Ölü Yıkayıcılar
“Geldiler. Büyük ocaklarını kurdular bir atı ürküttüler ve yusufçuklar. Denize gitti onlar. Ölümün çenesini bağlamışlardı, uzattılar. Karnına bıçak koydular, kara saplı aradılar. Apış aralarında sildiler, temizlediler. Karnını kovdular, yine sildiler. Ayak başparmaklarını bağladılar. Kefenini biçip giydirdiler. Ölümü tazeleyip bağışladılar.“
Sayfa 259 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Her şey öyle uzun, biz soğukuz ve öyle solgunuz... Turgut Uyar / Ölü Yıkayıcılar
Reklam
Ama prostatla, basurla uğraşan nice profesör içine kapanıktır. Mutsuzdur. Ölü yıkayıcılar da sanıldığının aksine mutlu insanlardır. Var oluş sorunları yoktur. Onlar işlerini yaparken hep varlıklarının farkına varırlar. Her ölü, onlara kendilerinin hayatta olduklarını anımsatır!
Evet, beyefendi, ölümden korkarım. Onun pek korkunç ve sıradan insanları ürküten bir şekli vardır. İşte ondan ödüm kopar. O can çekişmeler, o son nefes, ölünün rahat döşeğindeki başından ayaklarına kadar örtülü donmuş vaziyeti, sonra o hazırlıklar, camiden gelen o koca kazan, sacayak... O bahçenin ortasına çatılarak tüten ocak... Şekillerindeki kasveti hiçbir şeye benzetemediğim o teneşir, tabut... O toprak kaplar, lifler, pamuklar, aselbent, öt ağacı kokuları, ölü yıkayıcılar... O içten içe yürekleri yakan cemaat, o temize çıkarmalar, dualar, o feryatlar, o ahlar... Bu yaslı hazırlıklardan sonra sekiz on adımda bir değişen dört kişinin dindar sırtlarına binerek taze kazılmış o siyah çukurun başına kadar götürülmek... Daha sonra o cemaatin hüzün ve ibret dolu bakışları önünde iplerle bir ahiret çukuruna indirilerek bütün seni sevenler tarafından çürümeye bırakılmak...
Ölü Yıkayıcılar
İyi ki geldiniz burada bulundunuz Her şey öyle uzun, biz soğukuz ve öyle solgunuz… Perdeleri kaldırdık.Ölüm Islaktı dünyada.Denizsiz bir salı günüydü. Camları açtık, öyle kaldı artık. Denizsiz bir salı kimler için önemli ? Ölü boşluğumuzu doldurdu birden, Kolasız, yakışıksız (ölü yıkayıcılar gelince) Sigara masalarında, tenteneler, duvarlarda aile fotoğrafları,ölüye uygunsuz. Camları açtık, öyle kaldı artık.Tâ ki, bir kadın su içsin evinde.-Adın bir avunmadır omuzlarımda ve anladığımda,büyük su- Bazen bir ölüm büyük bir yadırgamadır şehirlerde.
Sayfa 259 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Zaman zaman mezarların açıldığı ve ölülerin altın dişlerinin söküldüğü şikâyetlerden anlaşılmaktaydı. Altın diş hırsızlığı önceleri, bazı ölü yıkayıcılar tarafından başlatılmıştı; ama bunların yakalanması çabuk oluyordu. Ölü sahipleri şüphelendikleri zaman kontrol ediyorlar ve durumu anlıyorlardı. Bu uygulamanın başarılı olmadığı anlaşılınca yeni bir yol bulundu. Yıkayıcılar çalınması için çaba sarf etmeye değer buldukları altın dişlerin sahiplerini adamlarına haber veriyorlar, onlar gece gizlice mezar açıp sanatlarını icra ediyorlardı. Bunun için soruşturmaya yine önce yıkayıcıdan başlıyorduk. Biraz sıkıştırılınca (eğer işe karışmışsa) arkadaşlarının adını söyleyiveriyordu.
Sayfa 72 - Destek YayınlarıKitabı okudu
Reklam
41 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.