Yazık sana! Bir lokma yiyeceğin azalıyor, bir tanecik tohumun ziyan oluyor veya onurun kırılıyor da hemen kıyametin kopuveriyor ve Allah’a karşı gelmeye, şikayet etmeye başlıyorsun. Sinirini, eşini ve çocuğunu döverek çıkartıyorsun, dinine, peygamberine sövüyorsun.
Akıllı ve uyanık kimselerden olsaydın Allah’ın huzurunda susar ve Onun bütün yapıp ettiklerini kendin hakkında bir nimet bilirdin. Sakince durup Allah’la didişmediğin, nankörlük etmeyip şükrettiğin, kızmayıp razı olduğun, şikayet etmeyip sustuğun zaman sana “Allah, kuluna yeterli değil mi?” denir.
Onunla baş başa görüşmek istemiyorum, fazlaca doğrucu öğütler verip sinirlerimi bozuyor.
"İnsanlar en çok kendilerine lazım olan şeyleri başkalarına vermeye pek meraklıdır," dedi Lord Henry gülümseyerek. "Cömertliğin son noktası diyorum ben buna."
Yazdıklarınız zarif olsun, ey kızlar, ama anlaşılsın, dolandırmayın lafı
siradan bir dildir en çok hoşa giden.
Ah, ne çok gördüm, nasıl da tutuşturur böyle ifadeler çekingen bir âşığı