''İnsanların aşktan ne anladığını bilsem, içimdekinin de ne olduğunu anlatabilirdim belki ama bilmiyorum.''
Evet, Mina Urgan '' Sait, senin aşktan anladığın ne?'' sorusunun cevabını böyle alıyordu ustadan ve bizler de ayrı ayrı anlıyorduk ne demek istediğini, bir yerde de birleşiyorduk mutlaka. Ömrü boyunca insanların arasında gezmiş, onları
Kemal'in gemisinde gitti sarıldığım umutlar
isyanım şimdi hamit'in makber'indedir!
ağlasam sesimi duyar mı mısralarında orhan veli?
dokunabilir mi gözyaşlarıma inceden?
ya cahit! bir teselli verir mi yaş otuzbeş'inden?
işte eteklerimde bir yığın gümüş yaprak
işte haşim bakıyorum semaya ağlayarak!
içimde çaresizliğin binbir ahı
içimde en korkunç
Markopaşa · 12 Mayıs 1947 · Sayı: 21
" Bir Matbaa Versen, İmdadıma Gelsen'' ana başlıklı yazının konusu bir Türk müziği konseri eleştirisidir. Konserde son şarkıyı Markopaşa söylemiştir: "...En son şarkıyı Markopaşa kart ve çatlak sesiyle Recep Peker'in önünde diz çökerek okudu:
Titrer yüreğim her ne zaman yadıma gelsen
Kan
Alibaba'nın bu sayısı ile Markopaşa'nın 1.dönemi kapanacaktır. Bir yılı az geçen bu dönemde Markopaşa 23, Merhumpaşa 4 , Malumpaşa 5 ve Alibaba 4 sayı çıkabildi. 55 haftanın 36'sında çıktığına göre, 19 hafta gazete engellerle karşılaştı, yayımlanamadı. Sabahattin Ali 19 Aralık 1947'de içeriye girdi. Gazete üzerinde hükumetin, sıkı yönetimin,
Cumhuriyet'in ilanı üzerine Satı Bey okullarını kapatıp Şam'a gitmeye karar verince Atatürk kendisini Ankara'ya çağırarak:
- Sizin, der, ne kadar nitelikli bir eğitimci olduğunuzu biliyoruz. Neden burada kalıp çabalarınızı devam ettirmiyorsunuz? Sizin gibi eğitimcilere çok ihtiyacımız var...
Çalışmalarının Mustafa Kemal tarafından takdir edilmesi çok mutlu eder Satı Bey'i ama cevabı olumsuzdur:
- Siz Türk'sünüz Paşam! der. Ben Arap'ım! Osmanlı'da beraberdik. Ama artık Osmanlılık kalmadığına göre bir Arap olarak kendi toprağıma gitmeli ve kendi halkımın eğitimine hizmet etmeliyim.
Atatürk üstelemez ve:
- Nasıl isterseniz... demekle yetinir. Ayrılırken de ''Burayı, daima ikinci vatanınız bilip ne zaman isterseniz gelebilirsiniz...'' diye ekler.
Ali Kemal'e verilen cevap: "Bana 'Türk değil' diyen piçtir...
" 1920 yılı şubat ayının ortalarında, Malta'ya ilk getirildikleri yer olan Polverista esir kampına yeniden yerleştirilmişlerdi. Dört arkadaş aynı odayı paylaşıyordu. Eylül başlarında beri artık, çevre köy ve kırların yanı sıra kentlere, bu arada Valetta'ya inmelerine de
Ali Kemal'e verilen cevap:
"Bana 'Türk değil' diyen piçtir... "
1920 yılı şubat ayının ortalarında, Malta'ya ilk getirildikleri yer olan Polverista esir kampına yeniden yerleştirilmişlerdi. Dört arkadaş aynı odayı paylaşıyordu. Eylül başlarında beri artık, çevre köy ve kırların yanı sıra kentlere, bu arada Valetta'ya [O tarihlerde bir