“Panik atak; yaşama isteği, hayata tutunma çığlığıdır. Depresyon ise öfkedir. Hak ettiklerini hak edememenin öfkesidir depresyon. Ancak en kötüsü yalnızlıktır. Çünkü yalnızlık yabancılaşmadır ve dünyasızlıktır.”
Sayfa 87 - Kronik kitapKitabı okudu
Umut, var olan en güçlü anti-depresandır.
Reklam
Herkesin 'tek tip' davranış içerisinde bulunduğu kütüphane birden bir depremle sarsılmaya başlasın. Böylece farklı insanların, farklı davranışlarda bulunacakları görülecektir. Büyük bir olasılıkla kütüphanedeki ezici çoğunluk paniğe kapılıp canını kurtarmak için kapıya koşacak ve belkide depremin vereceği zarardan fazlasını kendi kendilerine birbirini ezerek verecektir. Küçük bir azınlık panik halinde olan insanları bağırarak yönlendirmeye ve sakin olmaya çağıracaktır. Küçük azınlığın bir kısmı pencereleri kırıp çıkış yolu açmaya çalışacak ve kurtarıcı rolüne soyunacaktır. Biri korkudan bayılacak, diğer biriyse altına kaçıracaktır. Ve bütün bu karmaşa içerisinde biri, hiçbir şey olmamış gibi kitabını okumaya devam edecek ve çatlayan tavandan kitabına dökülen kumları silkeleyip şöyle bir yukarıya bakacak ve kumların dökülmediği masanın öbür kenarına hafifçe kayacaktır, vs... İşte karakter budur ve kendini en iyi şekilde, en dinamik olaylarda belli eder.
Sayfa 109Kitabı okudu
Annenin çocuğa bağlılığı çocuk büyüdükçe değişikliğe uğrar ama çocuk anneyi yitirdiği zaman ortaya çıkan panik tepkisi değişmeden kalır. Çocuk annenin yokluğunu giderek artan süreler boyunca kaldırır ama beklediği anda geri dönmezse daima aynı biçimde altüst olur. Ergen bu tepkiyi içselleştirerek korur çünkü onu ötekilerden hatta kendinden bile saklama eğilimindedir
Soldaki kemerin altından geçerlerken Kaz, Inej'in diğer kadın mahkumlarla birlikte karşı taraftaki kemerde gözden kaybolduğunu gördü. Göğsünde bir sızı hissetti. Rahatsız edici bir sarsıntıyla da bunun panik olduğunu fark etti. Arabadayken onu kendine getiren Inej olmuştu. Kaz'ı karanlıktan onun sesi geri getirmişti. Aklına mukayyet olmasını sağlayan da onun sesiydi.
Sayfa 330Kitabı okudu
Türk 19. Tümeni’nin kurmayları bir kez daha panik olmuşlardı. Mustafa Kemal’i telefonla arayarak, adamlarının yorgun düştüğünü, onları bir kez daha saldırıya sevk edemeyeceklerini; düşmanın korkunç top ateşinin hiçbirinde moral bırakmadığını ve panik çıkacağına dair belirtiler bulunduğunu bildirdiler. “Endişe etmeyin,” cevabını veren Mustafa Kemal’in telefondaki sakin ve telaşsız sesi kurmay subaylarına cesaret verdi. “Sadece benim burada, Anafarta Cephesi’ndeki durumu düzene sokmam için yirmi dört saat dayanın, yeter. Kısa bir süre içinde yanınızda olacağım ve o zaman her şeyi yoluna koyarım.”
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.