ALAMET
Sayın Erkan Aksu,
Kitabınızı mesleki refleks olarak eleştirel okuyarak tamamladım. Okurken yanında mutlaka fosforlu bir kalemle uygunsuzlukların üzerini çiziyorum. Bu tür okuyucu geri dönüşleri bizde kültür olarak yerleşmediği için yazar için en büyük ödül olmaktadır. Farklı bir gözün ortaya koyduğunuz esere bakış açısı önemli ve
Selahattin Tomar beyin kalemine sağlık bir çırpıda okunacak harika bir kitap….okurken resmen duygu patlaması yaşadım…. Hayatın gerçeklerin den yola çıkarak kaleme aldığı bu kitaptaki yaşananlar malesefki gerçekten yaşanıyor özet geçmek gerekirse Oktay adlı kişinin kişiliği karakteri beş para etmez biriyken yaşadığı olaylar dan sonra anlayışlı ve kişilik sahibi bir birey oluşunu anlatıyor…..insanlara karşı duyarlı olabilsek keşke….. fazla uzatmayayım herkese şiddetle tavsiye ediyorum bu kitabı kesinlikle herkes okumalı ve yazarımıza da başarılar diliyorum umarım kalemine yüreğine sağlık ….
1883 senesi yazında, sıcağın kasıp kavurduğu bir yaz gününde buz gibi biri olarak doğuyorsunuz. Prag'da Almanca konuşan bir Yahudi ailenin, 6 çocuğundan en büyüğüsünüz. İki küçük kardeşiniz bebeklik döneminde ölüyor. İkinci Dünya Savaşı'ndan birkaç yıl önce hayatınızı kaybediyorsunuz. Ardından üç küçük kız kardeşi toplama kamplarında ölüyor.
'sevgi' konusu hep tartışılan, derin, anlaşılmaz ve kişiden kişiye değişiyor derim... Peki 'sevgi' tam olarak nedir/neydi?
Kitap adında 'sevme' var yani 'sevmek eylemi' görüldüğü gibi; sevme, sevilme elbette 'sevgi' den geliyor. Yazarımız üç önemli unsur üzerinde duracaktır; sevme, sevilme, sevgi.. Peki 'sevgi' seven için mi geçerli yoksa sevilen
Kitabın ilk kısmında Konya şehrinin Mevlana'nın yaşadığı döneme kadar tarihsel sürecini kısaca özetleyip, Mevlana'nın hayatı hakkında kısa yaklaşık 20 sayfalık bir bilgi verilmiştir. Mevlana'yı tanımak ve tasavvufu anlamak için bu bilgilerin yeterli olmadığı aşikardır. Fakat tasavvufun amacı ve merhalelerini birazcıkta olsa bilenler için hızlı bir özet sayılabilir kitabın ilk kısmı.
İkinci kısmında Mesneviden örnek kıssalara yer verilmiş. Son kısmında ise Mevlana'nın gazel ve rubailerinden bazılarını; akıl, aşk, sevgi, dostluk vb. başlıklar altında sınıflandırarak bizlere sunmuştur.
Kitabı Mevlana'yı tanımak için okumak yetersiz kalsa da Mesnevi'yi okumaktan gözü korkanlar için ya da Mesnevi hakkında hiç bilgisi olmayanlar için bir tanıtım niteliğindedir.
"İnsanlar aslında aydınlıktakiler ve
karanlıktakiler olarak ikiye ayrılır.
Karanlıktakilerin sayısını azaltıp,
aydınlıktakilerin sayısını çoğaltmak, işte
hedef budur. Bu yüzden 'Bilgi!', 'Bilim!' diye
bağırıyoruz."¹
Bir kitap okurken ne zaman
Victor Hugo ismini görsem ilk defa lise yıllarında okuduğum “
Türk Tipi Empati : Aynı şeyi senin anana bacına yapsalar iyi mi?
Türk Tipi Felsefe: Fazla düşünme kafayı yersin.
Türk Tipi Psikoloji: Delidir, ne yapsa yeridir.
Türk Tipi Sosyoloji : Elalem ne der?
Türk Tipi Eğitim: '' srım dersine sanki okuyup da apartman yöneticisi olacak p****k '' (Zehraca )
Türk tipi sağlık :