Köyde yokluktan bunalıp Çukurova’ya çalışmaya giden 5 adamın hikayesi. Ne umutlarla koyuluyorlar yola. Köy köy geziyorlar Çukurova’da iş için, yemek için. En son hüyükteki nar ağacını işitiyorlar. Sıtması giderek artan ve köyüne canlı dönemeyeceğini düşündükleri arkadaşı Yusuf’a iti gelmesi ve gece ağacın dibinde yatanın isteğinin kabul olmasını duymalarından sonra iş arayışları hüyükteki nar ağacına dönüyor…
Ah! Mal, mülk ve para hırsı köylünün de şehirlininde, kadınında erkeğinde gözünü kör ediyor. Abla kardeşini tanımıyor, yıllarca gül gibi geçinen işçi ve iş vereni ayırıyor, insanı değiştiriyor. Aile içinde vaktinde çok iyi anlaşan insanları bile birbirine düşürüyor. Sadece daha farkında olamayan çocuk düşmez mal mülk sevdasına.. en masumdur çünkü o yaşayanlar arasında. Parayı sadece bakkalda alınacak şeker için yahut bir oyuncak için ister. Bunun peşine düşmez sadece hayalini kurar. Böyle masum çocukluklardan nasıl gözü dönmüş yetişkinlere dönüştürebiliyor insanları bu para? Kardeşi kardeşe, babayı oğula, komşuyu komşuya küstürüyor. Kimse farkına varamıyor ama kimseye ne mutluluk getiriyor bu para ne de bereket….
