172 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Dört kişilik bir ailesi vardır başta. Babası, annesi, kendinden bir yaş büyük erkek kardeşi. Annesi onu dünyaya getirirken kan kaybından ölmüş. Babası, iki küçük çocukla, hastalığı ile yalnız kalmıştır. Başta çevre yardım etse de sonradan kendi işlerine dönmüşlerdir. Babası da hastalığından bakamayınca Aysel'i ve erkek kardeşini yetiştirme yurduna verir. Hayata böylesine sevgisiz bir ortamda başlamıştırlar. İlk hırsızlığı orada öğrenmiştir. Çocuksu dünyasında oyuncak bebekleri çok sevmektedir. Bebeği okşamak için kucağına alır, götürür. Daha yaptığının hırsızlık olduğunu bilmeyen bir çocuk, dayak yiye yiye öğrenir. Yetiştirme yurtlarının yaptığı hatalardan biri de daha en başından hayata yenik başlamış çocuklara bir de onlar vurmaktadır. Halbuki azıcık sevgi ile çözülemeyecek bir şey yoktur. Sonra hayatının en dayanılmaz olayı yaşanır. O yedi yaşındayken erkek kardeşi hasta olduğu için o gün okula gidemez ama Aysel gitmek zorundadır. Okuldan sonra geldiğinde öğrenir ki; abisi ranzadan düşmüş ve başını çarparak ölmüştür. Hayatının tek sığınağı ölmüştür. Üçüncü sınıfta da hayatında ki tüm herkesi kaybetmiştir. Bir okul çıkışı müdür babanın odasına çağrılır ve babasının öldüğünü öğrenir.
Aysel
AyselHalit Ertuğrul · Nesil Yayınları · 20124,215 okunma
Kalaylı alim Ye Lui Tchou Tsai Cengiz Han’ın dikkatini çeken bu genç Kataylı kadar, çok az kişi hayatında, bu derece güç bir rolü oynamak mecburiyetinde kalmıştır. Çin filozofları içinde birinci olmakla beraber, ordu nereye gittiyse o da gitti ve Moğollar felsefe, yıldız ilmi ve tıp tahsil eden bu gencin ağır mesaisini kolaylaştırmadılar.
Reklam
Matem içinde iki sene geçti. Tulu, hükümet naibi olarak Karakurum’da ikamet ediyordu. Fakat süresi sona erdiğinden, Cengiz Han’ın arzusuna uygun olarak yeni bir hakan, bir imparator seçmek için, prensler ve kumandanlar Gobi’ye döndüler. Cengiz Han’ın isteğine uyup, miraslarına sahip çıkarak reislerinin kralları haline geldiler. Şimdi Han’ın en
Ege Vapurunun Salıncağı...
Ege vapurunun yolcusu salıncakta değil, bir duvar saatinin sarkacında oturmaktadır sanki. Zaman denilen o kıyısız denizdeki yolculuğunda, toprağı kazıyarak yaptığı oyuncak evdedir bu sefer. Burası bir sığınaktır onun için. Taşlardan yaptığı ocakta pişirdiği yemekleri kız kardeşi ve Çingene çocuklarla paylaşmaktadır. Bir gün “Aziz” adlı arkadaşı ocağı yakmak isterken otlar aniden tutuşur ve oyuncak ev yanmaya başlar. Alevler arasından zorlukla dışarı çıkarır kız kardeşini... Oyunlarında bir prenses gibi sakınır kardeşi Makbule’yi. Dallardan bir kulübe yapmak için yeniden kolları sıvar. Üç basamaklı bir merdiveni olan kulübe tamamlandığında kız kardeşini içine oturtur ve koşarak uzaklaşır... Geri döndüğünde bir karpuz vardır ellerinde. Karpuzu dilimler ve kardeşine uzatır. Sonra, kulübenin duvarına yaslanır ve gülümseyerek Makbule’nin karpuzu iştahla yemesini seyreder.
Sayfa 32 - Mustafa KemalKitabı okuyor
565 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
14 günde okudu
Haşlanan Kurbağa Sendromunun Kitabı: Körleşme
İnceleme Öncesi Giriş Notu: Bu upuzun incelemeyi okumak yerine izlemeyi tercih ediyorum diyenler için: youtu.be/c78GXrxi1z8 İlk olarak 1935 yılında yayınlanan Körleşme romanı, modern edebiyatın en önemli yapıtlarından biridir. Bu yapıtı özel kılan etmenlerden biri dili ve anlatım şekli, diğeriyse ana karakterin son derece nadir bir
Körleşme
KörleşmeElias Canetti · Payel Yayınları · 20093,592 okunma
Ne bu içimin yerlisi olmuş keder Doğarken anam mı yüklemiş sırtıma bu yükü Benden mi olmuş da atamıyorum hiçbir yere Her günün sonunda yanı başıma kıvrılan kordan ateşim. Sorsalar anlatamam da sussalar nasıl haykırırım yirmi yılı Doğduğum, bacası tütmeyen evim Ben o evin neşesi miydim dersin, Yoksa en büyük yarası mı olacakmışım? Hep eksikleri mi aramışım, yoksa hiçbir şey tam değilmiymiş zaten Her mutsuz çocuğun anlatacak ne de çok şeyi varmış Alamadığı oyuncak, süremediği bisikleti de değilmiş mutsuzluğu. Doğarken kardeşi sayılan kederiyle yaşama çabasıymış Y.
Reklam
126 öğeden 91 ile 100 arasındakiler gösteriliyor.