Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
" -Ölmeyi bile beceremedim.Hem de bu kadar yaşamak istemediğim halde. -Sen ölemezsin zaten. -Nedenmiş o? -Çünkü ölmek için fazla ölüsün."
Nora kendini düşündüğünde -ki son zamanlarda gitgide daha çok düşünmeye başlamıştı- ancak olmadığı şeyler aracılığıyla düşünebiliyordu. Olmayı beceremediği şeyler aracılığıyla. Olmayı beceremediği çok fazla şey vardı. Zihninde sürekli tekrarlanan pişmanlıklar. 'Yüzücü olup olimpiyatlara katılamadım. Buzul bilimci olamadım. Dan'in karısı olamadım. Anne olamadım. Labirent'lerin vokalisti olamadım. Cidden iyi ve cidden mutlu biri olamadım. Voltaire'e bakmayı beceremedim.' Şimdiyse, bunlar yetmiyormuş gibi, ölmeyi bile becerememişti. Boşa harcadığı fırsatların bu kadar çok olması cidden acınacak bir durumdu.
Reklam
“-Biliyor musun Yakup, diyorum. Üzerinde yaşadığın kürenin dörtte üçü sularla kaplı ve sen hiç deniz görmemişsin... Dahası da var, yaşadığın ülkenin üç yanı deniz... Yakup yüzüme bakıyor -Boş ver, diyorum. Biz gördük de ne oldu? Dörtte üçü sularla kaplı bir küre üzerinde temiz kalabildik mi? Kirlettik üstelik. Kirletiyoruz. Boş ver Yakup. Senin
Nora kendini düşündüğünde -ki son zamanlarda gitgide daha çok düşünmeye başlamıştı, ancak olmadığı şeyler aracılığıyla düşünebiliyordu. Olmayı beceremediği şeyler aracılığıyla. Olmayı beceremediği çok fazla şey vardı. Zihninde sürekli tekrarlanan pişmanlıklar. "Yüzücü olup olimpiyatlara katılamadım. Buzul bilimci olamadım. Dan’in karısı olamadım. Anne olamadım. Labirentler'in vokalisti olamadım. Cidden iyi ve cidden mutlu biri olamadım. Voltaire'e bakmayı beceremedim." Şimdiyse, bunlar yetmiyormuş gibi, ölmeyi bile becerememişti. Boşa harcadığı fırsatların bu kadar çok olması cidden acınacak bir durumdu.
Cümleye vurulan biriyim ben. Neden hala yaşadığımı merak ettiğim günlerde bile gizli saklı ölmeyi beceremedim. Nereden vurulduysam yaralarımı oradan gösterdim...
'Ölmeyi bile beceremedim.' 'Sen ölemezsin zaten.' 'Nedenmiş o ?' 'Çünkü ölmek için fazla ölüsün.'
Sayfa 15
Reklam
Donakaldım. Aniden bunca zaman boyunca Horiki'nin beni gerçekten temiz bir sayfa açmış biri olarak görmediğini anladım. Ona göre ben hâlâ, ölmeyi becerememiş utanmaz, aptal bir hayaletten, "yaşayan bir cesetten" başka bir şey değildim. Beni kendi eğlencesi için kullanabileceği zaman, öyle yapıyordu. "Dostluğumuz"un kapsamı buydu. Tahmin edebileceğiniz üzere, bunun farkına varmak beni neşelendirmedi ancak koşullar göz önüne alındığında, Horiki'nin böyle hissetmesi çok doğaldı. Çocukluğumdan beri insan olmayı beceremedim, bu yüzden Horiki gibiler tarafından bile küçük görülmem normaldi.
Sayfa 95
“Tavan... İç dünyamı yansıtıyor. Kocaman ışıltılı bir avize... Yaşantım. Bir anda paramparça oluyor. Kalan şey ise kocaman bir boşluk... Doldurmaya çalışıyorsun, olmuyor. Parçaları birleştireyim desen, boşuna... Ölmeyi bile beceremedim. Hem de bu kadar yaşamak istemediğim halde.”
Bir süre susup tavandaki kopmuş avizenin bıraktığı izi seyrettikten sonra dayanamayıp kendimi konuşmaya zorladım. ¨İç dünyamı yansıtıyor.¨ dedim çok kısık bir sesle. Cevap vermedi. ¨Tavan... İç dünyamı yansıtıyor. Kocaman ışıltılı bir avize... Yaşantım. Bir anda paramparça oluyor. Kalan şey ise kocaman bir boşluk... Doldurmaya çalışıyorsun, olmuyor. Parçaları birleştireyim desen, boşuna... Ölmeyi bile beceremedim. Hem de bu kadar yaşamak istemediğim halde.¨ ¨Sen ölemezsin zaten.¨ dedi. ¨Nedenmiş o?¨ ¨Çünkü ölmek için fazla ölüsün.¨ İlk kez biri yaşamadığımı fark etmişti. Bu... kalbimi öyle bir titretti ki, göğsümün sol kısmı uyuştu sanki. Sigara dumanından kanatları olan siyah kelebeğin, yeniden midemde kanat çırpışını hissettim.
Geri110
164 öğeden 151 ile 164 arasındakiler gösteriliyor.