Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oğuzhan ATALAR

Halen beş milyara yakın insanın yaşadığı yeryüzünde, başka hiçbir ek faaliyete gerek duyulmaksızın mevcut nüfusun on mislini besleyebilecek seviyede bir üretim yapıldığı halde, milyonlarca insanın açlıkla pençeleştiği söylenirse ortada bir bozukluğun var olduğunu ileri sürmek için zeki olmak şart değildir.
Sayfa 9 - İz Yayıncılık
Reklam
Demokratik hayat tarzının bütün dünyaya bağışladığı bir armağan var : kaypaklık
Sayfa 19 - İz Yayıncılık
"En mutlu insanlar budalalar, aptallar, hödükler ve savsaklardır, zira bunlar vicdan azabı bilmezler, hayaletler ve cansız şeylerden korkmazlar, yaklaşan felaketler yüzünden dehşete kapılmazlar, gelecek saadetin umuduyla kendilerini avutmazlar."
Sayfa 114 - İthaki YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1930'dan 2022'ye değişen bir şey yok memlekette.
"Cumhuriyet sayesinde işler tutmuş birtakım kodomanların, yeni partiden gelecek hürriyetle piyasadaki tıkanıklığın açılacağını, memlekete yabancı sermaye akacağını düşünmeleri nasıl bir hesapsızlık.... "
Sayfa 135 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Nüfusun önemli bir kısmının işe yaramaz işlerle saplanıp kaldığı, işe yarar işlerle meşgul olanlarla yahut para karşılığı çalışmayanlara hınç ve horgörü beslediği toplumlar inşa ettik.
Sayfa 39 - Everest Yayınları
Reklam
İş temelli bir uygarlığa dönüştük ama "üretken iş" kavramını da kaybettik ve işi, kendinde amaca ve anlama sahip bir şey haline getirdik. Hiç de ayılıp bayılmadıkları işlerde dişini tırnağına takıp çalışmayanların, çevrelerinden sevgi, şefkat ve destek görmeyi hak etmeyen işe yaramazlar olduklarına inandık. Kendi elimizle, toplu köleliği seçtik. Zamanımızın yarısını hoşlanmadığımız bir üstün gözetimi altında, tepeden tırnağa anlamsız, hatta zararlı faaliyetlerle geçirdiğimizi fark edince verdiğimiz siyasi tepki ise bu tuzağa düşmemiş olabileceklere hınçla diş bilemekten ibaret. Yani nefret, hınç ve şüphe, toplumu bir arada tutan çimentonun ana maddeleri haline geldi.
Sayfa 29 - Everest Yayınları
Kimsenin sırrına vakıf olamadığı esrarengiz bir simyacılık kudretiyle midir bilinmez, maaşlı kalem efendilerinin sayısı her geçen gün artıyor.
Sayfa 19 - Everest Yayınları
Sadece kullanılacak kelimelerin değiştirilmesi, problemin çözüldüğü yanılsamasını da yaratabilir. Bilim adamı yerine bilim insanı demenin kimseye bir zararı yok ancak bu, kadınların akademide eşit şartlarda mücadele ettiği anlamına gelmiyor. Amerika'daki son ırkçılık karşıtı gösteriler de ortada pejoratif kelimelerin dilden çıkarılmasıyla çözülemeyecek daha derin sorunların olduğunu gösteriyor. Politik doğruculuğun sorunları gidermeye ilk adım olmaktan çok son kerte olabileceği ihtimalini gözden kaçırmamak lazım.
Sayfa 100 - Kronik Kitap
"Asla antropolog olamayacaksın; çünkü dedikodudan hoşlanmıyorsun, diğer insanların hayatlarındaki detaylarla pek de ilgili sayılmazsın."
Sayfa 103 - Kronik Kitap
Türkler, Avrupa'ya ayak bastığı andan itibaren bir "Şark Meselesi/Doğu Sorunu" meydana geldi.
Sayfa 13 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Reklam
Avrupa'ya ayak basıp, asimile olmayan tek topluluk Türk milletidir.
Sayfa 9 - Yeditepe YayıneviKitabı okudu
Bu nedenledir ki, kavramlar insan aklının mikroskobu veya makroskobu gibidir; uzağı yakın eder; küçüğü büyütürler.
Sayfa 21 - Ketebe Yayınları
Yenilmiş, yok edilmiş üç-beş Kızılderilinin Türk olduğunu kanıtlamak için uğraşanların, Selçuklu-Osmanlı çizgisi için tereddütsüz "Türk değiller; ya Fars ya da Bizanslılar" deyişleri, yalnızca cehaletle, hatta gafletle açıklanamaz; tersin kendinden derin bir kaçışın ve ihanetin sonucudur.
Sayfa 19 - Ketebe Yayınları
Bu nedenledir ki, 1774 tarihinden bu yana millet olarak yaşadıklarımız gündüzün başına gelse gece olurdu.
Sayfa 15 - Ketebe Yayınları
Yıllar önce yaşanan bir vakada, yetimhaneye bırakılan bebekler arasında, doğumundan sonra ilk üç ay içinde ihmal edilen, kucaklamayan, dokunulmayan, konuşulmayan bebeklerde ölüm oranının yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Anne-baba ilgisi gören bebekler, en pis ve en kötü şartlar altında bile hayatta kalmayı başarırken, en temiz, en donanımlı şartlar altında yaşayan ama dokunulmayan, sevilmeyen yetimlerin böyle bir şansı olmamaktadır. İnsanın sadece bedenden ibare olmadığı, onun bir de can olduğu açık seçik ortada. Canın gıdası sevgidir.
Sayfa 22 - Remzi KitabeviKitabı okudu
104 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.