Boş zamanlarının büyük bir kısmını evinde yatıp yuvarlanarak geçiriyordu. Panik ataklar, kafatasının sınırları içinde sabun köpüğü gibi dönüp dolaşıp patlıyor, sonra en ufak bir kara bulutta tekrar oluşuyordu. Her köpük patlamasında nefes alıp vermesi biraz daha zorlaşıyordu. Bir sonraki atağın ne zaman geleceği hiç belli olmuyordu. İç dünyası da evinin içi gibiydi.