« Bir de Enstitü'de kitap okuma seferberliği başlamıştı. Müdürümüz ve öğretmenlerimiz her sözü döndürür dolaştırır, okumaya getirirlerdi. Yetişmenin, anlayışlı ve kültürlü adam olmanın temel koşulunu okumak olarak gösterirlerdi. Bu konuda yazacak çok şey var. Bir kere biz işe abur cubur girdik. Kendimden biçiyorum, ilk günler ısrarla, inatla okuyup da hiçbir şey anlamadığım kitaplar oldu. Ama bize öyle bir kanı vermişlerdi ki okuyalım, ekmek yer, su içer gibi boyuna okuyalım, farkında bile olmadan pek çok şeyler öğreneceğiz, yararlanacağız. Bilgimiz, kültürümüz gelişecek.»
Dünyada sizden, yani bütün erkeklerden niçin bu kadar çok nefret ediyorum biliyor musunuz? Sırf böyle en tabii haklarıymış gibi insandan birçok şeyler istedikleri için... Beni yanlış anlamayın, bu taleplerin muhakkak söz haline gelmesi şart değil... Erkeklerin öyle bir bakışları, öyle bir gülüşleri, ellerini kaldırışları hülasa kadınlara öyle bir muamele edişleri var ki... Kendilerine ne kadar fazla ve ne kadar aptalca güvendiklerini fark etmemek için kör olmak lazım. Herhangi bir şekilde talepleri reddedildiği zaman düştükleri şaşkınlığı görmek, küstahça gururlarını anlamak için kâfidir. Kendilerini daima bir avcı, bizi zavallı birer av olarak düşünmekten asla vazgeçmiyorlar. Bizim vazifemiz sadece tabi olmak, itaat etmek, istenilen şeyleri vermek... Biz isteyemeyiz, kendiliğimizden bir şey vermeyiz... Ben bu ahmakça ve küstahça erkek gururundan tiksiniyorum. Anlıyor musun?
Demolins'e göre İngilizlerin üstünlüğünü orada bireylerin, insanların daha özgür olmasında aramak lazım. İşte bizde bu yok. Bizde öyle özgür, aklını kullanan, girişken insan yok! Bizde herkes köle, herkes boyun eğmek, toplumun içinde erimek, korkmak için yetiştiriliyor. Eğitim dedikleri şey hocanın dayağı, anneyle teyzenin saçma tehditleri. Din, korku, karanlık düşünceler, ezberlenmiş şeyler… Sonunda boyun eğmekten başka bir şey öğrenmiyorlar. Kimse kendi çabasıyla, topluma karşı çıkarak yükselmiyor.Herkes boyun eğerek, birinin himayesine girerek, kulluk ederek yükseliyor. Kimse kendi hesabına düşünmüyor. Düşünürse, korkuyor…