Sonunda bende Hewingway'in kalemiyle tanışabildim.
Dili sade akıcı ve etkileyiciydi. Kısa ve dolu dolu bir eser.
Okyanusun ortasında günlerce oltaya takılmış olan dev kılıçbalığıyla mücadelesini okuyoruz. Pes etmemeyi, mücadele etmeyi, cesaretli olmayı anlatıyor.
*Deniz çok güzel, çok merhametlidir. Fakat birden öyle değişiverir, öyle zalimleşir ki; başımızın üstünde fırıl fırıl dönen bu ufacık ve ötüşleri hüzünlü kuşlar için dayanılmaz olur.
Büyük aşklar nefretle başlar... Polis kızımız Simay ve yakışıklı prensimiz Borkan için de böyle oldu. Farklı kültürlere sahip olan ikili, Kerem ve Hasretin korumalığını yapmak için Kaş''a giden Simay'in Borkan'la karşılaşmasıyla başlar. Her ne kadar birbirlerinden nefret ettiklerini düşünseler de kader ağlarını onlar için öyle bir ördü ki çözmek mümkün olmadı. Aşk kaçınılmazdı! Maddi sıkıntılar yaşayan Simay, Kuvveyt'e dedesinin yanına gider. Ve o günden sonra olay zincirlerinin ardı arkası kesilmedi.
*Okyanusun ortasında iki yabancı gemiydik. Kendi rotamızda giderken fırtına çıktı yan yana geldik. Kurtulmak için birbirimize yardım etmek zorundaydık, yoksa batacaktık.
*"Aşkı sevgiyle beslemezsen ölmeye mahkumdur."
*Hiç bitmeyecek sandığımız günler vardır, biterler.
Hiç dinmeyecek sandığımız fırtınalar da dinerler.
Ve asla yaşayamayacağımızı sandığımız duygular vardır, aniden kapımızı çalan...