ne kadar uzak bir ihtimaldi bir gün bizi bulacağı hakikati. aslında ölümü çok düşünürüm, hatta artık bende paranoya halini bile almış olabilir; sürekli sevdiklerim elimden alınacakmış gibi tetikteyimdir, kıramam bile onları.. ama bir gün onkolojide en sevdiğimden haber bekleyeceğimi hiç düşünmemiştim. saklamışlar bir süre benden, hiç hissettirmediler doğrusu, ama daha nereye kadar saklanabilir ki? bir sabah uyandığımda öğrendim. kötü haberleri hep sabah uyanınca alırım:( dua istemek için arkadaşımı aradığımda hastalığın ismini dahi söyleyemiyordum, kötü hastalık işte neyini anlamıyorsunuz diyordum. evet kötü bir hastalıktı da hangisi iyiydi hastalıkların.. söylemeliydim ismini, ağzıma alıştırmalıydım. ya da hiç söylemeyip hodri meydan mı demeliydim, sana inat hamdedip yürüyeceğiz hayata, her şeye.. evet ilk duyduğumda baya bocalamıştım yeni yeni alıştım derken nenemin saçının her bir telinin yok olduğunu gördüm. artık saçları yoktu. hastalık da bize hodri meydan diyordu adeta. size kendimi hep hatırlatacağım diyordu. garip bir duygu ama nenemin dilinden şükürden başka bir şey çıkmıyor. örnek alınası bir duruş, hastalar risalesini okudum ona, bana da şifa oldu, ruhumdaki yaraları sardı. evet neneciğim inşallah iyileşeceksin ve bana yine çiçeğim diye sesleneceksin, seni özlüyorum. sarılışını, başımı okşayışını, yağmurum bitanem demeni çok özlüyorum. halamdan sonra senin gitmene dayanır mıyım bilmiyorum. yani alışırım bir şekilde insan her şeye alışır. ama benimkisi dayanmak olur yaşamak değil...