Hikmet Kıvılcımlı, “Osmanlı Tarihinin Maddesi” eserinin Üçüncü Cildinde Osmanlı’da bilimin ne hallere düştüğünü ve buna bağlı olarak Osmanlı Devleti’nin yıkıma nasıl dörtnala gittiğini veciz bir biçimde gözler önüne serer. Biz bu yazıda önce Usta’nın Osmanlı’daki yozlaşmayı somut olarak gösterdiği pasajı, Osmanlıca kısımlarından arındırarak,
Âlem-i İslâm’a rahmet su gibi
Aksın, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Evleriniz cennet kokusu gibi
Koksun, BAYRAM OLSUN BAYRAMLARINIZ.
Zindan “medrese”dir, gam yayla size
Farkı yok bin yılın bir ayla size
Melekler yukardan gıptayla size
Yani ortada bir hata yoktu? Bu yaptıklarımız, birbirimizi dahi görmeden birbirimizin üstüne böyle ateş etmemiz falan yasak değildi yani! Sıkı bir fırça hak etmeden yapılabilecek şeylere dahildi. Hatta ola ki ciddi kişiler tarafından kabul edilen, teşvik edilen şeyler arasındaydı, tıpkı kura çekimi, nişanlanmak, sürek avı gibi!.. Ne diyeyim. Birden
Derin bir nefes alıp aşağı eğildim. Ardından kolla- rımı beline dolayarak göbeği göğsüme çıkıncaya dek onu yukarı çektim. Baş aşağı duruyordu ve o leziz vajinası tam ağız hizama gelmişti. Küçük bir çığlık atarak içgüdüsel ola- rak bacaklarını boynurna doladı.
Ah Tanrı'm, şu an onu bu pozisyonda tutarken bile kendimi kaybetmek üzereydim.
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir