1.
Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Bazı şiirlerim kitabım yayınlanmadan çok önce Kürtçe ve Zazacaya çevrilerek elden ele köylere kadar yayıldı. Böylece dağlarda şu ya da bu nedenle kaçak dolaşan yiğitlerin donatım ve pusatları arasına bir "Otuzüç Kurşun"un, bir "Adiloş Bebenin Ninnisi"nin de katılması beni çok duygulandırdı. Kitabım çıktıktan sonra günlük ekmek parasından kesip onu alan binlerce yurttaşımın, özellikle Doğu Mitinglerinde şiirlerim okunurken "He kurban he" diye nağra atıp yüreğini ortaya koymasını saygıyla anacağım.
/
"Alkışa karşı dayanıklı olmak" önce bir yetişme ve eğitim sorunudur. Hem devrimci töreye, hem bizim aşiret töresine göre bir yiğit, alkışa tutkun olamaz. Eh yiğitlik zagonu bu olunca bize de buna uymak düşer.
Sayfa 172 - Ahmed Arif ve Şiiri Üzerine - Ahmed Arif'le Bir Konuşma/Bir de Halkın ve Şairlerin Alkışı Var, Metis YayınlarıKitabı okudu
Sen Mem u Zin'i
Ben Ferhat ile Şirin'i
Sen Cigerhun'u Otuzüç Kurşun'u
Ben Nâzım'ı, Cahit'i, Turgut'u
Sen gözleri deprem kızım kara çadırın
Ben Sürmeli Bey ağıdını
Sen Dicle'yi, durgun ve nazlı
Ben Kızılırmak'ı, mağrur ve geniş
Sen Siverekli öfkeyi Fransız önünde
Ben dağların onuru Kamalı Efe'yi
Sen Cudi'yi uçurum ve doruk
Ben Konya ovasını beyaz ve tenha
Sen düşmanını ağırlayan konukluğu
Ben son lokmasını konuğa sunan saygıyı
Sen karın türküsünü dağlardan dağlara
Ben köpük köpük büyüsünü denizlerin
Sen değirmen taşı bir zamanı boynunda
Ben göğsümde kadranı paramparça bir saati
1.
Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
"Şair Ahmet Arife ilham olan "33 Kurşun" olayı. Otuzüç günahsız Kürt, yakala ve öldür emri ile şehit edilmişti. Ne var ki, emri veren Muğlalı Paşa ve piyonları da idama mahkum oldular."
"Otuzüç Kurşun" Ahmet Arif tarafından yazılan ve başlığı çok ünlü olan bir şiirdi. Şiir, 1943 yılında 32 Kürt köylüsünün eşkıya oldukları suçlamasıyla askerler tarafından kurşuna dizilişinin bir özetini sunuyor. Olaydan sonra askeri mahkeme köylülerin suçsuz olduklarını açıklamıştı. [Mustafa] Muğlalı, infaz emrini veren Üçüncü Ordu'nun komutanıydı. Olayla ilgili olarak ilk meclis soruşturması 1948 yılında, daha geniş bir tartışma ise 1956'da yapıldı. Beşikçi, olayı ve kamuoyunda başlayan tartışmayı yeniden kurgulayarak, katliamın, politik ortamın ve tek parti diktatörlügü dönemindeki Kürt karşıtı tavırların bir sonucu olduğunu gösteriyor.
Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız
" (...)
Vurulmuşum
Dağların kuytuluk bir boğazında
Vakitlerden bir sabah namazında
Yatarım
Kanlı, upuzun...
Vurulmuşum
Düşüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranım çıkmaz
Canım alırlar ecelsiz
Sığdıramam kitaplara
Şifre buyurmuş bir paşa
Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız "
"( ...)
Yiğitlik inkâr gelinmez
Tek'e - tek döğüşte yenilmediler
Bin yıldan bu yan, bura uşağı
Gel haberi nerden verek
Turna sürüsü değil bu
Gökte yıldız burcu değil
Otuzüç kurşunlu yürek
Otuzüç kan pınarı
Akmaz,
Göl olmuş bu dağda...
Sen Mem u Zin'i
Ben Ferhat ile Şirin'i
Sen Cigerhun'u Otuzüç Kurşun'u
Ben Nâzım'ı, Cahit'i, Turgut'u
Sen gözleri deprem kızını kara çadırın
Ben Sürmeli Bey ağıdını