Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Düşüp yatağın dalgalarına Günlerce sürüyor bu yolculuk, Durmadan akıtıyor bir oluk Korkuyu sükûtun mezarına.
Yer Altından Notlar
Şöyle çevrenize bir göz atın; oluk oluk kan akıyor, üstelik sanki akan kan değil de şampanyaymış gibi neşeyle akıyor.
Sayfa 26 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Nice şehitler gitti bir anda, Gece karanlığındaki namazlardan sonra Onları Kur’ân terbiye etti, yetişirdi Gece namazlarında oluk gibi akan gözyaşlarıyla okunan Kur’ân. Ve siz yolda işaretler bırakarak çekip gittiniz. Ve yolunu kaybetmiş şaşkına ışık olarak.
Sayfa 408 - karınca polen
Siyanür Kokusu
oluk oluk akıyordu ağrım güzelliğinin siyanür kokusu parçalıyordu bulutları yüreğin gürlüyordu gözlerin sağanak, ellerinse toprak kokuyordu geliverdin öylece gelip yüreğime oturdun ağırlığın bedenime iki gömlek fazla sevgili taşıyamayacak artk gözlerim, gözlerini.
Sayfa 46
Sana Veda Gözlerin denizin maviliğinde kayboluyor Arayıp bulmak isterken gözlerini ve seni Yüreğimi maviye kaptırıyorum İçim dışım oluk oluk mavi akıyor Şayet bu sensizlik terk etmezse beni Prangalar altında geceye karışacağım Sesimi duyuramacağım gidenlere Bir kavanoza sıkışıp anlamsızca yaşayacağım Topraktan ölü yapraklar toplayarak Kışa meydan okuyacağım soğuklara vedalara Aldanmadan gözümden düşen yaşlara Kuş sürüsüne kapılıp bir uçurumda onlara da veda edeceğim Kemal Ercek
Sayfa 78
Biz beş yabancıydık aslında. Kendini bile tanımayan, benliklerini kaybeden ve bulamayan beş yabancı... Ne olduğumuzu kim olduğumuzu ömrümüz boyunca öğrenememiştik ama birlikte kısacık bir zaman içinde hem kendimizi hem birbirimizi tanımıştık. Yerin altındaki Uraz'ı, Bulut'u Eren'i ve Nisan'ı çok iyi tanımıştım. Onlarda yerin altındaki Kumru'yu en iyi şekilde tanıyorlardı. Şimdi kurtulma mücadelesi vermeden tanışmamızın zamanıydı, şimdi ayaklarımız çamura batmazken ve her yanımız toz toprak içinde kalmazken tepemizden oluk oluk sular akmazken tanışmanın zamanıydı.
Reklam
Birileri Allah'ın adını kullanıp paralar elde ediyor. Holdingler şirketler kuruluyor inançlı insanlarımıza kanca atılarak paralar toplanıyor. Bu amaçla hoca efendiler kullanılıyor. Toplanan paraların belli bir miktarı cami avlularında komisyon olarak onlara dağıtılıyor. Allah adını kullanarak milyonlarca dolar para kazanıyorlar. Saf vatandaşlarımıza cami avlularında yaklaşıp Allah'ın adını kullandıklarında paralar oluk gibi akıyor. O paralar sonra ya bir siyasal partinin adamlarına teslim ediliyor ya da tefecilikte kullanılıyor.
Yahudi elitlerin 1967 Haziranı'ndan sonra Holokost endüstrisine hız vermelerinin nedeni, İsrail'in sözde tecriti ve zayıflığı ya da ikinci Holokost korkusu değil, ABD ile olan stratejik ittifakı ve kanıtladığı gücüydü. Novick, bilmeden de olsa, bu sonucu destekleyecek en iyi kanıtı bizlere sunuyor. Amerikan politikasının İsrail'e yaklaşımının Nazi Nihai Çözümü ile değil de güç dengeleri ile ilgisi olduğunu kanıtlamak için şöyle yazıyor: "Holokost'un Amerikan liderlerinin zihinlerinde henüz taze olduğu dönemlerde (savaşın ardından gelen ilk yirmi beş yılda) ABD, İsrail'e daha az destek oluyordu... İsrail'in zayıf ve savunmasız göründüğü günlerde değil, Altı Gün Savaşı'nda gücünü göstermesinden sonra, damla damla gelen Amerikan yardımı oluk oluk akmaya başladı". Aynı argümanı Amerikan Yahudi elitleri için de kullanabiliriz.
Güneş Küller Ormanı'nın üzerinde yükselirken, altın rengi ışınları Karanlıklar Şatosu'nun kulelerinden aşağı süzülüyordu. Perdenin sisi kalkmışı. Uğursuz gece yerini kuşların ötüşüne ve durmadan eriyen kar damlalarına bırakma. Işıh huzmeleri genç prense saldıran tazıların üzerine iner inmez, simsiyah dumar bulutlarına dönüşmüş ve sabah
"Dünya öyle bir yere dönüşüyordu ki, o bile nereye gittiğini bilmeyen bir tavır içerisinde. Kendisiyle birlikte insanlığı da oluk oluk bir manasızlık, vicdansızlık, maneviyatsızlık denizine akıtıyor. Denizler okyanus oluyor, önünü alamadığımız bir hale varıyor, onu durdurmaya çalışan her şeyi yerle bir ediyor. Farkında değil kimse ama bu gidiş suya değil, sûra yaklaştırıyor. İnsafımızdan olmuşuz yitirmişiz onu, enaniyetimiz bizleri öylesine esir almış ki kendimizden başkasını düşünemez bir hale bürünmüşüz. İnsan sormadan duramıyor 'Fe eyne tezhebûn'? Peki, bunlar neden oluyor diye soruyor muyuz kendimize bilmiyorum. Bunlar başımıza neden geliyor farkında mıyız onu da bilmiyorum. Acaba bizler artık yüce yaratıcının habibini dinliyor muyuz onu sorarken bile korkuyorum."
Reklam
17 Aralık 1977'den
Hani çok partili düzen, hani demokrasi. hukuk devleti? Ne­ye yarıyor bunlar? Aman sımsıkı yapışın koltuğunuza çünkü, yarın, öbür gün ölürseniz, sizi bu koltukla gömecekler meza­ra.. Aman sarılın sımsıkı. Birbirinize de sarılın. Ettiğiniz küfürleri de unutun. Yeter ki ayakta kalın. Sağcısıyla, solcusuyla gencecik çocukların kanları, hergün gelip geçtiğiniz sokaklardan oluk gibi aksın. Size ne?
Biz demişiz ki: Bu memleketin istiklâli her şeyden üstündür. Milletin oluk gibi kan akıtarak kazandığı bu istiklâli, siyasî oyunlara âlet edip, elden kaçırmayalım. Sömürücü devletlerin elinde oyuncak olmayalım!.. Cevap vermişler: Hain, satılmış, bolşevik ajanı!.. Biz demişiz ki: Yabancı sermayeye imtiyazlar vermeyelim, memleketin malî ve askerî işlerine yabancılar burunlarını sokmasınlar. Hem soyuluruz, hem de bir dünya patırdısı çıkarsa, arada biz eziliriz. Cevap vermişler: Demokrasi düşmanı, Moskova ağzı konuşan kızıl!..
Ey nazlı Aksa, söz veriyorum sana bir gün özgürlüğüne kavuşacaksın İslam orduları ile buluşacaksın Hz. Muhammed'in sancağını şafağında dalgalandıracaksın. Ey mescidi Aksa kanımız uğruna oluk oluk aksa da savunmasız ellerimiz göğe kalksa da gözyaşlarımız akmaktan kurusa da Kudüs Kerbela toprağına bulansada sen özgür kalacaksın.
Zenginin zenginle evlenmesi , paraların bir yere yığılmasıdır — oluk oluk akan paranın sesini duymalı kırk yıldan fazla oldu.
Sarı Sıcak
Gün tepeye doğru yekindi. Ortalık ışığa boğulmuş ... Topraktaki ekin saplarına, destelere vuran gün şavkıyor ... ışıltılar iplik iplik sönüyor. Binlerce, yüz binlerce, biribirine dalanmış ışık ipliği uçuşuyor. Destecilerin yüzleri toza bulanmış, yüzlerınden oluk oluk ter süzülüyor.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.