"Onlarla dostluk ettiğim zaman da olmasa, insan kalabalığının manasız, gösterişli, zevksiz, dostsuz, riyakar ve sevgisiz hayatına katlanmak epey zor gelecek bana."
Görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum.
"Yalnızca tek bir insan türü varsa, o zaman neden hiç geçinemiyorlar? Hepsi birbirine benziyorsa, niçin özel bir çaba harcayarak birbirlerini aşağılıyorlar?"
Sulanmayan her çiçek soluyor, silinmeyen her yeri toz kaplıyor ve zaman geçtikçe bir şeylerin sihrini de alıp götürüyor çiçeğim. Bir duyguyu anne gibi emzirip büyütmek istediğin zamanların da oluyor, bir duyguyu alıp cami avlusuna bırakıp arkanı dönüp kimsesiz bıraktığın da.
Nereye gidebilirsin derbeder! Soyguncu tutmuş ülkeyi baştan başa... Seni paralamazlar mı şuraya varmadan! Bunca kul cariye, bunca mal davar, bunca altın gümüş!
Estiler yel gibi geçtiler sel gibi... Bataktan gelip batağa gittiler. Yolları ırak mı ırak, yürekleri çorak mı çorak! Bastıkları yerde ot bitmez. Gölgelendikleri ağaç yeşermez.
Gerçek cesaretin ne olduğunu görmeni istiyordum, gerçek cesaretin eli tüfekli bir adamla ilgisi olmadığını. Daha başlamadan yenildiğini bile bile başlamak ve her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar devam etmek olduğunu.
"Ama başka insanların yüzüne bakabilmek için ilk önce kendi yüzüme bakabilmeliyim. Başka insanların çoğunluğunun düşüncelerinden bağımsız hareket eden tek şey insanın vicdanıdır.”
Yalnızca tek bir insan türü varsa, o zaman neden hiç geçinemiyorlar? Hepsi birbirine benziyorsa, niçin özel bir çaba harcayarak birbirlerini aşağılıyorlar..