Dinimizin koruyucusu Şeyhimizin (Yüce Tanrı ondan razı olsun) yazdığına göre, çok önceleri, serveti ve orduları dillere destan bir kral varmış. Bu kralın hem güzellikleri hem
hünerleri birbirinden üstün yedi de km varmış. Bu kızlar, aralarına hiç erkek çocuk karışmadan birbiri ardından doğmuşlar. O zamanların güçlü kralları, hükümdarları bu kızlar
Kinyas ve Kayra bitti. dün farkettiğim üzere hayatımın bugünleri geçirmekten zevk aldığım ikinci kişiye verdiğim söz üzerine, son haftamı bir iç sıkıntısı, mide bulantısı ve umutla geçirmeme sebep olan 567 sayfalık bu "şey" hakkında bir şeyler karalamam gerekiyor.
tabii hayatımda ilk defa bir kitap hakkında birşeyler yazdığım gerçeğinin
Herhangi bir salgına şahit olmadığı halde Jack London’ın 100 sene evvel müthiş tespitlerle yazdığı Kızıl Veba hikayesi İş Bankası Kültür Yayınları tarafından Nisan 2020’de yayına hazırlandı. COVID-19 pandemisinin tüm dünyaya yayıldığı vakitlere denk gelmesi bir tesadüf mü yahut kasten mi bilemiyorum ancak pandemi halen devam ederken muhakkak
Alp Er Tunga Destanı
Sakalar en eski Türkler olduğu için bunlara ait destanlar, en eski Türk tarihinin izlerini taşımaktadır. Sakaların, Türkistandaki yüksek hakimiyetleri milattan önce 7-4. asırlara ait olduğu için Saka destanı bu çağların tarihi vukuatının destanlaşmış şeklinden başka bir şey değildir. Saka destanı iki parçadır: “Alp Er Tunga”
Hayatımızın değerini bilmediğimiz anlarla doludur yaşamımız. Sanki hiç ölmeyecekmişiz gibi yaşadığımız anlarla... Sonra bir olay olur, belki bir deprem, belki bir vefat haberi ya da başka bir şey. Bunu duyunca tekrar hissederiz ölümü, iliklerimize kadar. Olayın etkisi geçene kadar -muhtemelen iki gün- ölüm varmış gibi yaşarız ama kısa sürer bu durum tabi ki. Yine döneriz eski yaşamımıza, hayatın kıymetini bilmeden, iki dakika sonrasında da hayatta olabilecekmişiz gibi yaşadığımız anlara.
Paulo Coelho, bunu kitabında Veronika karakteriyle öyle güzel anlatmış ki sizlere. İntiharı içten isteyen bir karakterin başarısız intihar girişiminden sonra sadece ölümle buluşmasına bir haftasının kaldığını duyduğunda yaşamla arasındaki bağın yavaş yavaş tekrar kurulması, duyguların derinden hissedilmesi, yaşanılan anların kıymetinin anlaşılması, aşkın bulunmasıyla kitabın içine sürükleniveriyorsunuz.
Aynı zamanda Veronika’nın hayatının değerini anladığı hikayesini okurken akıl hastanesinde bulunan başka hastaların hikayelerine de dokunmuş Coelho. Dünya, ailevi ilişkiler, deliler, normaller ve anormaller, arkadaşlık... Hepsine bir bir değinmiş. Sizi Veronika’yla hayata bağlarken değindiği konuların önemi ve doğruluğuyla da dikkatinizi çekmeyi oldukça iyi başarmış.
Bunca zaman adını duyduğum ama şimdilerde elime geçen bu kitabı hayatınızın bir anlamı kalmadığı düşündüğünüz her an alıp okuyabilirsiniz. Yaşadığınız anların, sevdiklerinizin, hayatınızın, aşkınızın kıymetini anlamak istediğiniz her an.