Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
LOJMAN Lojmanda oturmak ayrı bir yaşam tarzı. Herkesin kocasının aynı işi yaptığı bir aileler topluluğu bu. Çalışmayan kadınlar için standart bir hayat: Sabah aynı saatte, hatta aynı dakikada evinden çıkan üniformalı kocalar, pencereden kocalarının servis araçlarına binişini seyreden kadınlar, öğleye kadar ev işleri, öğleden sonra kadın
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-2/Kitabı okudu
İnsanın belki bir şey görürüm diye, ara sıra çit aralığından dünyaya baktığı olur; ama görüp göreceği, göğün ufak bir parçası, bir de yabani otlar sarmış yüksek, toprak bir tabya… Nöbetçiler tabyanın üstünde gece gündüz aşağı yukan dolaşırlar. Yıllann geçeceğini, senin hep böyle gelip ancak bir çit aralığından etrafı seyredebileceğini, hep aynı tabyayı, aynı nöbetçileri, aynı küçücük gök parçasını, ama tutukevi üstündeki göğü değil de başka, uzaktaki özgür göğün bir parçasını göreceğini düşüneceksin. Gözünüzün önüne iki yüz adım boyunda, yüz elli adım eninde kocaman bir avlu getiriniz. Bu düzgün olmayan altı köşeli avlu, yüksek kazıklar arasıma çekilen bir çitle çevrilmiştir. Toprağa derince gömülmüş olan bu çitin uzun uçlan sivri kazıklarının köşeleri birbirine bitişiktir. Kazıklar enli tahta parçalanyla birbirine eklenmiştir. İşte bu, tutukevinin dış duvarıdır. Duvarın bir yanında, her zaman kapak, nöbetçilerin gece gündüz bekledikleri sağlam, çift kanatlı bir kapı vardı. Kapılar, tutuklular çalışmaya gönderildiği zaman, verilen buyrukla üzerine açılırdı. Bu kapının öte yanında aydınlık, özgür bir dünya vardı; orada insanlar normal hayatlarını sürdürürlerdi. Ama duvarın bu yanındakiler için o dünya, yalnız bir masaldan ibarettir. Burada bambaşka, hiçbir yere benzemeyen bir dünya vardı. Kendilerine göre yasalar, kendilerine göre elbiseler, ahlâk ve âdetler ve ölü diri bir ev… Hiçbir yerde olmayan hayat, bambaşka insanlar.
Reklam
‘’ Ölüler Evinden Anılar' adının kullanılması tesadüfi değildir. Dört yıl boyunca kaldığı hapishane duvarlarını, "ölüler evi"ne benzetir. Çünkü ona göre kişi özgürlüğü çok önemlidir ve özgürlüğünü kaybeden kişi ölü sayılmalıdır.’’
Arkadaşlar, Dostoyevski' nin Ölü Evinden Anılar ve Ölüler Evinden Anılar kitabı aynı mı acaba? Benim elimde Ölü Evinden Anılar ( İskele Yayınları) kitabı var. Ama sitede böyle bir kitap yok.
250 syf.
6/10 puan verdi
İlgi çeken bir konu ve bunu besleyen bir yaşanmışlık... Bir romanı kalbur üstü yapmak için bu iki unsur yeter de artar bile. Nihayetinde Herman'ın burada anlattıklarının otobiyografik ağırlıklı olduğu malûm. Ancak şunu da söylemeden geçemeyeceğim: çarkların arasında bir yazını insanlarla paylaşıyorsanız bunu destekleyen dili ve zekayı insanlara göstermeniz gerekir. Ayrıca gençlerin okuduğu okul ve koğuşları çok daha canlı anlatılabilir. Örneğin bir Dostoyevski Ölü Evinden Anılar'ını okuduğunuzda mahkumlarla beraber koğuşta dolaşırsınız. Niyetim elbette Herman'ı Dosto ile kıyaslayarak boyununun ölçüsünü almak değil. Ancak bir romancının hele birde Hessse gibi tanınmış ve alkışlanan bir romancının bunları belli düzeyde yapmaması eksikliktir. Ancak edebi bir tat arayıp, kolay okunan hafif bir kitap isteyenler için güzel bir adres olabilir.
Çarklar Arasında
Çarklar ArasındaHermann Hesse · Can Yayınları · 20201,716 okunma
100 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
20.yy'da hapishane hakkında yazılan romanlar denilince dünya edebiyatında akla ilk gelenler Soljenitsin'in Ivan Denisovich'in Bir Günü, Victor Serge'in İçerdekiler, Arthur Koestler'in Gün Ortasında Karanlık ve Dostoyevski'nin Ölü Evinden Anılar yazınlarıdır. Bu yazınların hepsini okudum haikaten başarılı baş yapıt eserler bunlar. Fakat Orhan Kemal'in bu 72.Koğuş kitabını sebepsiz ön yargım yüzünden en sona bırakmıştım fakat bu önyargım yüzünden kendimi yadırgadım öyle ki bu hikayenin bu üstde saydıklarımdam hiç de geri kalır yanı yok ve hatta bu hikayenin daha başarılı olduğunu söyleyebilirim. Tek sorun dünya çapındaki kategorilerde yerini bulamamasıdır bu da hikayenin zamanında yeteri kadar tanıtımının yapılmamasındandır. Yabancı dillere çevrildi mi bilmiyorum... İnsanlık konusunu işlemesi açısından Tolstoy'un tarzını da anımsatıyor biraz. Yazarın diğer kitablarını da okumayı düşünüyorum. Tavsiye ediyorum...
72. Koğuş
72. KoğuşOrhan Kemal · Everest Yayınları · 20205,5bin okunma
Reklam
157 syf.
10/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Bilindiği üzere; Soljenitsin, ömrünün on bir senesini hapishane ve sürgünde geçirmiş. Bu hikaye de isimler değiştirilip, kendi izlenimlerini-anılarını anlattığı bir yapıttır. Hikaye kahramanı Ivan Denisoviç'in kamp hayatındaki bir gününü okurken; bu trajediye yüreğiniz burkuluyor. Aynı zamanda, zor bir kamp hayatındaki insan psikoljilerini kavrıyorsunuz. Yazar, bu zorlukları anlatırken, çaktırmadan sistem eleştirisinde de bulunuyor. Dostoyevski'nin bu Ölü Evinden Anılar romanına çok benziyor. Anlatım dili çok iyi ve samimi. Hikaye oldukça sürükleyici. Dolu dolu bir kitap. Kuvvetle tavsiye ediyorum.
İvan Denisoviç'in Bir Günü
İvan Denisoviç'in Bir GünüAleksandr Soljenitsin · İletişim Yayınevi · 20211,126 okunma
376 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Ölü evinin, hikayede aslında ne olduğunu biliyorsunuz lakin ben tekrar söylemek istemiyorum, henüz bu hikayeyi okumamışlara bilgi vermemek için ama şöyle diyeyim ki, bu Aleksandr Petroviç dediğimiz adamın yazdığı trajik ve düşündürücü anıları, bir şekilde elimize geçiyor ve bize, bizim hiç bilmedigimiz belki bilemeyeceğimiz bir dünyanın kapılarını açıyor. Bütün bir hikaye gözetlemeyiniz ki Petroviç'in izlenimlerinden oluşan hikayeleri okuyoruz ve bu anlatım tarzından ve hikayelerden memnun kalıyoruz. Zor bir hayatın, haksızlıkların, suçun ve cezanın betimlemeleridir bunlar. Okuyunuz...
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden AnılarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,7bin okunma
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.