Öüm insanın etinden bir parça koparıp aldığında insanın üstüne çöken o hayvani uluya uluya ağlama hali içinde çözüldü. Çünkü ölümün saygınlığı ve yüceliği, doğrudan doğruya insanın bu hayvani yanından kaynaklanır, ciddi ve olağanüstüydü annenin insani feryadı içinde hayvani olan; ve birbirlerine sarıldıkları şu anda, bir zamanlar kadının doğurmuş olduğu ve şimdi sarıldığı o bir parça hayvanla, bir zamanlar onu dışarı atan ve şimdi, acı içinde büzülen dudaklarıyla sarışın başını öpmek için eğildiği o beden vardı.
E-Pub/KindleKitabı okudu
Savaş - Din - Öüm
Dışarıda: Bir süre ateş ediliyor. Bir süre dua ediliyor. Bir süre sesler kesiliyor.
Sayfa 90 - Can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
(...) kişinin, kesintiye uğratma gücünü ölümün elinden alması için, kendine kurulmuş bir sürem vermesi yeter. Ölüm böylece aşılmış olur. Ölümü zamanın içine yerleştirmek, tam da onu aşmaktır; kendini çoktan uçurumun öbür yanında bulmak, uçurumu ardında bırakmaktır. Öüm-hiçlik diğerinin ölümüdür; sağ kalan için ölümdür. Ölme zamanının kendisi, karşı yakaya geçemez. Bu ânın özel ve dokunaklı olmasının sebebi, onun geçemeyeceği olgusudur. Ölme'de, geleceğin ufku verilmiştir, fakat yeni bir şimdi vaadi olarak gelecek reddedilmiştir; kişi aralıktadır, sonsuza kadar. Edgar Allen Poe’nun bazı öykülerindeki karakterler kendilerini bu boş aralıkta bulmuş olmalıdırlar. Bir tehdidin yaklaştığını görür bu karakterler; hiç bitemeyen bu yaklaşmadan geri çekilmek için hiçbir hareket yapılamaz. Bu endişe, canlı canlı gömülme korkusu şeklinde, diğer hikâyelerde de sürer gider. Sanki ölüm hiçbir zaman yeterince ölü değildir; sanki fasılanın ebedi süremi _arazamandalık_ yaşayanların süremi ile koşut bir biçimde akmaktadır.
Raspa yapan bir işçinin yanına yaklaştım, "Denizde çalışmak nasıl bir duygu?" dedim. Garip bir şekilde gülümsedi. Tek bir sözcük çıktı ağzından: "Öüm." Deniz kimileri için umuttur, tersane işçileri içinse ölümü çağrıştırıyor.
İnkılâp KitapeviKitabı okudu
herkes öüm kınaları sürünüp beni unutacak
Reklam
Hep derim,puşt oldu bu çağ!
Yirminci yüzyılın ilk yarısı Öüm çağı oldu Zulüm çağı oldu Yalan çağı oldu.
Dünya bizi çevreliyor, sınırlar örüyor etrafımıza, başımızı çarpıp da bizi kendimize getiren sınırlar. Bu sınırlarla yüzleşmek hayal kırıklığı, keder ve İncinme demek. Hayatlarımızın denetiminin bütünüyle elimizde olmadığı endişesi. Yol keseni çok bu güzergahın: Belirsizlik, hastalık, kayıplar, bedensel arzular. Ölüm bizim başımıza gelmez sanıyoruz, o kadar özeliz ki bize uğramaz, kalabalıkta durursak bizi seçemez, bizden sonrası için bir eser bırakırsak hükmü bize işlemez, ona meydan okursak borusu bizi ötmez. Bizim trajik iyimserliğimiz . Halbuki sahicilik, insanın kendi kısıtlamalarıyla da yüzleşebilmesi demek. Böyle bir yüzleşme acı verici de olsa bir uyandırma çağrısı işlevi görebilir, ölüme gözlerimizi açmak ve ne kadar az zamanımız kaldığını idrak edebilmek, bize artık hayatı erteleyemeyeceğimizi de öğretir. Böylece hayatımızın dümenine geçer, yaşamak yükünü üzerimize alır ve bizim için gerçekten önemli olan şeylere odaklanırız. İnsan ölüm farkındalıyla büyür, olgunlaşır. Öüm bilinç zarımızın altında sürekli kımıldar. Seçme hakkımız var elbette ama her şeyi değil: Şartlar bizi sınırlar ve imkanlarımız şartlar dahilindedir. Takdire tedbir kâr etmez.
Sayfa 130Kitabı okudu
Haydaa. Ee nerdeydi o zaman kitabın?" "Gülnur'a verdim. O unutmuş kitabını evde. Sordu teneffüste fazla kitabı olan var mı diye. Ben de benimkini verdim." "Mal mısın ğolum sen? Kalem mi bu fazlası olsun? Devlet herkese birer tane kitap veriyor, bilmiyor mu bu kız? "Biliyordur hocam." "O zaman ayak yapmış işte. Niye verdin kitabını kıza? "Ona kizmayın diye verdim. Niye" "Seviyorum hocam ben onu!" Ah benim aptal oum. Ulan kızayım mi sarılayım mi, ne yapayım bilemedim birden. Baktım bir süre Eray'a. O da gözleri dolu dolu öyle bakıyor bana. Seviyormu. Sevince konu kapanır zaten, üstüne ne söylenebilir?
Reklam
Hayatta insanın zihnini cidden meşgul eden tek bir mesele vardır: ölüm. Tamam o zaman ! Ruhun bedenden hangi farklı biçimlerde çıktığını ve ülkelerin niteliklerine, tarzlarına, hatta geleneklerine göre insanların varlıktan hiçliğe o ulvi geçişlerini nasıl karşıladıklarını incelemek ilginç değil midir ? Bana gelince, size tek bir şey söyleyebilirim: Ne kadar ölüme tanık olunursa, ölmek o kadar kolaylaşır, bana göre öüm bir işkence olabilir ama günahların bedelinin ödenmesi değildir.
Sayfa 456Kitabı okudu
Şu dünyadaki en aşağılık yaşam bile; Açlık, yaşlılık, hastalık, ıstırap ve mahpusluk, Öüm korkusu karşısında bir cennet sayılabilir..
Sayfa 61 - İş Bankası Kültür Yayınları VIII. BasımKitabı okudu
Adıma kime söylesem, mahçup bir duraksama. Öüm bile hatırlamıyor artık beni.
Sayfa 496Kitabı okudu
''... Öüm hayattan mı yardım istiyordu? Hayat ölümemi sığınıyordu?''
Resim