George orwell'in 1984 adlı kitabını 22 yaşında iken elime alıp - nedenini çok net hatırlamıyorum - yarım bırakmıştım. Daha sonra bu yazara ait hiç bir kitabı özellikle elime alamadım. Sonuç olarak ön yargılarımın pişmanlığındayım bu gece ve inceleme yazmadan başka kitaba geçmek vicdanımı daha da kanatacaktı.
Aspidistra ile birlikte bu yazarla tanışmış oldum ve geç de olsa çok çok mutluyum. Hatta inceleme yazmadan önce yarım saat hiç bir şey yapmadan koltuğumda öylece oturdum, kitabın ruhuma işlemekte olduğu anların tadını çıkardım, iyice sindirdim..
Spoiler benzeri ifadeler içerir!
Para karşıtı bir adamın sisteme karşı durabilme çabasıydı Aspidistra, dışarıdan yenilmiş gibi olsa da salt izole olarak yaşamanın sistemin yanlışlarını çözmeye veya optimize etmeye muktedir olmadığını anlayan bir adamın öyküsü idi. Öğrenmesi gereken bu gerçekleri neyse ki mutsuzluk ve hüsranla değil ruhen tatmine ulaşmış ve mutlu bir adam olarak öğrendi Gordon..Tabi ki Rosemary karakterinin onun bu yola ulaşmasında gösterdiği zorbalıktan ve ısrarcılıktan uzak makul sevgisi gerçekten övgüye layıktı. Onu kıskandım, kendimi kitap bittiğinde eski Gordon'dan daha boş ve kaybolmuş hissettim. İnşallah geçer :) :)
Gordon'un bir çok özelliği kendi kişiliğimle benzerlikler taşıyordu ve alıntı yapmaya kalksam kitabın en az yarısını buraya taşımış gibi olacaktım. En iyisi siz direk okuyarak ziyafet çekin.
Ömrümün geri kalanı George Orwell'e önyargımdan dolayı doğan özür borcumu düşünmekle geçecek diye korkuyorum.. Vakit kaybetmeden okuyun okutturun efendim. Saygılar