“Kehf,” döküldü dudaklarımdan. “Sen cennete yirmi altı adım kala, ölü yetimlerin yolunu kaybedip sığındığı o mağarasın. Sığınaksın.”
“Ben siyah okyanusun ortasında kalmış küçük bir kayıktım. Dalgalar kayığımı devirirbilecek kadar kuvvetli değildi, çünkü benim kayığım küçüktü ama güçlüydü. Bu kayığı benden başkası devirmezdi. Kayığımın her bir tahtasına kendi ellerini kanatarak, Çivili parmaklarıma Batırarak çakmıştım. Gücümün içinde emeğim, emeğimin içinde gücüm vardı. Ve şimdi ortasında dalgalar eşliğinde hareket eden kayığımı devirmek, kendimiz sonsuz ölüm soğununun kollarına bırakarak, en dibe batmak istiyordum. Siyah okyanusun dibinde sonsuz bir hissizlik. İstediğim buydu. Kendi kendini batıran o kayık olmak istiyordum.”
Bu serinin 6 kitaplık baskısıda var ve aynı şekilde 6 kitabın 3 kitaba bölündüğü versiyonuda var her iki versiyonunu okumuş birisi olarak hikayeyi tekrar özel baskıda okumanın mutluluğu ayrı oldu bu seriyi üçüncü okuyuşum ve her okuduğumda aynı duyguları yaşıyorum sanırım sürekli okuyup sıkılmayacağım ender serilerden bir tanesi en sevdiğim yerli yazarın kesinlikle en sevdiğim serisi asi çakıltaşı serisi seriye yeniden başlamanın mutluluğu kesinlikle benim içim muazzam