İnsan bu dünya için değersiz bir detay. Birkaçı kesilse de dünyada yine aynı olaylar olur. Mesela krallar, padişahlar, diktatörler olmasa savaşlar çıkmayacak mıydı? Ya da bu kadar düşünür, yazar olmasa insanlar bazı şeylerin farkına varmayacak mıydı?.
Sayfa 55 - AzrailKitabı okudu
Okumanızı tavsiye ederim
Atmosfer basıncından yoksun kalsa, bedenimiz kim bilir nasıl patlardı - demek ki, insanların çabalarının elinden zor zamanların, yokluğun, iğretinin ve mağrurluğun yarattığı baskı alınsa, patlayacak derecede olmasa dahi, dizginsiz deliliğe ve çılgınlığa sürükleyecek derecede, taşkınlıkları artardı. Anlaşılıyor ki, her insanın, her zaman bir miktar sıkıntı, acı veya derde ihtiyacı vardır. Tıpkı geminin düzgün ilerleyebilmek için bir miktar ağırlığa ihtiyaç duyduğu gibi. İş, zorluk, dert ve yokluk insanların hemen hemen tümünün yaşamı boyunca kaderidir. Buna karşın, tüm isteklerimiz, arzu eder etmez gerçekleşseydi, insan hayatını nelerle dolduracak, nelerle meşgul olabilecekti. İnsanlığı her şeyin kendiliğinden yetişip büyüdüğü, güvercinlerin kızartılmış olarak etrafta uçuştuğu ve herkesin sevdiği kişiye hemen kavuştuğu bir yerde tasavvur edin: Böyle bir yerde insanların bir bölümü can sıkıntısından ya ölür ya da intihar eder, geri kalanlar da birbirleriyle savaşır, birbirlerinin gırtlaklarına sarılır ve cinayet işlerlerdi. Bu ise, normal hayatta var olandan daha çok acı doğururdu. Demek ki, insanoğluna en çok yakışan yer ve varlık biçimi, yine yaşadığı yer ve sahip olduğu varlık biçimidir.
Reklam
Ne kendimizi biliriz ne de birbirimizi. İnsan ruhu karanlık, vıcık vıcık bir uçu­rum, dünya yüzünde kesinlikle kullanılmayan bir kuyu­dur. Gerçekten tanısa kimse kendini sevemezdi; ve ken­dini beğenmişlik denen şey ,manevi hayatın kanı canı­dır bu olmasa, hepimiz ruh anemisinden ölür giderdik. Hiç kimse bir ötekini bilmez ve ne mutlu ki öyle; yoksa ister annemiz, ister karımız ya da çocuğumuz olsun, yanımızdakileri metafizik düşmanlarımız olarak görür­dük.Birbirimizi bilmediğimiz için anlaşmayı becerebiliyoruz... Fernando Pessoa - Huzursuzluğun Kitabı
Sayfa 324Kitabı okudu
"İnsanın bir karış toprağı oldu mu, o toprak artık o insandır. O insanın bir parçasıdır. O insana benzer. Eğer o arazinin üzerinde yürüyorsa, o araziyi işletiyorsa, o acı çekerken üzülüyor, yağmur yağdıkça seviniyorsa, o mülk o adamın kendisi olur. Adam da... ona sahip olduğu için büyür. Başarılı olmasa bile, toprağıyla büyük olur. Böyledir bu."
Dünya Ağalara Güzel
Musdu'nun konağından bakınca geniş ekenekler uzanır. ince bir dere, ekenekleri ikiye böler. Derenin iki yanı tarak gibi söğüt ve kavak ağaçlarıyla uzar gider aşağıya. İkişer adım aray- la binlerce kavak. İnce, uzun, hüzünlü salınışlarıyla uzaktan göz alır. Söğütler de araları doldurur. Mart gelir, dallar patlar, çıvar giderler yukarıya! Üç
Sayfa 330Kitabı okudu
Seninle geleceğimiz varsa, göreceği ikimiz olalım. Gerisi olmasa da olur.
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.