Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
112 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
24 saatte okudu
"Uyuyan Adam" Georges Perec'in edebi kariyerinde öne çıkan deneysel bir yapıt olarak dikkat çeker. Perec'in dil üzerine olan hakimiyeti ve metinsel yenilikleri bu eserde de göze çarpar. Kitap, günlük hayatın sıradanlığını ve tekdüzeliğini detaylı bir şekilde incelerken, okuyucuya bu rutinlerin altında yatan zengin ve karmaşık yapıları göstermeyi amaçlar. Yazarın zengin dil kullanımı ve karakterlerin iç dünyasını detaylandırmadaki ustalığı, eserin en güçlü yanlarından biridir. Ancak, Perec'in bu deneysel ve yapısal oyunları her okuyucu için cazip olmayabilir. Eserin parça parça yapısı, tekrarlar ve metnin sürekli dönüşümü, bazı okuyucular için zorlayıcı ve yorucu olabilir. Bu yaklaşım, özellikle metin üzerine derinlemesine düşünmeyi gerektirdiğinden, hızlı bir okuma deneyimi arayanlar için uygun olmayabilir. Ayrıca, romanın bazen aşırı detaylandırması, ana hikayenin akıcılığını kesintiye uğratabilir ve okuyucunun dikkatini dağıtabilir. Buna rağmen, "Uyuyan Adam" Georges Perec'in dil ve anlatı üzerine kurulu denemelerini takdir edenler için değerli bir eserdir. Yazarın dilin sınırlarını zorlama ve okurun algısını değiştirme çabaları, modern edebiyatın ne kadar yenilikçi ve sınır tanımayan bir alan olabileceğini gösterir. Kitap, Perec'in edebiyatı yeni bir boyuta taşıma arzusunu yansıtan bir yapıt olarak, onun eserleri arasında özel bir yer tutar. Okuyuculara zihinsel bir meydan okuma sunan ve üzerine uzun süre düşünmelerini sağlayan bu kitap, edebiyatın sadece anlatılmakla kalmayıp aynı zamanda yaşanabileceğini kanıtlar niteliktedir.
Georges Perec
Georges Perec
Uyuyan Adam
Uyuyan AdamGeorges Perec · Metis Yayınları · 20134,109 okunma
184 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Toplum bir insanının hayatını nasıl etkiler? Ya da şöyle soralım toplum bir KADININ hayatını nasıl etkiler? Kitap bu soru hakkındaki acı gerçekleri malesef çok güzel yüzümüze çarpıyor, kitaptaki her şeyi gündelik hayatımızda görüp öyle bir kabullenmişiz ki kitabı okuyunca gerçekler ve bunları kabullenişimiz acı bir şekilde yüzümüze çarpıyor. Yazarın sade bir dille bu kadar etkiyi yaratması da takdire şayan. Duygu Asena zaten feminizmin 2.dalgası denilince öne çıkan isimlerden biri ve kitabında da bir kadının hayatını özgürce yaşamak için ne kadar emek ve acı çekmesi gerektiğini çok sade ve akıcı bir şekilde anlatmış. Kitap günümüz Türkiyesi'ne bakılınca okunması gereken; her yıl yaşanan binlerce kadın cinayetinin, şiddetinin, kadına biçilen değerin nereden geldiğini anlamamızı sağlayan ve insanın yüreğine dokunan bir kitap.
Kadının Adı Yok
Kadının Adı YokDuygu Asena · Doğan Kitap · 06,4bin okunma
Reklam
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
L'Éducation de la Volonté ( İrade Terbiyesi )
Başlamadan önce çevirisi ile alakalı şahsi olarak beni rahatsız eden bir şey var. Kitabın orijinal Fransızca baskısını okumuştum, benzeri şeyleri bu tarz kitaplarda tekrarlamayı sevmememden ve okurken aklımdan uçup gitmesinden de kaynaklı çok alıntı yapmadım ama yaptığım alıntılar için bir de merakımdan arkadaşımdaki türkçe baskısına da baktım
İrade Terbiyesi
İrade TerbiyesiJules Payot · Ediz Yayınevi · 201828,8bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Engellere Rağmen Umutla Dolu Bir Yaşam Öyküsü
Sol Ayağım, Christy Brown'ın 1959 yılında yazdığı, yarı otobiyografik bir romandır. Beyin felci ile doğan ve sadece sol ayağını kullanabilen Brown, bu kitapta zorlu çocukluk yıllarını, eğitimle tanışmasını, yazar olma mücadelesini ve engelli bir birey olarak yaşadığı önyargıları içtenlikle kaleme alır. Roman, Brown'ın yoksul bir Dublin banliyösünde geçen ilk yıllarına odaklanır. Yürüyemeyen ve konuşamayan Brown, ailenin en küçük çocuğu olarak dışlanmışlık ve yalnızlık duygularıyla boğuşur. Annesi, onun farklı olduğunu anlayan tek kişidir ve Christy'nin potansiyelini keşfetmesi için elinden geleni yapar. Christy, sekiz yaşındayken tebeşirle yazı yazmayı öğrenerek ilk iletişim kurma adımını atar. Bu dönüm noktası, onun okumaya, yazmaya ve resim yapmaya yönelmesine ilham verir. Eğitime erişimde yaşadığı zorluklara rağmen, azmi ve kararlılığı sayesinde Christy, kendisini ifade etmenin ve dünyayla bağlantı kurmanın yeni yollarını bulur. Sol Ayağım, sadece engelli bir bireyin hikayesini anlatan sıradan bir romandan çok ötedir. Aynı zamanda, insan ruhunun gücüne, sevginin ve aile bağlarının önemine ve hayallerin peşinden koşmanın ne demek olduğuna dair ilham verici bir öyküdür. Brown'ın samimi ve duygusal anlatımı, okuyucuyu Christy'nin dünyasına çeker ve onunla birlikte hem hüzünlü hem de umut dolu bir yolculuğa çıkarır. Sol Ayağım, engellilik ve önyargı gibi önemli konulara değinerek okurlarını düşünmeye ve empati kurmaya teşvik eden güçlü bir eserdir. Aynı zamanda, azim ve kararlılığın her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğini gösteren ilham verici bir hikaye olarak da öne çıkar.
Sol Ayağım
Sol AyağımChristy Brown · Nemesis Kitap · 201778,5bin okunma
528 syf.
6/10 puan verdi
3/5 Stars (%54/100) We used this as our primary textbook in one of my master's classes. At first, I found it very very difficult to understand because you need to have a lot of background information about several things, especially feminist theory. However, as time passed, it became more manageable (I'm not saying I particularly enjoyed it but it was at least somewhat understandable). So, even though there are lots of nice essays, most of them are difficult to understand. Some have lots of unnecessary details and some are too short in my opinion. At the very least, I've learned a few things and I'll remember those only.
The Bloomsbury Handbook Of 21st-Century Feminist Theory
The Bloomsbury Handbook Of 21st-Century Feminist TheoryRobin Truth Goodman · Bloomsbury Academic · 20191 okunma
392 syf.
7/10 puan verdi
Anneleri öldürüp, ellerine geri sayım yapan bir kronometre bırakan ve kaçırılan çocukları da bu süre içerisinde babalarının bulmasını bekleyen, başarısız oldukları takdirde çocukların bir gözünü çıkaran bir katil. Fitzek kitaplarından o kadar çok övgüyle bahsedildiğini duyunca bir tavsiye istedim ve Göz Koleksiyoncusu’nu okuyarak yazarla tanışmış oldum. Psikolojik Gerilim türü okuyacağımı bilsem de yazarın tarzını hep merak ederek okudum. Konusu gerçekten güzeldi ve sıradan polisiyeler gibi de bir cinayet olur onun üzerine dedektifler toplanır vs bu şekilde başlamadı. Zaten var olan hikayenin bi yerlerinden girdim içine. Bu konuya konsantre olmamı biraz zorlaştırdı aslında. Bi taraftan sayfa sayılarının geriye doğru gitmesi, bi taraftan konunun içine ortadan dalmış olma hissi ve fazlaca ayrıntılar kitaba kendimi vermemi engelledi. Belki de bunların birer + olması lazımdı Ya da okumak için zamanlama hatası yapmış olabilirim. Bu konuda kararsızım. • Ve Göz koleksiyoncusunun kim olduğunu da kitaptaki gizemli bir olayı da aslında ilk andan itibaren tahmin etmiştim bu da beni üzdü. Her şeye rağmen farklı konu seçimi ve kurgusuyla farkını öne çıkaran yazarlardan biri. Okumaya devam.
Göz Koleksiyoncusu
Göz KoleksiyoncusuSebastian Fitzek · Pegasus Yayıncılık · 2018557 okunma
Reklam
%57 (230/400)
·
Puan vermedi
“Okuyup yazanları azdır diye onları küçük görme. Gün gelir, bilgide bizi geçerler. Çünkü biz bilgiyi yazarak aktarmayı önemsiyoruz, Müslümanlar ise bilginin söz ile aktarılmasını tercih ediyorlar. O yüzden her konakladığımız yerde bir meclis toplanıp bilen birileri bilmeyenlere anlatıyor. Böylece bilgi yalnızca yazı yoluyla değil, söz, kelam, adet, davranış ve tavır yoluyla da içselleştirilmiş oluyor. Hani salt aklın karşısında gönlü öne çıkarmak gibi. Çünkü gönül sevgi dilini konuşuyor ama satırlar yalnızca gerçekleri söylüyor, nasıl söylemek gerektiği ile ilgilenmiyor.”
Mihmandar
Mihmandarİskender Pala · Kapı Yayınları · 202011,7bin okunma
188 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Bu kitap, güçlü kadın karakterleri ve onların içsel dönüşümünü ustalıkla işleyen bir başyapıt. Kitaptaki karakterler, yaşadıkları zorluklar karşısında nasıl güçlü kalabileceklerini ve kendi kimliklerini nasıl bulabileceklerini keşfediyor ve bizim de keşfetmemize olanak sağlıyor. Yazarın toplumsal cinsiyet rolleri ve kadınların hayatlarına etkileri konusundaki gözlemleri, kitabın evrensel bir nitelik kazanmasını sağlıyor. Bu eser, kadınların içsel güçlerini keşfetme sürecini ve toplumsal beklentilerle mücadelelerini anlatırken, aynı zamanda duygusal zenginliği ve karakter gelişimini de öne çıkarıyor. Kesinlikle tekrar okunacak ve paylaşılacak bir eser.
Saç Örgüsü
Saç ÖrgüsüLaetitia Colombani · Yan Pasaj Yayınevi · 20206,5bin okunma
83 syf.
10/10 puan verdi
Satranç Taşları Konuşuyor Kibir, Merhamet ve Zafer Üzerine Bir Meditasyon
Stefan Zweig'ın Satranç adlı romanı, 1942 yılında kaleme alınmış ve yazarın son eserlerinden biri olma özelliğini taşır. İlk bakışta basit bir satranç oyunu üzerine kurulu bir hikaye gibi görünse de, roman derin bir psikolojik analiz ve felsefi sorgulama sunarak okuru etkilemeyi başarıyor. Hikaye, Avusturya'dan Amerika'ya giden bir
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020237bin okunma
265 syf.
·
Puan vermedi
This was the most unhinged book I've ever read. Look, I'm a dark romance girl but this book showed me that even I have my limits. I hate Olivia so much I can't explain it. At first she started her "lessons" with Malachi, all innocent for show, like she didn't want to be fucked by Malachi and was doing everything
Little Stranger
Little StrangerLeigh Rivers · Nielsen · 20231 okunma
Reklam
368 syf.
8/10 puan verdi
Ah bu serii Gizem, bilmece ve sırları seviyorsanız bu seriyi direkt okuyun İlk kitaba beklentisiz başlamıştım ve büyük bir keyifle okudum. Yazarın anlatımı çok akıcıydı ve karakterlerle birlikte ipuçlarını takip ederken kitap bir anda bitti Tabi ki “yok artık” dediğim noktalar oldu ama kitabın geneli gayet mantıklıydı Hawthorne Mirası da ilk
Hawthorne Mirası
Hawthorne MirasıJennifer Lynn Barnes · Epsilon Yayınevi · 2023199 okunma
152 syf.
10/10 puan verdi
Devrim ve Yıkılış: Hayvan Çiftliği'nde İnsanlığın Çöküşü
alegorik bir anlatımla toplumların çöküşüne ve totaliter rejimlerin doğuşuna dair ibret verici bir hikaye sunar. Basit bir çiftlik hayvanlarının isyanı ve özgürlük mücadelesi gibi görünen öykü, insanlığın açgözlülüğü, hırsı ve güç tutkusu gibi karanlık yönlerini ustaca bir şekilde açığa çıkarır. Orwell, hayvan karakterlerini kullanarak farklı
Hayvan Çiftliği
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Can Yayınları · 2020246,3bin okunma
544 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitabı ilkinden daha çok sevdim. Karakteri iyice tanıdık ve ekibin içerisine daha da girdik. Ayrıca hikayeye sonunda aileler de dahil oldu Murathan ve Gökçen bu hızla dördüncü kitaba anca evlenir ama olsun Kitap çok akıcıydı. Punto ufak olduğu için ilerleyemiyorum gibi gelse de kitap bir anda bitti Daha önce meraktan güncel kısımları okumuştum ama bu kitaptaki hiçbir sahneye denk gelmemiştim. O yüzden de ayrı bir keyif aldım Kitapta hem güldüm hem de ağladım. Ekibin atışmaları ve Süleyman’ın sonunda muradına erecek olması eğlenceliydi. İlk kitapta olduğu gibi bölüm başlarında Gökçen ve Murathan’ın çocuklukları vardı. Birbirlerine bu kadar bağlıyken kopmaları çok üzücü İlk kitapta Gökçen’i fevri bulmuştum. Yani yanında ona bu kadar güven veren karakterler varken fevri olması anlaşılır ama kaldığı yerden devam etmiş. Aybüke ise ayrı bir olay, bir araya gelince durdurulmaları çok zor Kitabı okurken bir kişi kitapta neler olduğunu sormuştu. Düşününce kitabın yarısına kadar doğru düzgün bir olay yoktu ama okurken öyle hissetmiyorsunuz. Birçok karakter öne çıktı ve onların dostluklarını, günlük hayatlarını ve diyaloglarını okurken hiç sıkılmadım. Gökçen serisinin hem eğlenceli hem de hüzünlü yanları vardı. Akıcıydı ve bir şekilde kaptırıp gittim. Seride tek rahatsız olduğum şey yoğun küfürlü konuşmalardı. Bu kadar çok argo kullanımı beni yordu. Onun dışında sevdim
Gökçen 2
Gökçen 2Loresima · Ephesus Yayınları · 2024482 okunma
292 syf.
10/10 puan verdi
Yıllar önce bitpazarından 2 TL’ye bulduğum farklı bir yayınevi’nin 1980 tarihli 2. basımı olan ve kütüphanemin en değerli kitaplarından biri Guguk Kuşu; orijinal adı ile ‘’One Flew Over the Cuckoo’s Nest’’, 1962’de Ken Kesey tarafından kaleme alınan ve alt metninde müthiş bir sistem eleştirisi barındıran bir kitap. Romanın ana karakteri Randle Patrick McMurphy, toplumsal yaşama uyum sağlamayan, otorite karşıtı bir karakter olarak resmedilir. Muhteşem sürükleyici, acı acı güldüren bu kitapta ele alınan dönemin tedavi yöntemleri ise insanın kanını donduran cinsten... Okumayı planlayanlara şiddetle tavsiye ediyorum… ** McMurphy’nin toplumsal normlarla uyuşmayan anormal davranışları, şiddete meyilli oluşu ve birçok kavgaya karışması sonucunda alınan bir mahkeme kararı ile McMurphy akıl hastanesine gönderilir. Başta burada güvende olacağını ve hastanede eğleneceğini düşünen McMurphy, zaman içerisinde Büyük Hemşire Ratched’in otoriter tavrı sebebiyle özgürlüğünü kısıtlandığını hissetmeye başlar ve otoriteye karşı ayaklanır. Beraberinde akıl hastanesindeki hastaları da bir şekilde başkaldırısına dâhil eden McMurphy ne yazık ki romanın sonunda dönemin en vahşi tedavi yöntemlerinden sayılan lobotomi ile tedavi(!) edilir…
Guguk Kuşu
Guguk KuşuKen Kesey · Turkuvaz Kitap · 20071,611 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.