"Zekâ algısını en çok etkileyen kötü alışkanlıkların başında eğitim sistemleri geliyor. Ülkemizde ve dünyada, henüz oyun yaşındaki çocuklara, uzun süre hareketsiz ve dikkatli oturmayı zorunlu kılan, gerekli gereksiz birçok şeyi öğrenmelerini baskılayan zorlu bir eğitim süreci dayatılıyor. Bu eğitim sisteminin içindeki müfredat, normal şartlarda bir çocuğun çoğunlukla ihtiyaç duymayacağı, yaşamını sürdürmesi için doğrudan gerekli olmayan, yaşamda tecrübe edilerek pekâlâ öğrenilebilecek sayısız “ders” içeriyor. Üstelik derslerin birçoğunun, insanın doğal öğrenme sistemiyle uyumsuz şekilde, tek yönlü ve ezbere dayalı olarak verilmesi de işin cabası. Doğal olarak insan zekâsının böylesi bir meydan okumayla baş etmesi giderek zorlaşıyor. Üstün yetenekli, zeki, çalışkan diye nitelediğimiz çocukların önemli bir bölümünün “patolojik” yani normalden olumsuz yönde sapma gösteren bireyler olması kuvvetle muhtemel. Zira insan, özellikle erken yaşlarında, hareket ederek, oynayarak, keşfederek, sorarak, merak ederek ve risk alarak öğrenir. Yüz binlerce yıldır bizi insan yapan öğrenme yöntemi budur. Bugünse, gencecik beyinler, neden öğrendiklerini dahi çoğu zaman bilmedikleri bir sürü bilgiyi akıllarında tutmaya, en azından sınav dönemine kadar hatırlamaya zorlanıyorlar. O sınavlar için, hayatın oyunla, keşifle, toplumsal etkileşimlerle geçmesi gereken çok önemli zamanları, sınıflarda, derslerde, ders çalışma ve ödev yapma seanslarında tüketiliyor."
Sayfa 26 - Destek YayınlarıKitabı okudu
“../bir insanın anlamsız bir oyunla zihinsel felce uğraması..”
../pohpohlama dolu yalan cümleler kura kura, kendini, aslında hiç gerçekleşmeyen bir dostluğa, olanaksız bir sevgiliğe mi inandırıyordu?..
Reklam
"Gene de gidebilirim istersen: Hiç gelmemişim gibi yaparız." "Bugünlerde oyunla gerçek biraz karışıyor da."
Sayfa 450 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
"Hayat, tabii ki bir oyundur evlâdım. Hayat, kurallara göre oynanması gereken bir oyundur." Oyunmuş, kıçımın kenarı. Oyun, öyle mi? Tüm asların bulunduğu takımdaysan, oyun o zaman, tamam; kabul ederim. Ya öteki takımdaysan, as oyuncu filan yoksa, oyunla ilgisi kalır mı bunun? Hiç yani. Yok oyun moyun.
Gaston Bachelard, Me­kanın Poetikası'nda, “yalnızlıklarına sahip olmuş, gerçekten sahip olmuş çocuklar mutludur," der ve sürdürür: "Çocuğun sıkılarak ge­çirdiği saatlerin olması, abartılmış oyunla, nedensiz, katıksız sıkın­tının diyalektiğini tanıması iyidir, hatta hayırlıdır"
Sayfa 141 - Metis Yayınları
"Hayat, tabii ki bir oyundur, evladım. Hayat, kurallara göre oynanması gereken bir oyundur." "Evet, efendim. Öyledir, biliyorum." Oyunmuş, kıçımın kenarı. Oyun, öyle mi? Tüm asların bulunduğu takımdaysan, oyun o zaman, tamam; kabul ederim. Ya öteki takımdaysan, as oyuncu falan yoksa, oyunla ilgisi kalır mı bunun? Hiç yani. Yok oyun moyun.
Sayfa 14
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.