, hem de hiçbir bağlantıya sokmaz insanı. (...) Dostluk ise daha sadedir. Uzun sürelidir ve elde etmesi zordur, ama bir kez de elde edildi mi, artık ondan kurtuluş yoktur, gereğini yerine getirmek gerekir.
Sayfa 26-27 - Can Sanat YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
312 syf.
10/10 puan verdi
Tarık Tufan
Tarık Tufan
ın okuduğum ilk kitabı. Diğer eserlerini okumam için bir referans kitap oldu benim için. Kitabın içinden çıkamadım.Bir yandan sonu merak edip, bir yandan da bitsin istemedim. Hayatında keşkeleri bitmeyen,kaderi sorgulayan,kendini arayan,duyguları çok hızlı değişen Orhan.. Benliğini arayan Orhan. Her biri farklı karakterde olan kahramanlarımız da var Orhan ile birlikte.Her birinden çok şey öğrendim... Kitap alıntıları: *Kaçma isteği uyandıran, burada gördüklerin, duydukların değil, belki de kendi hikayendir. *Hatıraların tümü acı verir; bazıları yaşandığı için bazıları bir daha asla yaşayamayacağı için. *Benim bu hayatta her şeye acelem var. *Aşk inandığım bir duygu olmaktan çoktan çıkmıştı. *Ve sakın üzülme, artık ikimiz de biliyoruz ki: Bu dünyada âşıklara yer yok!
Âşıklara Yer Yok
Âşıklara Yer Yok
kitabı beni derinden etkiledi.Mutlaka okumalısınız.
Âşıklara Yer Yok
Âşıklara Yer Yok
kitabını okumama vesile olan
bidünyakitapgrubu
bidünyakitapgrubu
na teşekkür ederim.
Âşıklara Yer Yok
Âşıklara Yer YokTarık Tufan · Doğan Kitap · 20231,839 okunma
Hep yapmak istediğim, ama cesaret edemediğim hata­ları yapmak... panik ataklarım geri gelebilir, ama artık baş edebilirim, çünkü o yüzden bayılmayacağımı, öl­meyeceğimi öğrendim. Yeni arkadaşlar edinmek, bilge olabilmek için deli olmak gerektiğini onlara da öğret­mek isterim. Doğru davranışların elkitabını olduğu gi­bi izlemek yerine kendi yaşamlarını, isteklerini, serü­venlerini keşfetmelerini, YA-ŞA-MA-LA-RI-NI söyler­dim onlara. Katoliklere İncil’den, Müslümanlara Ku- ran’dan, Yahudilere Tevrat’tan, ateistlere ise Aristo’dan örnekler verirdim. Bir daha asla avukatlık yapmak is­temiyorum, ama deneyimlerimden yararlanarak, bu dünyadaki varlığımızın ne anlama geldiğini bilmiş ki­şiler üstüne konferanslar verebilirim; o insanların yaz­dıkları her şey tek sözcükle özetlenebilir aslında: yaşa­yın. Yaşamasını bilirseniz Tanrı da sizinle birlikte ya­şar. Onun koyduğu riskleri göze alamazsanız, o Tanrı da uzak bir cennete çekilir ve yalnızca felsefî birtakım spekülasyonlara konu olur. Herkes biliyor bunu, ama hiç kimse ilk adımı atmıyor, belki de deli damgası ye­mekten korkuyorlar. Bizim en azından böyle bir korku­muz yok Eduard. Bizler Villete’te yaşamışlarız.”
“Ben Tanrı'dan o kadar çok şey öğrendim ki Artık kendimi ne Hıristiyan, ne Hindu, ne Müslüman,ne Budist, ne Musevi addediyorum... Hakikat bana o kadar çok açıldı ki Artık kendimi ne erkek, ne kadın, ne melek, Ne de hatta saf bir ruh sayıyorum....” -Hafız-ı Şirazi
Stefan Zweig'in Petropolisden yazmış olduğu veda mektubu eline geçmeden kötü haberi damadı Karl Höller'den alan ilk eşi Friderike Zweig 1964 yılında Viyanada Hans Deutsch Yayınevi'nden çıkan Yaşamın Yansımaları adlı anılar kitabında şöyle yazar: O gün Suse'nin kafasının karmakarışık olduğunu fark etmiştim. Sonradan öğrendiğime göre kötü haberi bana damadım vermek zorundaydı. Çünkü kızlarımın ikisi de söylemeye çekiniyordu. Az sonra radyo haberlerinden de öğrendim. Hemen aradığım dostu ve yayıncısı Ben Hübsch de Petropolis'deki o dehşet dolu çifte intiharı doğruladı. Bu satırların okurunun böylesine güçlü bir çanın artık susmuş olmasının hüznünü benimle paylaşmasını rica ediyorum...
Sayfa 459 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.