Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Karabibik...
İncelememe sunuştan alıntı ile başlamak istiyorum.
Nabizade Nâzım, adının bugün bile bilinmesini büyük oranda Karabibik'e borçlu. Bunun temelde iki nedeni var; biri Karabibik'in edebiyatımızda realist-natüralist anlayışla yazılmış ilk hikâye oluşu, diğeri ise taşrada, köyde geçen ilk eser olması. Bu özellikleriyle edebiyat tarihimizde bir kilometre taşı kabul edilen Karabibik'in alanında ilk olan her eser gibi, tartışmalı yanları, eksikleri olduğu söylenebilir.
Benim yorumuma gelecek olursak köy romanı denildiğinde aklıma gelenleri hayvancılık olsun köy evi olsun zihnimde hayal ettiğim şekilde tasvir ediyordu. Ancak Karabibik'in kitabın sonunda yaptığı hareketi onaylamıyorum. SPOİLER sayılabilecek bir bilgi: kitabın sonunda Karabibik evli bir kadınla beraber olmak istiyor.
Nam salmış Karabibik kitabı beklediğim etkiyi bıraktı mı hayır ama okunabilir.
Roman eski bir İttihatçı fedai Şehsuvar Sami’nin, İttihatçıların 1926 yılında yeni Cumhuriyet kadroları tarafından tasfiye edilmeleri süreci başladığında hayatından endişe ettiği için yerleştiği Pera Palas otelinde sabah, ikindi, akşam gibi günün değişik vakitlerinde 16 günde Selanik'te gençlik yıllarının ilk ve tek aşkı Yahudi Ester
Güvenli partnere sahip, kaygılı bağlanan bir kişi olarak bu kitabın çok faydalı olduğunu söyleyebilirim. Kitapta hem bolca bilimsel araştırmaya, hem günlük hayattan ilişki örneklerine, hem de çözüm yollarına yer verilmiş. Kaygılı bağlanma kısımlarını okurken kendimde olan çok fazla şey gördüm. Kitap faydalı olmasına karşın biraz yavaş akıyor.
Ruhsal problemler yaşayan adam ile sağlıklı düşünemeyen, gidik kadın hikayesi bence. Adamın yaptıklarını onaylamıyorum ama o evlenmeden önce nasıl bir insan olduğunu göstermişti kadına. Buna rağmen evlenmek ve ısrarla evli kalmak, bir de çocuk yapmak kadının yanlışı. Kadının durumu ise çok klasik; aileden değer görmemiş kadınların başına gelen şey işte. Yanlış seçimler. İlk karşısına çıkan ile evlenmek. Küçücük sevgi kırıntılarını aşk zannetmek falan filan. Yani kadını adam delirtmiyor, kadın zaten yoldaydı. Kitabın dümdüz anlatımını, kapak tasarımını ve tabii ki ismini çok beğendim. Özellikle de karakterlerin birbirlerine dan diye verdikleri cevaplar kahkaha attırdı. Hayata geçirmeye karar verdiğim bir iletişim biçimi oldu benim için.
10/10 puan verdi
Jorge Luis Borges (1899, Arjantin), şair, öykü ve deneme yazarı. Öyküleri, kendi deyimiyle fantastik öykülerden ya da sonraki söyleyişle büyülü gerçekçilik akımının ürünlerinden.
Kum Kitabı 1975 tarihli 13 öyküsüyle olgunluk çağının eserlerinden. Aşağıda öykülerini kendisi tanıtıyor:
"İlk öykü , Stevenson'un o birçok kez kalem oynattığı
Karanlık Romeo'm • Yorumum
Kadın karakterimiz Dallas bir davet gecesine katılır ve Erkek karakterimiz Romeo ile dans ederler. Romeo onu arka bahçeye çağırır ama Dallas Nişanlı olduğu için gidip gitmeme konusunda kararsızdır. Nişanlısına bir his beslemediğinden ve Kurabiyenin, azıcık eğlencenin zararsız olacağını düşündüğünden gider... Bir Kurabiye uğruna başına beklenmedik şeyler gelir ve kendini bir anda Romeo ile Nişanlı bulur...
•
Kitabı okurken aşırı keyif aldım çünkü kitap cidden Nefretten Aşkaydı. Birbirlerinden ciddi manada nefret eden iki karakterin zamanla birbirlerine tutulmalarını, aşık olmalarını okumak keyifliydi. Hoşuma gitmeyen bir kaç olay dışında güzeldi kitap. Köyde büyüyüp, köy kafa yapısında yetiştirilmiş ve o kafa yapısına evlenene kadar mecbur olmak zorunda olan bir karakterdi Dallas. Köyün belli başlı kuralları ve zorunlulukları var. Bu sebeple kafa yapıları ve konuşma tarzları da birazcık bu yöndeydi. Dallası çok sevdim, kitaplara, yemeklere aşık ve etrafına neşe saçan eğlenceli bir karakterdi. Romeo ile atışmalarını "nefretlerini" okumak çok keyifliydi. Romeo'ya gelirsek ciddi manada şerefsizliğin vücut bulmuş hali olabilir. Aşık olana ve olduğunu kabullenene kadar tam bir pislikti. Sözlerini ve davranışlarını onaylamıyorum. Ama tabiki herkesin bildiği gibi aşık olduktan ve kabullendikten sonra 365 derece değişti erkek karakterimiz. O değişimi okumak mükemmeldi, özellikle kitap kuyruğunda beklediği an vuruldum Romeo'ya...Serinin devam kitaplarını okumayı sabırsızlıkla bekliyorum. Devam kitaplarında Romeo'nun arkadaşlarını okuyacağız ve onları okumak aşırı keyifli olacak.
Ömer Hayyam
Semerkant ‘ı 2016’da okumuştum , bu yıl tekrar okumaya karar verdim. Orta Doğu ‘da kanın, gözyaşının hiç dinmediğini yıllar içinde tecrübe etmiş biri olarak, oraya dair bir çok kitap okudum. Hepsi içerisinde Semerkant başka, Ömer Hayyam ‘ı ben bu kitapta buldum. Hasan Sabbah’la ilgili de çokça kitap var ve ben iddia ediyorum ki bu konuda da Semerkant başka . Yazarın kurmaca gücü oldukça iyi, Amin Maalouf o coğrafyayı oldukça başarılı anlatıyor, anlatmakla kalmıyor bizi oraya götürüyor; kendinizi bir anda İran sokaklarında buluyorsunuz. Peki mutlu musunuz? Ben Hayyam ‘ı tanıdığım için “ evet” ama çatışmaların, savaşların içinde kaldığım için “hayır” Hiçbir savaşı onaylamadım, onaylamıyorum. Bir dursun artık Doğu- Batı. Sosyal mesaj verme zamanı değiller geldi kulağıma, tam da zamanı. Bir gün bu dünyada sen, ben ayrımı olmadan çocuklar aynı bahçede oynarlar, en büyük dileğim! Mutlaka okumanız gereken bir kitap, diyerek sözümü burada noktalamak istiyorum güzel insanlar
Bir çırpıda bitti. Çok akıcı çok çarpıcı bir kitaptı. Cümleleri nasıl bir araya getirip düşündüklerimi ifade edeceğimi bilmiyorum. Sanırım en çok da çocuk psikolojisi üstüne hassasiyet gösterdiğim için kitap ben de çarpık ilişkilerin çocuklar ve hayatları üzerindeki etkilerini iyice irdeletti. Buna bağlı olarak yapılan çok büyük hataları da eleştirecek cümleleri kuramıyorum ama haklı da görmüyorum, onaylamıyorum da. Hepsi birer sıkı bağ ve zincir gibi birbirine bağlı. Her şey yetişkinlerin yaptığı ve yapmaya devam ettiği hatalar silsilesinin bir sonucu olarak çocuk da meydana geliyor. Çocuk bu maya, bu genetik ile doğuyor. Evet belki de o hatalı ebeveynler de böyle hataların sonucu. O zaman bu zinciri kim kıracak onu da bilmiyorum.
Her neyse hata ve konu faslını geçersem dili, ana kahramanın psikolojik durumu, yazdıkları hissettikleri, çevreye ve yaşama bakışı beni çok etkiledi.
Bu kitabı okudum bitirdim demektense ben bittim demek istiyorum. Bu kitabı anlatmadan önce hiçbir toplumun dini,dili ve ırkı yüzünden şiddete maruz kalmasını onaylamıyorum. Savaşı da onaylamıyorum..
Bu yaz Polonyada ki Auschwitz Toplama Kampını gezip görme şansım olduğu için hem orayı gezerken orada ki yaşananları rehberden duyduklarımın kitabı
Kişilik
Kitapta en hoşuma giden alıntılarımdan birini paylaşıyorum.
" Şu an ne onaylıyorum, ne de onaylamıyorum. Bu hayata karşı takınılacak absürd bir tavır olurdu. Bu dünyaya ahlaki değer yargılarımızla caka satalım diye gönderilmedik. Ne vasat insanların sözlerini dinlerim, ne de güzellerin işine karışırım. Bir insanın kişiliğini sevmişsem, kendini ifade etmek için hangi yöntemi kullanırsa kullansın hoşuma gider. " Sf. 86
Onun dışında kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum. Betimlemeleri dili ve olay örgüsüyle beni tam anlamıyla içine aldı. Baştan yavaş gibi geliyor ama yarısına geldikten sonra asla bırakmadan sonuna kadar okudum.
İyi okumalar.
