“1940’ların Türk edebiyatında Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet, Ahmet Hamdi Tanpınar, Attila İlhan, Orhan Kemal gibi isimler sayılırken bunca önemli ismi ve daha nicelerini bir araya toplayıp yazılarını yayımlayan Yeni Edebiyat Dergisi’nin kurucusu
Suat Derviş
Suat Derviş
’in adı nedense pek anılmaz. Anılmaz, zira Suat Derviş bir kadındır. Birçokları ağzını açmaktan, kalemini oynatmaktan korkarken o, ömrünün sonuna kadar gericiliğin ve faşizmin karşısında durur. Nâzım Hikmet’e ‘Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını; / Bir kere eğemedim bu kadının başını’ mısralarını yazdıracak kadar güçlü bir kadındır.”
Sayfa 39 - Nermin SarıbaşKitabı okudu
NÂZIM HİKMET’E Sen “Promete’nin çığlıklarını Kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam”, Sen benim mavi gözlü arkadaşım Kabil değil unutmam seni.
Sayfa 93 - Everest Yayınları
Reklam
Suat Derviş
Cumhuriyet Burjuvazisinden Toplumcu Gerçekliğe Dervişane Bir Yöneliş Suat Derviş; Sabahattin Ali, Nâzım Hikmet, Ahmet Hamdi Tanpınar, Atilla İlhan, Orhan Kemal gibi isimleri bir dergi çatısı altında toplamış güçlü bir kadındı. Birçokları ağzını açmaktan, kalemini oynatmaktan korkarken ömrünün sonuna kadar faşizmin karşısında durmuş güçlü bir kadın. Nâzım Hikmet’e; “ Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını, Bir kere eğemedim bu kadının başını” mısralarını yazdıracak kadar güçlü bir kadın...
Orhan Kemal’den Nâzım Hikmet’e
“Sen ‘Promete’nin çığlıklarını Kaba kıyım tütün gibi piposuna dolduran adam’ Sen benim mavi gözlü arkadaşım Kabil değil unutmam seni. (…) Unutabilir miyim seni hiç? Dünyayı ve insanlarımızı sevmeyi senden öğrendim, hikâye, şiir yazmayı erkekçe kavga etmeyi senden!”
Sayfa 101 - Everest YayınlarıKitabı okudu
[ Nâzım Hikmet & Orhan Kemal ]
1943 güzünde Orhan Kemal, cezası bittiğinden, salıverilir... Nâzım Hikmet üç buçuk yıl birlikte yaşadığı , bir baba, bir ağabey gibi sevdiği, bir meslektaş gibi eğittiği arkadaşının gidişiyle sarsılır: “Raşit çıkıyor... Elbette seviniyorum, hem de çok... Fakat içime ayrılığın hüznü düştü... Ondan bir insan, bir arkadaş , bir meslektaş olarak hiçbir şikâyetim olmadı... Ona ne kadar alıştığımı ve ne kadar onu sevdiğimi şimdi daha kuvvetle anlıyorum...” Orhan Kemal 26 Eylül’de ayrılmazdan önce “ Nâzım Hikmet’e ” bir şiir yazar... Ustası şiiri okuyunca ağlar: Sen “Promete’nin çığlıklarını kabakıyım gibi tütün piposuna dolduran” adam, sen benim mavi gözlü arkadaşım, kabil değil unutmam seni... 26 Eylül 1943 seni yapayalnız bırakıp hapishanede bir üçüncü mevki kompartımanda pupa yelken koşacağım memlekete... (...)
Sayfa 46 - Evrensel Basım Yayın 3.Basım Ocak 2007Kitabı okudu
Nazım Hikmetle üç buçuk yıl hapishane arkadaşlığımızın acı tatlı hatıraları buraya kadar yazdıklarımdan ibaret olamaz şüphesiz. Fakat benim kafam bundan fazlasına kadir olamadı. Defterlerim vardı, onun en tipik hareketlerini günü gününe not ettiğim, ona dair kocaman kitap yazmaya yetecek yığınla belgeyi kaydetmiş olan defterlerim… Onlar
Reklam