Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fakat içimde öyle bir şeytan var ki... bana her zaman istediğimden büsbütün başka şeyler yaptırıyor.
Şeytanın ta kendisi 3 duvardaki el
"Duvarlar sandığından daha ilginçler," dedi Stevie. Şimdiye dek dile getirilmiş en sıkıcı şeyi söylemiş olabileceğini fark ederek."Polisiye öykülerde pek çok şey duvarların içinde ya da arkasında olur," diye devam etti. "Ama gerçek hayatta da öyle. İnsanlar hep duvarların içinde bir şeyler bulurlar. Mektuplar, para, büyü şişeleri, usturalar, mumyalanmış kediler..."
Sayfa 209 - EPHESUSKitabı okuyor
Reklam
Anlatmak istiyorum sadece. Anlatırken hiçbir ayrıntıyı kaçırmamak gibi bir amacım yok. Zihnimi uzun süre yoramıyorum zaten. Bazen de olaylar birbirinin içine geçiyor. Öyle şeyler de var ki zihnimde, bunları sahiden yaşadım mı yoksa benim kurguladığım şeyler mi ayırt edemiyorum. Çok tanıdık, bir o kadar da bulanık olaylar. Bazı yüzler var aklımdan silemediğim. Bu insanlar sahiden hayatıma girdi mi, yoksa bir gazeteden, dergiden, televizyondan zihnimde takılı kalan fotoğraflardan mı hatırlıyorum bundan da emin değilim. Zihni bu kadar karışık bir adamın söylediklerini dinlemek bize ne kazandırır diyeceksiniz .
Dünya işte, önden giden arkadan gelene gülermiş, bir bildiği olduğundan mı, nelerin gittiğini görüp kalanla eğleşecek olanın hâline mi, işte böyle bir hâl imiş. Demek dünya gülünecek yer, yaşananlar bir müstehzi nazar bırakıp terk edilecek şeyler imiş. Öyle ya hayatı kim ölüden iyi bilirmiş.
Çevremizdekilere karşı davranışlarımızda dikkatli olmamız gerek. Çünkü her ölüm geride kalan bir avuç kimseye öyle düşünceler miras bırakır ki yapılabilecekken yapılmamış, unutulmuş, boş verilmiş şeyler... Onarılabileceği halde onarılmamış kırgınlıklar, giderilmemiş eksiklikler... İnsan için bunlardan daha acı bir düşünce olamaz! Hiçbir pişmanlık, iş işten geçtikten sonra duyulan pişmanlık kadar acı değildir.
Uykum kaçıyor, ne iyi diyorum, Soyut şeyler karışıyor yaşantıma. Elimi kesiyorum, kan akıyor, Gizliden gizliye seviniyorum. Öyle yalanlar saklanıyor ki gözlerime Canlm aclyor, Deliriyorum; Seviyorum neden sonra anlayorlar Acı acı seviniyorum.
Sayfa 409 - Yapı Kredi Yayınları 30. BaskıKitabı okuyor
Reklam
Ah öyle bir hal ki bu, çocukluktaki utandırılmanın insanın bütün hücrelerine işler. İnsanın özüne kadar gider. İşte o zaman mutluluktan korkar hale gelirsin; hayatında iyi bir şey olduğu zaman bilirsin ki bir şeyler ters gidecek. Başına bir şey geldiğinde de, "Çok şükür zaten mutlu değilim," deyip kendini güvende hissedersin.
Öyle yaralar vardır ki hayatta, ruhu cüzam gibi yalnızlıkta yavaşça yiyip bitirirler. Kimseye anlatılamaz bunlar; çünkü herkes bu inanılmaz yaralara genellikle tuhaf ve az rastlanan şeyler olarak bakar. Biri çıkar da bunları anlatmaya yahut yazmaya kalkarsa, insanlar yaygın kanıya ve kendi düşüncelerine göre, onları kuşkucu ve alaycı bir gülümsemeyle karşılar. Zira insanlık henüz bir çaresini bulamamıştır bu dertlerin. Tek ilaç, şarap içerek unutmak ya da afyon ve uyuşturucularla yalancı bir uykuya dalmaktır. Ama ne yazık ki bu tür ilaçların etkisi gelip geçicidir, acıyı dindirecekleri yerde, zamanla daha da şiddetlendirirler. Acaba bir gün bu doğaüstü olayların sırrını çözecek, ruhun komadayken uyku ile uyanıklık arasında, kendinden geçme halinde beliren gölgesinin yansımasını anlayacak biri çıkacak mı?
Sayfa 13 - Kırmızı KediKitabı okuyor
insan mantık kadar duygudur. Yaşam yalnızca mantıktan oluşmaz, öyle şeyler vardır ki hiçbir anlamı olmamasına rağmen bizi mutlu eder...
Muhammed Hamidullah
“Fransız müzisyen Abdullah Gilles Gilbert’i (v. 1980’lere doğru) ilk defa, İstanbul’da üniversitede çalıştığım sırada tanıdım. O, turist olarak geldiği Türkiye’de zaman zaman Kur’ân’ın tilâvet edildiği toplantılara katılırdı. Okunan metnin bir şiir değil de düz yazı olduğunu öğrendiğinde öylesine heyecanlanıp etkilenmişti ki, sonunda Müslüman
Reklam
Neyse, ne bileyim!
Insan hiç yapamayacağını sandığı öyle şeyler yapıyor ki...
Daha ziyade, şeyler arasındaki sınırları ayırt etmekten, olayları mantıklı ve rasyonel bir şekilde değerlendirmekten aciz olmamla ilişkili. Öyle ki çoğu zaman, tablonun kendisini değil de tablodaki sinek bokunu görüyorum.
insan inandığı şeyler uğruna muhteşem hatalar da yapabilir. kızmamalısın. durdurmamalısın eğer eğer bir kardeşlik varsa aranızda. sevgi, hoşgörü takıntıları da değil. bir elmanın kırmızı olması, birgül gülün öyle kok, bir derdin halledilmesin ardından gelen ferahlık kadar sıradan ve güzeldir hata yapmak da. aşka çılgınlığın yakıştığı çağları neden unutalım? neden tarihin çuvalına çıkalım serseriliği, az biraz sergüzeşt olmayı? ılımlılık mı kurtaracak insanlığı? alttan almama örtecek bunca çirkefliği, zorluğu, belayı? demokrasi, senin saçlarından güzel olamaz. senin yüzünden daha güzel olamaz krediler, faizler, repolar, tahviller. dünyanın en uzun gecesi 21 Aralık değil, beni terk ettiğin gecedir. beni üzdüğün, yorduğun, yıprattığın gecedir. bir kabahat mi gerçekten kendi dışında birine hayranlık beslemek?! gerçekten kırıyorsun beni, bir nedeni yok. yalnızca öptüm.
Sayfa 83
" Gurebahane-i Laklakan "
"bilmiyorum niçin, siz yabancıların Türk ve genellikle Şark sanatını takdir edişinizde onuru yaralayan bir şey var. (...) aşırılığı bile aşan bir hayretle, şaşkına dönmüş görünmüştünüz; fazla övücü olmaktan ziyade fazla şaşkın... Eserlerimize karşı hayretiniz -bize öyle geliyor ki- zekâlarımızı hakir görmenizden ileri geliyor. Biz hayret edilecek değil fakat hayret verici derecede güzel şeyler yaptık."
Sayfa 110 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Öyle inanıyorum ki panik karşısında bir şeyler yapmanın yolu paniği önlemeye çalışmaktan geçmez. En doğrusu paniğe hiç katılmamak, yani üretken bir çabaya kendini bağlamaktır.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.