Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Içine doğmuştu sanki gideceği... Çeşmeleri koyverdim:(
"Doğduğu gün, annesi herkesten önce ilk onun kucağına verdi kardeşi Eyüp'ü... "Bak" dedi. "Görüyor musun ne kadar küçük? Ben annesiysem, sen de ikinci annesisin bu bebeğin." O zaman bir köşede öksüz bırakmaya mecbur edildiği oyuncak bebeklerin hepsi gözünden düştü . Artık gerçek bir bebeği vardı. Anne olacaktı! Sevgiyle sarıldı kardeşine. Onu herkesten daha fazla sevdi.."
Hafifçe başını salladı. “Evet, öyle yaptın” dedi. “Sen söndürdün. Yerde su vardı, bir de kova.” Kütüphaneci bunu inkâr etmedi. “Kitapların bu kadar kolay alev alacağını sanmazdım. Yoksa bir parça gazete mi aldılar veya katalog ya da eski bir dosya? Belli ki yanıcı bir şey almışlardı. Bütün o duman, korkunçtu. İçeri girdiğim anda boğulur gibi
Reklam
_Mustafa Kemal, bir Türk’tü; Türk olmaktan gurur duyuyor; “Türkiye Türklerindir” parolasıyla yaşıyordu. Ne Tanrı’dan, ne bir kişiden ne de kurumdan çekinmeyen, tam bir devrimciydi. Onun için resmi ya da kutsal olan hiçbir şey yoktu. Türkiye’yi Padişah’ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar, yabancıların pençelerinden kurtarmakla
Evet, hep aynı şeylerdi. Herkes, annesi, kardeşi, herk. onun gönül işlerine karışmayı gerekli görüyordu. Bu karısma ender olarak hissettiği bir duygu uyandırıyor, onu öfkelendiriyordu. "Onlara ne? Neden herkes beni düşünmeyi görev sayıyor? Niye bana musallat oluyorlar? Çünkü bunun anlayamadıkları bir şey olduğunu görüyorlar. Bu, sıradan, bayağı bir sosyete ilişkisi olsaydı, beni rahat bırakırlardı. Başka bir şey olduğunu, bir oyuncak olmadığını, benim için bu kadının hayatımdan daha değerli olduğunu hissediyorlar. Bunu akılları almıyor, bu yüzden de canları sıkılıyor. Alınyazımız neyse ve nasıl olacaksa olsun, onu biz yazdık ve ondan şikâyet etmiyoruz, -dedi biz sözcüğünde kendisiyle Anna'yı birleştirerek.- Ama hayır, bize nasıl yaşayacağımızı öğretmeleri gerekiyor. Mutluluğun ne olduğu hakkında fikirleri yok, bu aşk olmadan bizim için mutluluğun da, mutsuzluğun da, yaşamın da olmayacağını bilmiyorlar.
Sayfa 242Kitabı okudu
_Totem: Kutsal sayılan herhangi bir şey. Tanrılar, putlar, uğur getiren eşyalar, dilekler, dua, kara kedi,13 sayısı vs. totemdir. Olması istenen dileklerin, kutsal varlıklar aracılığıyla yerine gelmesi için totemler devreye sokulur. Totem yapabilmek için, şans getirdiğine inanılan bir sözün söylenmesi ya da hareketin yapılması gerekir. Sözlü
ENEAS DESTANI Kitap I Silahlarla bir insanı över bu destan. İlkin o gelir İtalya'ya, Lavinyum'a, Kaderin Troya'dan kovduğu bu kahraman. Amansız Yuno'nun öfkesine uğrar da, Bir oyuncak gibi tanrıların elinde, Gezer karada ve denizde uzun zaman. Neden sonra bir kent kurup tanrılarını Taşır ama Latyum'a, o mutlu
Sayfa 271 - LATİN OZANLARINDAN ÇEVİRİLER, Vergilius - Birinci Basım: 1963, İstanbul, Çan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bilgehan: "O gün kız kardeşinle birlikte evin yakınlarındaki göle gittiniz. Serinlemek için suya girdin. Rüya ise gölün kenarında oynuyordu. Daha sonra oyuncak bebeğini suya düşürdü. Bebeği almak için suya girdiğindeyse, gölün derin bir yerine düştü ve maalesef yüzme bilmediği için de "Abi! Abi!" diyerek çırpınmaya başladı. Sen önce kardeşine doğru yüzerek onu kurtarmak istedin fakat son anda 'kardeşinden vazgeçerek', Pinokyo'nun marangozu gibi kendi ellerinle yaptığın tahta bebeği alıp gölden çıktın. Biz buna psikolojide 'Kabil Kompleksi' deriz. Kutsal kitaplarda geçtiği üzere, Kabil kardeşi Habil'i öldürür. Bu bir nevi abilerin kardeşlerine karşı duyduğu bilinçdışı kıskançlığın ifadesidir. Rüya boğulduktan sonra da o muhteşem 'tahta bebeğinle' beraber eve dönerken, yoldan iki tane pamuk şekeri aldın. Tahta bebeği de bahçeye attın. Çünkü olayı kimsenin anlamasını istemedin. Uslu çocuk olup anneni dinleseydin böyle olmayacaktı. Yaptığın tahta bebeği, Pinokyo'nun marangoz babası gibi Tanrı olma kompleksiyle birleştirdiğin için de kendini Tanrı sandın. Ama olayın yarattığı suçluluk duygusunun etkisiyle de 13 yaşındaki haline takılıp kaldın ve işte yaptığın tahta bebeklerdeki çocuksu basitliği bu yaşında bile fark etmedin" diyerek analiz yaptı.
Sayfa 177Kitabı okudu
Martha ile kuzenleri "ürkütücü ama hoş" tavan arasında tahta ata binerken, kitaplardan kâğıt bebekler keserken. evcilik veya saklambaç oynarken, Johnny daima salonda bir dergiye ya da kitaba kafasını görmüş olurdu. Annesinin ısrarlarına rağmen, evde yalnız kalmayı komşu çocuklarıyla dışarıda oynamaya tercih ederdi. Kız kardeşi boş vakitlerini havuzda, futbol oynayarak ya da uzun, ince değneklerle savaş oyunları oynayarak geçirirdi. Ama Johnny oyuncak uçakları ve arabalarıyla kendi kendine oynuyordu.
Oyuncak dükkanlarında...
Kadınları doğuştan barışçıl can­lılar diye göstermenin bir âlemi yok. Ölen, kendi oğlu, kocası, kardeşi olmadığı sürece, hiçbir kadının savaş karşıtı olmadığını, en çok böyle dükkânlarda anlıyor insan. Yoksa, "Cumartesi An­neleri'nin yanı çok kalabalık olurdu...
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.