İncelemelere baktım da, kimse çıkıp da bu kral neden çıplak dememiş sanki.
Kitapta, İslami literatürde geçen tefekkür kavramının farklı bir bakış açısı, bir zıt anlamı gibi, evrene şüphe ile "saçma" ile bakılıp yorumlanıyor.
Kitabın oldukça ağır bir dili var. Okurken bazen dili çözünce yazarın anlatmak istediğini anladığımız yanılgısına kapılabiliyoruz. Yani cümlenin ne dediğini, zorlanıp anlasak ta yazarın ne dediğini anlamak kolay olmuyor. Daldan dala atlayan bir üslup da bu anlayışı zorlaştırıyor zaten.
Bu kitabı sevenlerden ricam dikkatli okumalarıdır, çünkü bir şeyler verirken çok şeyler alabilir. (Başta zaman olmak üzere.)
Buradan, Ülkemizden avrupaya bakınca, maalesef (bir daha maalesef) onların yazmış olduğu dini eserleri bile bilimsel bir eser gibi görüyoruz. Bu kitap bir anti tasavvuf kitabı sayılır.
Alıntı - Sayfa 148
Tanrım, eserinin bayağılığından, seni tütsüleyen ve sana benzeyen o mayışık kurtçuklardan nasıl tiksiniyorum! Senden nefret ederek krallığının şekerlemelerinden, kuklalarının boş laflarından kurtuldum.
(Ne kadar komik bir durum bu.)
Bu ve bunun gibi bir çok Avrupalı yazar, dini bilgilerini Hıristiyanlık üzerine inşa etmiş olduğundan, bu dinin içine de doğru yanlış bir çok fikir girdiğinden, bu dini sorgulayanların çoğu aynı şekilde dinden çıkmıştır.
Yazar, tanrı katında en kutsal kişilerin varoluş acısı çekip, hayatın saçmalığını gördükten sonra (Kendisi gibileri tarif ediyor. Klasik insan egosu.) intihar edenler olduğunu savunuyor.
Allah cümlemize hayırlı ömürler ve ölümler nasip etsin inşallah.