Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İman öyle bir iksirdir ki fâni bir varlığın üzerine damladığı andan itibaren o varlık, bir an yaşasa bile görevini milyonlarca yıl doğru yapanlarla aynı değerde yapmış olur.
Sayfa 117
Reklam
İnsan ruhu, ilahi isimlerin bir haritası durumundadır. İnsan ayrıca, kainattaki büyük hakikatlerin kendisine yansıdığı bir zemindir de. İnsanın her bir yapısı kainattaki daha büyük bir yapının temsilidir. Bu manasıyla insan, hem ilahi isimlerin manalarının bir özeti hem de kainatın küçültülmüş bir planıdır. Öyle bir kelimedir ki insan, bu kelimesin içerisine ilahi isimler ve kainat yazılmıştır.
Sen Derviş Olamazsın
"İnsan kendini bir şeylere sahipmiş gibi hisseder. Oysa hakikatte hiçbir şeyin sahibi değildir. İnsanın sahibi de insanın sahip olduğu şeylerin sahibi de Allah'tır. Ayrıca insanın ki zahiri Allah 'ınki hakiki sahipliktir.."
Sayfa 63 - Kapı yayınlarıKitabı okuyor
Sevilen kadın mutlu olurdu. ‘Aişen’ çok mutlu oldu. Mutlu olmayan, başkasını mutlu edemezdi. ‘Aişen’ Sizi o denli mutlu etti ki buyurdunuz: “Ya Aişe! Sen bana Allah’ın bir lütfusun, benim mutluluk kaynağımsın, ben de senin mutluluk kaynağın olmak isterim.” Hz. Aişe elbette çok mutluydu; o da bu mutluluğunun ahirette devam edip etmeyeceğini sordu: “Ey Allah’ın Resûlü ahirette de seninle olacak mıyım?” Sevgiline buyurdun: “Ey Aişe! Bir elbisen eskimeden ikinci elbiseyi alırsan ahirette benimle olamazsın.”
Şeytan onları mal ile meşgul eder. Yani onları mal toplamaya teşvik eder, onu elde etme isteğini telkin eder ve o malın yok olacağı fikrini aşılayarak onların cimri olmalarına neden olur. İşte bu, şeytanın kuvvetli hilesidir ki bunlarla ince ve gizli tuzaklar örer. Yani müminlerin kalbine mal toplama korkusunu salar. Bir taraftan da şeytan? Ahiretin peşinden gi- denlerin kalbine maldan nefret etme tohumlarını eker, tövbe eden kişiye ise o malı elinden çıkartma dürtüsü yerleştirir. Böylece o kişiyi zahid yaşamaya teşvik eder, malı terk etmesini emreder, kazanç yolları konusunda onu korkutur, dinini koruma bahanesiyle ona vesvese verir. Tüm bunların perde arkasında şeytanın enteresan hileleri gizlidir. Bazen de şeytan, şeyhlerin diliyle konuşur ve kişiye "Malı elinden çıkart ki zahidler zümresine dahil olasın" diye telkinde bulunur. Hatta şöyle der: "Senin sabah ve akşam yemeğin varsa sen zühd ehlinden olamazsın, azimli insanların mertebelerine ulaşamazsın!"
Reklam
Gitmekle gidilmiyor ki Gitmekle gitmiş olamazsın; Gönlün kalır, Aklın kalır, Anıların kalır. Cemal Süreya
Gitmekle gidilmiyor ki Gitmekle gitmiş olamazsın; Gönlün kalır, Aklın kalır, Anıların kalır. Cemal Süreya
İLİM 📔 Hafız Ebû İshâk eş-Şâtibî el-Mâlikî (790 H) Rahimehullâh, Muvafakât adlı meşhur eserinde şöyle demiştir: “Şer’an muteber olan yani Allâh ve Rasûlü Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’in sahiplerini mutlak olarak methettiği ilim, amele götüren, sahibini hevasıyla her ne şekilde olursa olsun baş başa bırakmayan; bilakis onun gereğini yerine
"Bazı insanlar birbirini artık sevmediği için ayrılmazlar ki," dedim. "Bazen birini sevsen de onunla olamazsın işte. Sarılmak istesen de yapmazsın. Özlesen de aramazsın. Sevgi her zaman fayda sağlamaz. Her şeye yetmez ya da her şeyin üstesinden gelmez demiyorum bak, bazen birini çok seversin, çok ama çok seversin ama bunun dünyanın en yanlış şeyi olduğunu bilirsin." Gökyüzüne baktım. "Birbirini sevmek birlikte olmak için yeterli değil."
Sayfa 415 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ne kadar kötü olabilirsin ki! Sınırsız kötü ya da hep kötü olamazsın. Ancak kötü olduğunu hissedebilirsin. Temizlenmek, arınmak senin elinde… Çünkü O’nun sahnesindesin.
Süfyan-ı Sevri hem çok yemek yiyen, hem de çok ibadet eden bir zattı. Büyük zatlardan biri der ki: “Süfyan-ı Sevri'nin yemek yiyişini görünce, çok yiyor diye kızardım; fakat namaz kı- lışını ve ağlayışını görünce ona gipta eder, sevgi ve şefkatle bakardım." Süfyan-ı Sevri'ye, çok yemek yiyişinde uyma, çok ibadet edişinde uy. Çünkü sen bir Süfyan-ı Sevrî değilsin, onun nefsine hâkim olması gibi sen nefsine hâkim olamazsın.
"İleride neye ulaşırsan ulaş. İyi bir insan olmayı elden bırakma. O hep senin özünü oluştursun. Bazen yanlışa düştüğün olacak. Kıracak, kırılacaksın. Ama sonra toparlamalısın. Seven gönül alır. Er ya da geç. Sen bundan sonra mümkün olduğunca elini çabuk tutacaksın. Bütün bu süreç boyunca incitmeme prensibin olacak. Herkese yardımcı olamazsın fakat faydan olmuyorsa zararın da olmayacak insanlara. Sen tabii ki insanlara gülümseyeceksin. Onlar için elinden gelen ne varsa yapacaksın. İyi bir insan olmak ve öyle olarak kalmak için tüm içsel gücünü koruyacaksın. Ayrıca sen eskisi gibi kırılganlığınla öylece kalan, dünyaya öfkeli, mahzun çocuk değilsin. Sen büyüdün, olgunlaştın. Hala ruhunda eksiklikler var gelişiyorsun elbet. Fakat psikolojik dayanıklığın da zirve noktalarına ulaştı. Sen ölmeden önce öldün, bunu biliyorsun. Sen bunu defalarca kez yaşadın. Artık hiç olmadığı kadar güçlüsün. Kendin için, sevdiğin o insan için, insanlık için, dünya için kendine, kendini borçlusun. Bu da sade bir kabullenişle değil, ancak kendini herkese ve her şeye ispat ederek olacak. Bu sebeple çaba ve süreç senin hayat boyu yolcuğun olacak. En değerli hazineleri orada bulacaksın. Kim bilir belki o, en sevdiğini de tekrar orada bulursun." (Jack Brighty)
En önemlisi de, eğer başarı arayışındaysan şimdiden bölünmüşsündür. O zaman kalbin çalışmada değil şimdiden sonuçtadır. Bölünmüşsen başarılı olamazsın. Başarı ancak sonuç için endişelenmeyen, yolculuğun kendisinden büyük keyif alan, amaçla ilgilenmeyen, bölünmemiş kalplerde gerçekleşir. Ancak amaçla hiç ilgilenmeyenler ulaşır çünkü yolculuğun her anında akılları o kadar bölünmemiştir ki, yolculuğun her adımı bir amaç haline gelir. Her neredelerse orada amaç vardır. Manevi yolda olup başarı için hiç endişelenmeyenler başarılı olurlar.
Sayfa 350 - Omega Yayınları 1. CiltKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.