Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ey vefasız! Üç beş günlük dostlar bulmakla, yüzünü eski dostlarından döndürdün. Çocukluğunu oyunla, gençliğini habersizlikle, ihtiyarlığını da dermansızlıkla geçirdin; söyle, sana bu işten ne kar kaldı?
Sayfa 50 - kubbealtı neşriyatKitabı okudu
Ne giyersem giyeyim, bu mahdut dünya hayatının ıstırabını çekeceğim! Ben sadece oyunla vakit geçirecek kadar genç ve arzusuz yaşayamayacak kadar yaşlı değilim! Dünya bana ne bahşediyor? Hep mahrumiyetlere katlanmak, benim nasibim bu. Ömür boyunca, her saat her kulağa kısık sesle ulaşan nakarat bu. Sabahları hep korkuyla uyanırım. Geçerken tek bir arzumumu bile yerine getiremeyecek olan ve bir sevinç belirtisini bile inatçı bir aksilikle harap eden, kalbimin yaratıcılığını, bin çirkin gaile ile baltalayan gündüzü görünce ağlamak gelir içimden! Gece ortalığa çöktüğü zaman da, yatağıma endişelerle uzanırım. Çünkü yatakta da istirahat mukadder değil. Vahşi rüyalar beni korkutur. Göğsümdeki tanrı, en içimden beni tahrik eder. Bütün kuvvetlerimin üstünde yerleşen akıl, dışarda beni faaliyete geçiremiyor. Böylece hayat benim için bir yük oluyor. Ölümü özlüyorum. Hayattan tiksiniyorum!
Reklam
HAZİNE OYUNU ... Ayakkabılarını çıkaran Yiğit, hemen odasına gitti. Hızlı bir biçimde okul kıyafetlerini üzerinden çıkardı. Eşofmanlarını giydi. Bilgisayar başında oyun oynarken rahat giysiler giyiyordu. Daha sonra bilgisayar masasının başına geçti ve bilgisayarı açtı. Bilgisayar açılır açılmaz hemen en son oynadığı oyun sitesine girdi. Siteye giriş yaptı ve dün akşam kaldığı yerden Hazine oyununu sürdürmeye başladı. Bir yandan da oyunla ilgili forumlara ve önemli sitelere giriş yapmıştı . Hem oyun oynuyor hem de buralardan kazanmış olduğu altın ve elmasları satmaya çalışıyordu. Aslında Hazine oyunu ücretsiz bir oyundu. Herkes siteye girip üye olabiliyor ve ücretsiz bir biçimde oyunu oynayabiliyordu. Ancak oyunu hazırlayan firma ustaca ve kurnazca yöntemler geliştirmişti. Oyunu oynayanlar bir süre sonra hırs yapmaya başlıyordu ve oyunda seviye atlamak için degişik araçlan elde etmeye çalışıyorlardı. Tabi bunlar ücretliydi. Böylece oyunu bedava oynayan oyuncular, oyunda başarılı olabilecek araçlara kavuşmak için yüklü miktarda para ödemek zorunda kalıyordu. Bu oyunun bir özelliği de oyunculanın ellerindeki değişik araçları ve birikmiş değerleri birbirlerine hediye edebilmeleriydi. Tabli bu hediye etme karşılıksız olabileceği gibi belli bir para karşılığı da olabiliyordu. Yiğit oyunda iyice ustalaştiği için başkalarina hediye edebileceği birçok araç ve birikmiş değere sahipti. Bunları uygun fiyatlarla başkalan hediye ediyor", yani satıyordu. Böylece her hafta belli miktarda para kazanmaya başlamıştı . ...
... bir oyunla gönlünü eğlendirecek... hem kendini, hem başkasını bu derecede alçaltacak kadar saygısız insanlar da dünyada vardı demek? Eğer aşk değilse, onları böyle bir davranışa sürükleyen duygu ne olabilirdi?
Sayfa 303Kitabı okudu
Tik Tok Çeken amcalar...
~ Yetişkinler bile çocuklar gibi oyunla zamanlarını geçirirler ,hiçbir başka hayvanın oynamadığı kadar çok oynarlardı. ~
Sayfa 66 - CAN SANAT YAYINLARI
Ben öğrenmeyi kötülemiyorum. Ama öğrenme oyundan sonra gelmelidir. Ve öğrenme, hoş bir hale getirilmek için oyunla karıştırılmamalıdır.
Reklam
"Öyleyse dostum, çocukları eğitirken zor kullanma, oyunla eğit onları. Böylece her birinin doğuştan gelen yeteneklerini daha iyi anlayabilirsin."
Sayfa 296 - Karınca KitabeviKitabı okudu
"Zekâ algısını en çok etkileyen kötü alışkanlıkların başında eğitim sistemleri geliyor. Ülkemizde ve dünyada, henüz oyun yaşındaki çocuklara, uzun süre hareketsiz ve dikkatli oturmayı zorunlu kılan, gerekli gereksiz birçok şeyi öğrenmelerini baskılayan zorlu bir eğitim süreci dayatılıyor. Bu eğitim sisteminin içindeki müfredat, normal şartlarda bir çocuğun çoğunlukla ihtiyaç duymayacağı, yaşamını sürdürmesi için doğrudan gerekli olmayan, yaşamda tecrübe edilerek pekâlâ öğrenilebilecek sayısız “ders” içeriyor. Üstelik derslerin birçoğunun, insanın doğal öğrenme sistemiyle uyumsuz şekilde, tek yönlü ve ezbere dayalı olarak verilmesi de işin cabası. Doğal olarak insan zekâsının böylesi bir meydan okumayla baş etmesi giderek zorlaşıyor. Üstün yetenekli, zeki, çalışkan diye nitelediğimiz çocukların önemli bir bölümünün “patolojik” yani normalden olumsuz yönde sapma gösteren bireyler olması kuvvetle muhtemel. Zira insan, özellikle erken yaşlarında, hareket ederek, oynayarak, keşfederek, sorarak, merak ederek ve risk alarak öğrenir. Yüz binlerce yıldır bizi insan yapan öğrenme yöntemi budur. Bugünse, gencecik beyinler, neden öğrendiklerini dahi çoğu zaman bilmedikleri bir sürü bilgiyi akıllarında tutmaya, en azından sınav dönemine kadar hatırlamaya zorlanıyorlar. O sınavlar için, hayatın oyunla, keşifle, toplumsal etkileşimlerle geçmesi gereken çok önemli zamanları, sınıflarda, derslerde, ders çalışma ve ödev yapma seanslarında tüketiliyor."
Sayfa 26 - Destek YayınlarıKitabı okudu
“../bir insanın anlamsız bir oyunla zihinsel felce uğraması..”
../pohpohlama dolu yalan cümleler kura kura, kendini, aslında hiç gerçekleşmeyen bir dostluğa, olanaksız bir sevgiliğe mi inandırıyordu?..
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.