Bedenim tüm dünyayla birlikte parçalanmış etrafa saçılmış sanki. Bir kaç kolum yok, bazı kulaklarım yerinde değil. Kafam dağılmış orası kesin ona eminim de şu ayaklarımın olması gereken yerde neden ellerim var. Toparlanmayalım, ayaklarımı bulmalıyım ve ayaktakımına girmeye hak kazanmalıyım.
Bütün imgeler karışmış birbirine,
Kim bilir nasıl karşılaşacak hepsi?
Ama bir buluşma için dirilmek lazım önce
Dirilmek için taze bir düşünce...
Eskiler yıprandığı için yıpratmış,
Bütün taşlar yerinden oynamış,
Temelden sarsılmış,
Taş atılmış,
Bir çocukluk devrinin kalbini taşıyor,
Zaruretten yorgun büyüyoruz bu hengâmede.
Her şey göz kapaması
(Çok uzun bir sessizlik)
Ama senin dostların var.
(Uzun bir sessizlik)
Çok dostun var.
Onların sana bu kadar koltuk çıkmaları için ne veriyorsun onlara?
Bir kayboluş bu, sende yaşadığım
Gözlerinle başlayıp kalbime ulaşan
Her büyüyüşünde ise kocaman bir oyuğa dönüşen
Tarifi imkansız bir yürek yangını bu
Cesaretini kıran
Düşmeye korktuğun, en derin cehennemim senin için
Tarifim yok senin nezdinde, kalbinde
Oysa yüreğimde tonlarca yara açan
Öyle bir sevdasın ki bağrımda
Dumanı ateşiyle harmanlanıp
Sefil bir leş gibi hissediyorum. Parçalanmış bedenim sürükleniyor peşimde. Salyalarım kana karışmış pis bir tat var ağzımda. Kokusunu alıyorum insanlığın, küflenmiş bedenlerinden. Korkuyorum gözlerimi açmaya. Sarıyor karanlık kudurmuş öfkemi. Kuduz köpekler gibi burnumdan soluyorum. Dizginlerimi çekmek zorunda kalıyorum. Soğuk bir demir parçası
HAYATIN ÇIĞLIKLARI
Doktorun odasından çıktığımda moralim oldukça bozuktu. Kolesterolüm yüksekmiş. Diyet yapmalıymışım. Elimde yememem gerekenlerin listesi ve reçeteyle yürürken hayatımda hiçbir zaman diyet yapmadığımı düşündüm. Dahası, şimdiye kadar bana dayatılan hiçbir yasağa gönül rızasıyla boyun bile eğmemiştim. İçimdeki asi ruh burada da
Bence bu yaşam ve ölüm meselesini fena halde yanlış anlamışız.
…
Bence bedenim daha üstün varlığımın tortusundan başka bir şey değildir. Hatta bedenimi kim isterse alsın; alsın diyorum, o ben değilim. Ve bu yüzden, yaşasın Nantucket; ve parçalanmış bir tekneyle parçalanmış bir vücut ne zaman isterlerse gelsinler, çünkü ruhumu Zeus‘un ta kendisi bile parçalayanmaz.
Kalben çocuk,
Bedenen genç,
Ruhen ihtiyar,
Ve zihnen ölüyüz artık,
Diri yüzler gölgesinde..
Bütün imgeler karışmış birbirine,
Kim bilir nasıl karşılaşacak hepsi?
Kafamın içinde sivri sinekler dolanıyor, ceviz kabuğundan hallice beynimin kıvrımlarında dolaşan kanıma göz dikmiş sinekler için bütün vücuda yayılan o 6 litre kanı baz alırsak, sineklere göre oldukça değerli bir bedenim olduğunu söyleyebilirim.
Kanımı emen her sineğe elbette saygım var. Ruhumu emen, hayallerimi baş aşağı eden, somut tokatlar, soyut yaralar, imalar, aşağılamalar ve haksızlıklara karşı parçalanmış duygulara göre nedenli bir istek sinekler için kan emmek.
Düşünmeye çalışıyorum bazen.
Bazen düşünebildiğimi varsayıyorum sadece, parçaları eksik bir çok duyguya sahibim. Nefret kelimesini 6 harfe sığdırmak ne büyük başarı, oysa hissetirdiği duygunun tarifini anlatabilecek kelimeler yetmezken.
Yıkılan kaç hayal için bir gerçekliğin yüzüme vurulacağını bilmezdim eskiden, acı olan gerçekler değildi aslında, bilirdim ki hayallerimi taşıyan bedenim yorgun düşmüştü bir süre.
"Kalk" dedim kendime uykuya çeyrek kala, zihnim buharlaşmaya hiç bu kadar yakın olmamıştı oysa, damarlarımın çatlaması için büyük bir suikast planı vardı kanımın. Dünya, hızına yetişemezdi beynimdeki bu döngüye. B+ pozitif kanın bedendeki iktidarına son verilmişti 16 metre karelik bir odada. Kanımdaki muhaliflerin demokrasisiydi bu. Sayılmayan tek sandık, 6 yaşında diz kapaklarını sımsıkı tutan çocuğun Tanrıdan tek duasında saklıdır.
Sahi Tanrı demişken; Tanrılarda insanlara borçlu olabilir.Ama bu dünyada ödeyebilecekleri kadar güçlüler mi işte onu bilemem.
07.06.2023
Cihat İNCE
“Ruhum, tüm delilikleri ve kötülükleri yapacak kadar psikopat ama bedenim bir o kadar dingin. Ben de bu ikisi arasına sıkışıp kalmışım. Bu yüzdendi belki de korkaklığım.”