Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
335 syf.
10/10 puan verdi
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı'ni okudukça daha çok kitap okumam ve araştırma yapmam gerektiğini fark ettim... Çok fazla bilgi içerdiği için kitabın bir süre sonra beni yorduğunu itiraf etmeliyim ama buradan eserin sıkıcı olduğu vs. anlamı asla çıkarılmamalı. Her bir paragrafında ayrı bir bilgi barındıran eser, Tanzimat Dönemi’ni ekonomik, politik, askeri ve toplumsal açıdan anlamak için başvurulabilecek bir kitap. * Osmanlı Devleti’nin dünya devletlerinin gerisinde kaldığı anlaşıldığı vakit, çağa ayak uydurmaya çalışan Osmanlı idaresi ve aydınları kendilerini zorlayıcı bir yüzyılın içinde bulmuşlardır. Bu dönemde yaşanan ekonomik, politik ve sosyal felaketler Osmanlı’yı yenileşme-modernleşme, ‘’Batılılaşma’’ sürecine sokmuştur. Bu geri kalışın önüne geçme isteği Osmanlı’yı Anayasal sürecin başlamasına yönelmiştir. Tanzimat ve Islahat Fermanları bu süreci hızlandıran gelişmelerdir fakat Batılılaşmayı farklı yorumlayanlar iyileşme sürecini içinden çıkılamaz bir hale sokmuştur. Çok uluslu/çok dinli bir yapıya sahip Osmanlı’da ilk kez Halifelik makamının etkin kullanımı da toplumsal yapının daha da Arapvari bir kimliğe bürünmesine sebep olmuştur. İmparatorluğun Tanzimat Dönemi modernleşme çabalarının negatif etkilerinin günümüzde de devam ettiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılı
İmparatorluğun En Uzun Yüzyılıİlber Ortaylı · KronikKitap · 20182,397 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
AİLE, BİR TERÖR ÖRGÜTÜ DEĞİLDİR
Daha önce İlber Ortaylı’nın “(Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devleti'nde) Kadı” kitabı için yazdığım incelemede söylediğimi tekrarlamak yerinde olur. Ortaylı’nın “Osmanlı Toplumunda Aile” kitabını okuduktan sonra, “Osmanlı toplumunda aile şöyle şöyle bir yapıya sahiptir” yollu bir cümle kurmak hâlâ çok zor. Çünkü Osmanlı kadar büyük ve uzun süreli bir devlette, başından sonuna kadar değişmeden kalan bir aile kurumunun var olması imkansız. Bu kurumun yıldan yıla, bölgeden bölgeye, cemaatten cemaate değişmesi mukadder ve çok doğal. İ. Ortaylı, kitaptaki konu ile ilgili bilgilerini aktarırken, zaten bu gerçeği gözetiyor. Bu çerçevede, kitaptan aklımda kalanlar şöyle: - Osmanlı toplumunda konu aile olunca, müslim ya da gayrimüslim cemaatler birbirlerinden çok da farklı değiller. - Osmanlı toplumunda tüm aileler çok çocuklu değil. Çekirdek aile az rastlanır şey değil. - Cariyelik, mutlaka cinsellikle ilgili olmak zorunda değil. - Çok-eşlilik (poligami) zannettiğimizden çok daha az. - Tanzimat ve Meşrûtiyet ile birlikte gelen aileye dair Batılı hukukî düzenlemeler cesurca ve yaygın kabul görüyor. - Osmanlı’da kadının toplumdaki rolü, aslında tüm kırsal toplumlardaki kadının rolü ile aynı. Osmanlı bu konuda daha katı bir tutuma sahip değil. - Ailevî yapımız, toplumsal bakımdan güçlü yanımız. - 19. yüzyıl, her şeyin değiştiği tarih.
Osmanlı Toplumunda Aile
Osmanlı Toplumunda Aileİlber Ortaylı · Kronik Kitap · 2018571 okunma
Reklam
İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti asıl yayın organı Volkan gazetesi aracılığıyla, açıkça şeriatın geri getirilmesi çağrılarında bulundu; bunun anlamı siyasal saati sadece 1907'ye değil, ta 1838'e, yani Tanzimat reformlarının öncesine döndürmekti.
Seküler müfredatlı ortaokullara giden talebe sayısının 19. yüzyılın son otuz yılında ikiye katlanması, Abdülhamid döneminin Tanzimat'ı inkar etmekten ziyade uç noktaya vardıran bir atılımı temsil ediyor olabileceğine işaret eder.
İran-Türkiye farkı İran devrimi nedir? Modernist şah diktatörlüğüne karşı ulema liderliğinde halk ayaklanmasıdır. İran ile Türkiye arasındaki farklılıkta üç faktör belirleyici olmuştur: Siyasi otorite: Meselenin temelinde Şiiliğin siyasi otoriteyi gayri meşru görme şeklindeki kuvvetli eğilimi vardır. Osmanlı’da ise Sünnilikteki “ülül-emre
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Mehmet Özger ile Diriliş Edebiyatı
Batının Rönesans, Reform ve Sanayi devrimiyle aydınlanma(!) süreci yaşadığı zihinsel ve kültürel değişim, Tanzimat ile birlikte Osmanlı’da da kendini göstermeye başladı. Batılılaşma, toplumsal alanda kendini göstermekle beraber dinî, edebî ve sanatsal meselelerde varlığını ispatlamaya çalışmıştır. O güne kadar toplumda var olmayan pozitivist ve
Dikiş Yeri
Dikiş YeriMehmet Özger · Çıra Yayınları · 20188 okunma
Reklam
Attilâ İlhan ile söyleşi: Çağdaşlık ile Batıcılık
Attila Bey, sizinle, Batı, Batıcılık, çağdaşlık kavramları, Türkiye yakın tarihinde bu kavramların dönüşümü, bugünkü durum, Batı’yı aşmak mı ya da onun kuyruğuna takılmak mı sorusu; bütün bunları içeren hem kavramsal, hem de tarihsel bir söyleşi yapalım istedik. Bunlar tartışılan, gündemdeki ciddi konular. Benim gündemimde 40 senedir
İttihat, Osmanlıda oğlancılık, Rabıta, 28Şubat, Apollo, Yunan...
_İttihat Terakki Cemiyeti_ _Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi… _1889 devletin
Aktörlük Sanatı, Sanat Kuramları, Görme Biçimleri
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
1839’da Osmanlı’da İdeolojik Ortam ve Uluslarası Durum
Bu başarısızlık ve feci sonuç önemli ölçüde Mahmud’un hatası olarak gözüküyor.Alemdar Mustafa ve âyanlarla birleşip önce Yeniçeri sorununu çözeceği yerde,yeniçeriler gibi küçük bir müttefikler birleşip âyan sorununu çözmeye kalkışması hatalı gözüküyor. III.Selim tahta kalsaydı ihtimal bu hatayı işlemezdi.Mora İsyanı çıktığında,Yanya harekatından vazgeçmemesi,kaç kez yenildiği halde Kavalalılarla uzlaşmaması esneklikten yoksun olduğuna işaret olabilir.Oysa III.Selim herhalde bu derecede ısrar etmezdi gibi geliyor.Sened-i İttifak ayakta kalsaydı,Türkiye’de hukuk devletinin ve demokrasinin temel taşı olabilirdi.Tanzimat’tan 31 yıl önce ve Avrupa vesayeti söz konusu olmadan.
Reklam
1839’da Osmanlı’da İdeolojik Ortam ve Uluslarası Durum
Osmanlı Devleti Kavalıların hakkından gelmiş oluyordu,ama ne pahasına.İbrahim Paşa ordusu Kütahya’ya geldiğinde Mahmud “denize düşen yılana sarılır” düsturunu yerine getirerek Rusya’yı yardıma çağırdı.Rus askeri Büyükdere’ye çıkarıldı.Derken 2.Mısır Harbi’ne hazırlık olarak Osmanlı iktisadına büyük bir darbe vuruldu.13 Temmuz 1841 Boğazlar Mukavelesi’yle Boğazlar uluslarası bir düzenlemeye giriyor,böylece 1833 Hünkar İskelesi Antlaşması’yla belirlenmiş bulunan,Osmanlı Devleti’nin Rus uydusu olması tehlikesi uzaklaştırılmış oluyordu.Fakat bu,daha sonra Paris Kongresi’nde teyit edileceği üzere,Osmanlı Devleti’nin Avrupalı devletlerin himayesi altına girmek demekti.Tepedenli,Mora ve Kavalalı isyanlarıyla baş edemeyen bir devlet,çaresiz bu yarı bağımsızlığa katlanacaktı.
145 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.