Yenə mükəmməl bir əsərin sonunda gəldim.
...Akıntıya karşı yüzen balıkları bilir misin? Belki duymuşsundur böyle balıkları, diger balıkların tam aksi yönünde yüzerler.
Neden akıntıya karşı yüzdükleri konusunda birçok düşüncə var tabii... Sebep ne olursa olsun parçalanmak uğruna da olsa kendi istediklerini yapmalariyla ilgileniyorum ben.
Bizim İlişkimiz gibi işte... Canımı yakacağını bile bile seni yanimda istiyorum.
Parçalanacağımi bile bile sana doğru yüzüyorum.
Neden seviyorsun deme.
Seviyorum çünkü seviyorum...
Beni İçinden SevAhmet Batman · Destek Yayınları · 20184,440 okunma
artık biliyordu ki geçirilecek bir şey değildi gün, yiyecek aramak ya da her ne içinse vakti geçirmek, kurmalı bir mekanizma gibi sarıldığın yönün tersine ancak yayınca ilerlemek, geri çekilip ilerlemek, çekilip ilerlemek, günden güne, gelecek diye yerinde saymak. uykunun sabaha çıkmaktan öte imkânları o yayın eksenine sığmamış. zaman, hareket ettiği duralayışından varsayılan gacur gucur bir dişli. kimine göre onu kuran tanrının ta kendisi, kimine göre doğa. üstünde yürüdüğü upuzun çizgi, yılanlarınkinden çok farklı, cansız bir çizgi, bu yüzden enine de olsa dikine hissedilen, kesmek için bilenmiş iştahı, sesi, neşeyi, otları, ağaçları, tüyleri, yolları, çatlakları, her şeyi. oysa gün ne batıp çıkan ne bir bir eklenen ve ne de gün. yılanların çizgisi işte böyle geniş ve kıvrık.
İlk defa 1956'da yayımlanan Kaplan! Kaplan! ilk dönem bilimkurgu örneklerinden olsa da dönemini aşan bir kitap. Alfred Bester gerçekten de iyi bir iş çıkartmış. Hikaye oldukça akıcı ilerliyor. Bester'ın türün tüm olanaklarını sonuna kadar kullanırken tüm güneş sistemini bir ucubeler sirkine dönüştürmesine bayıldım. Farklı alanlardaki bilgisiyle hikayeyi derinleştiren ama bunu yaparken eğlencesinden de ödün vermeyen bir anlatımı var. Özellikle aldığı psikoloji eğitiminin yansımalarını kitabın pek çok yerinde görmekten hoşlandım. Başkahramanımız Gully Foyle ise tam bir antikahraman. Kimseye kendini sevdirmek gibi bir derdi yok. Dilediği gibi konuşup, dilediği gibi hareket ediyor ama aynı zamanda kitabın başından sonuna ayakları yere basan bir karakter gelişimi de var. Uzun bir zaman sonra bir karakteri bu kadar çok sevdim sanırım. Sadece Foyle değil kitaptaki diğer karakterler de tamamen kendinlerine özgü özelliklere sahipler. Ancak Bester'ın teleportasyon ya da telekinezi gibi bilimkurgusal öğelerin nasıl gerçekleştirildiğini açıklarken insanın düşünce gücüne cok fazla bel bağladığını düşünüyorum. Eğer bu bilinçli bir tercih değilse belki daha farklı bir açıklama yolu tercih edilebilirmiş. Yine de Kaplan! Kaplan! türün iyi örneklerinden. Kısacası farklı, cesur ve özgün bir şeyler arıyorsanız, Kaplan! Kaplan! vaktinize değecektir.
"Mənim qəlbim sizi sevmədən döyünə bilməz, ancaq inanıram ki, qəlbim əbədi yaşayacaqdır, təkcə ona görə ki, mənim məhəbbətim kimi bir hiss nə zamansa bitməli olsa idi, onda əmələ gələ bilməzdi."
Çünkü hiçbir insan, gözleri kapalı olmadığı sürece kendi kimliğini asla doğru bir şekilde hissedemez; sanki aydınlık, kilden ibaret kısmımıza daha uyumlu olsa da, aslında karanlık, öz varlığımız için daha münasip olan ortammış gibi.
Kadın olmak gerçekten zor. Bunun tek sebebi acaba erkeklerin egemen olduğu toplum düzeni mi?
İlk bakışta evet gibi gözükse de bunun cevabı ben sadece o olduğunu düşünmüyorum.
Öncelikle erkeklerin egemen olduğu yani ataerkil bir toplum düzeni içinde yaşıyoruz ve eğitim seviyesi düştükçe ataerkillik artıyor toplumda. Neler neler çıkıyor ortaya daha