Pan-îslam yeni bir şey değildir ve Hicret’ten beri vardır. O zamanlar bu hareket Müslümanları bir arada tutarak onları yok etmeye çalışan pagan Araplara karşı beraber mücadelelerini sağlamıştır.
Sayfa 10Kitabı okudu
Pan-İslam Nedir?
Pan-İslam isminden anlaşılacağı gibi tüm dünyadaki Müslüman halkları ırklarına bakılmaksızın İslam şemsiyesi altında toplama hareketidir.
Sayfa 10Kitabı okudu
İngiliz casus Vambery'in tespitleri şöyleydi :
".... Abdülhamid'in Pan-İslam siyasetinin bütün İslam dünyasının en ücra köşesine kadar nasıl nüfuz ettiğini görmenin beni oldukça şaşırttığını itiraf etmeliyim..."
Sayfa 165Kitabı okudu
Oldukça iyi hadi bakalım. Kolay gelsin. Dilerim devamı gelir okumuş cahilleri cehalet sistemini istemiyoruz sağlıklı Eğitim Bilinçli eğitim doğru adımlar bekliyoruz...
İşte, MEB’in öğretmenlere önerdiği 45 kitap ve 50 film!
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğretmenlere okumaları için kitap ve izlemeleri için de film listesi hazırladı.
Pan-İslam gücünün şişirilmiş görüntüsü İtilaf devletlerini aşırı karşı tedbir almaya zorladı.
PAN ARABİZM (ARAP BİRLİĞİ SİYASETİ)
Sultan Abdülhamid’e karşı yürütülen Jön Türk hareketi (Pantürkizm)’e paralel olarak bir de Panarabizm cereyanı ortaya çıktı. Bu iki hareketin ortak yönü milliyetçi olmalarıdır. Jön Türkler içinde gayr-i Müslimler olduğu gibi, Panarabizm üyelerinin yüzde doksanı Hıristiyanlardan müteşekkildi. Hemen hepsi Avrupa’da yetişmiş olan Arap milliyetçileri, Batı ve Jön Türkler gibi Abdülhamid’e Kızıl Sultan diyor; bir an önce devirmeyi planlıyorlardı. Nasîf el-Yazici ve Patrus el-Bustânî, bunların öncülerindendir. Kitapları Türkçeye de tercüme edilmiş olan Corci Zeydan da, Arap milliyetçiliğine hizmet eden Hıristiyanlardandır. “Tarihu’l Arab Kable’l İslam” (İslam Öncesi Arap Tarihi) adlı kitabında Arapların asıl medeniyetlerinin İslam’da değil, İslam öncesinde olduğunu göstermeye çalıştı. Onun ölümünden sonra da İslam öncesi tarihe hayranlık cereyanı başladı. İslam eserleri bakımsızlığa terk edildi. Abdülhamid’e karşı demokrasi rejimini savunan Kasım Emin ve Şibli Şamil, Kahire’de; Edib İshak Şam’da, Suriye’de faaliyet gösteren Arap milliyetçilerindendirler.
Bugün bu hareket Beyrut Amerika Üniversitesi bünyesinde papaz profesörlerin yönetiminde varlığını devam ettirmektedir.
....
Hindistan hükümeti Mekke den Asya ya dönen Hind, Afgan ve Orta Asyalı hacılar arasına sızmış padişahın ajanlarına dikkat etmeli, onları gözaltında tutmalıdır. Bunlar Halifenin bizzat kendisi tarafından görevlendirilmis olup, tüm talimatları padişahın mabeyncilerinden almışlardır. Abdülhamid in Pan-İslam siyasetinin nasıl tüm Müslüman dünyasının en ücra köşelerine kadar nüfuz ettiğini görmenin beni oldukça şaşırttığını size itiraf etmeliyim. Kuzey Afrika'da Şeyh Sunusi, Afganistan da Kabil baş mollasi , Orta Asya'da Buhara kadısı ve Hindistan, Cava ve Çin dini liderleri padişahın emrindedirler...
Tuhaftır ama aydın tebaası ondan (Sultan) için için nefret etse bile , Sultan'ın bu özlem ve emellerini paylaşmakta, bu konudaki başarılarını alkışlamaktadir...
Sayfa 181Kitabı okudu
“...Türkiye Cumhuriyeti kurulurken ise Cumhuriyet’in kurulması konusunda öncülük edenlere üç şart koşuldu: Bunlardan birisi Türkiye’nin Bolşevik olmayacağı, ikincisi Türkiye’nin Pan-İslamist olmayacağı, üçüncüsü ise Pan-Türkist olmayacağıydı. Dünya sistemiyle yani galiplerle olan anlaşmada dünya sisteminin tekerleğine çomak sokacak bir politika gütmemek şartıyla Türkiye’yi yeni yönetecek olan bu insanlara görev teslim edildi.Eğer Pan-İslamist olunsaydı bir kere savaşla birlikte kaybedilen Asya topraklarının elde tutulması söz konusuydu. Pan-Türkist olunsaydı gene dünya politikası yapmak mecburiyeti kalacaktı Türkiye’nin omuzları üzerinde.Eğer Bolşevik olunsaydı o sırada akibeti her ne kadar kontrol altında olduğunu söyleseler bile akıbetinin ne olacağını bilmediğimiz bir büyük birime iltihak etmesi bahis konusuydu.Dünya sistemi kendini bu tehlikelerden uzak tutmak için Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadrolara Pan-Türkist olmamayı, Bolşevik olmamayı zaruri kıldı ve bunların da tatbikata sokulmasının yolu şuydu:Türkiye’nin İslâm kültüründen kopartılması.Yani Türkiye Cumhuriyeti Birinci Cumhuriyet dediğimiz kanla, irfanla kurulduğu söylenen Cumhuriyet aslında dünya sistemini elinde tutan güçlerle yapılan bir pazarlığın mahsulüdür.Pazarlık dinini ver,vatanını al pazarlığıdır…”
Sayfa 290 - Tiyo YayıncılıkKitabı okudu
