İster yönetici olsun, ister muayyen bir kesim olsun, ister bizzat halkın kendisi olsun, gerçek anlamıyla yasama hakkı onların değil, yalnızca Allah'ındır. Çünkü bunlardan herhangi birisine yasama yetkisini vermek, onun özel menfaat ve hevâlarının etkisi altında kalması sonucunu verir. Buna bağlı olarak, ümmetin üstün menfaatlerini de terkeder. Biz bunu özellikle siyasetin politikanın dinden ayrılmasından ve yasamanın parlamenter meclislere verilmesinden sonra, gayet açık bir şekilde görebilmekteyiz.
Sayfa 396 - CİLT 8.Kitabı okuyor
Pablo Picasso'nun tablosunda hurdacılar çarşısında kaç para verirlerdi? Uzaya roket gönderme teknolojisinin yazılımlarını mahalledeki kasaba uzatsan acaba seni ne diyerek dükkandan döverdi. İnsan olarak senin de değerinin bilindiği ve bilinmediği yerler var. Değerinden anlayan, sana anlayış gösteren insanlar var. Ancak şunu unutma, değerini bilen insanları bulup onlarla yakınlık kursan da o insanlar senin ve benim gibi aciz insanlar. Yani değerini bilseler de devamlı değer vermeye kudretleri yok. Ölümü öldüremezler. Seni sırat köprüsünden geçiremezler. Ebedi bir hayatı vaat edemezler. O halde kıymetini bilecek olan kimsenin, kudreti de olmalı. Kıymet verenlerin kıyamet ile dümdüz olduğu bir gelecekte, yok olmayan ve ebedi âlemleri yaratmaya muktedir olan bir Allah var. Senin değerin O'nun yanında. Zor günlerinde, insanlar senin kalbinin derinliklerinde hissettiklerini tam olarak hissedemezler. Seni senin kadar anlayıp empati kuramazlar. Hiç portakal ve benzeri bir şeyi yememiş birisine portakalın tadını ve aromasını anlatırsan ancak 10'da 1'i kadar anlayabilir. Aynen öyle de kalbinden geçenleri okuyamayan, senin yaşadığını yaşamamış birisi de seni tam olarak anlayamayacaktır. Senin derdin sana özel. Seni, en iyi sen anlarsın. Senden daha iyi ise ancak Rabbin anlar. Yalnızlığının şiddetini, kırılmışlığını ve tükenmişliğini O bilir. Faniler seni anlasa ne fark eder düzeltmeye muktedir olmadıktan sonra? Ancak Rabbin, kalbinin en derinliğinde hissettiğin, tarif edemediğin duygularını, düşüncelerini en önemlisi de niyetlerini bilir ve bunlara kıymet verir.
Sayfa 34 - İndigo kitapKitabı okuyor
Reklam
Başka bir ifadeyle, sevilmek anlaşılmaktır ya da en azından ne zaman "Beni anlamanı istiyorum!" derken ya da acı içinde "Beni anlıyor musun? Beni gerçekten anlıyor musun?" diye sorarken kullandığımız anlamda "anlaşılmaktır". Anlaşılmaya duyulan bu özlem birisine benim yerimde olması, şeyleri benim gözümle görmesi, gerçekten de sırf benim olduğu için saygıyla karşılanması gereken bir görüşümün olduğunu daha başka kanıt istemeden kabul etmesi için yapılan umutsuz bir çağrıdır. Anlaşılmaya özlem duyarken aradığım benim kendi, özel deneyimimin içgüdülerimin, ideal hayat imgemin, kendim, acılarım ve neşelerim hakkındaki imgemin gerçek olduğunun bir olumlanmasıdır. Ben kendi portremin bir onayını isterim.
ㅤㅤㅤㅤㅤㅤ Bazı insanlar vardır, aslında onlar özünde iyidir ama yaşam şartları öyle gözükmesine sebep olmuştur.. Eğer bir insana, "Bakma, sen aslında özünde çok özel, ve iyi birisin" derseniz, kendisi farkında olmadan onu bu şekilde kodlamış olursunuz. Bu kodlama öyle bir çalışır ki, o da hakikaten kendisinin iyi bir insan olduğu kanaati sevinciyle, bundan sonra bambaşka bir insan olur.. Aynısını size deseler, nasıl bir ruh hali ile kodlanacağınızı düşünürseniz, ne demek istediğimi anlarsınız.. Kusura bakmayın ama size de kızgınım.. İnsanları "Şu şöyle kötü, bu böyle melanet" kodluyorsunuz-kodluyorsunuz, bu sefer kodlama negatif çalışıp, insanların kendilerinden ümidini kaybedip, daha kötü olmasına sebep olup onların kaderleri ile oynuyorsunuz.. Benim şurada insanlara davranışlarını görüyor musunuz? Paylaşımlarımı ya da hadi onu da kenara bırak, yorumlarımı görüyormusunuz, insanlara ne kadar saygılı, ne kadar değer vererek davranıyorum değil mi? Herşeyi bırak, şurada birisine nuktedan bir espri bile yapsam, içersine düştüğü kahkahalarla inanılmaz güzel kodlanıyor... Yapmayın arkadaşlar yapmayın, kimse annesinin karnından kötü doğmaz, insanların kaderleriyle oynuyorsunuz... Kusura bakmayın hep lay lay lom değil! Arada kızgınlığımı da dile getirmek zorundayım..
03.06/Fakat Asla Ümitsizliği Değil...
Merhaba güzel sevgilim :). Nasılsın? Bak bizim günlerimiz başladı. Bugünü hatırlıyor musun? İki sene önce bugün yaşadıklarımızı hatırlıyor musun? Ben unutmuyorum. Tır parkını hatırlıyor musun sevgili? Dere kenarını hatırlıyor musun, orada annenle telefonda konuştuğunu hatırlıyor musun? Teyzenlere yakın olduğunu söylemiştin, o yüzden oranın uygun
167 syf.
·
Puan vermedi
Ashab-ı Kehf, Hz.Hızır ve Hz.Musa, Zülkarneyn kıssaları sırasıyla anlatılmıştır. Kıssada geçen balık, mağara, iki denizin birleştiği yer, denizin derinlikleri, balığın dirilmesi, olayları sembolik anlamlarıyla incelenmiştir. Jung ve Freud psikolojinin derinliklerini bize anlatmaya çalışıp durmuşlar. Şimdi bu iki değerden birinin kur’an ayetlerine
Carl Gustav Jung'un Kehf Suresi Tefsiri
Carl Gustav Jung'un Kehf Suresi TefsiriCarl Gustav Jung · Mengüceli Yayınları · 2015122 okunma
Reklam
339 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.