Dört kişilik bir ailesi vardır başta. Babası, annesi, kendinden bir yaş büyük erkek kardeşi. Annesi onu dünyaya getirirken kan kaybından ölmüş. Babası, iki küçük çocukla, hastalığı ile yalnız kalmıştır. Başta çevre yardım etse de sonradan kendi işlerine dönmüşlerdir. Babası da hastalığından bakamayınca Aysel'i ve erkek kardeşini yetiştirme yurduna verir.
Hayata böylesine sevgisiz bir ortamda başlamıştırlar. İlk hırsızlığı orada öğrenmiştir. Çocuksu dünyasında oyuncak bebekleri çok sevmektedir. Bebeği okşamak için kucağına alır, götürür. Daha yaptığının hırsızlık olduğunu bilmeyen bir çocuk, dayak yiye yiye öğrenir. Yetiştirme yurtlarının yaptığı hatalardan biri de daha en başından hayata yenik başlamış çocuklara bir de onlar vurmaktadır. Halbuki azıcık sevgi ile çözülemeyecek bir şey yoktur. Sonra hayatının en dayanılmaz olayı yaşanır. O yedi yaşındayken erkek kardeşi hasta olduğu için o gün okula gidemez ama Aysel gitmek zorundadır. Okuldan sonra geldiğinde öğrenir ki; abisi ranzadan düşmüş ve başını çarparak ölmüştür. Hayatının tek sığınağı ölmüştür. Üçüncü sınıfta da hayatında ki tüm herkesi kaybetmiştir. Bir okul çıkışı müdür babanın odasına çağrılır ve babasının öldüğünü öğrenir.