Bundan bin yıl kadar önce, Henüz diktiklerinde beni, Dört ünlü büyücü vardı, Bugüne dek yaşadı isimleri: Yiğit Gryffindor, vahşi kırlardan, Adil Ravenclaw, dar kayonlardan, Tatlı Hufflepuff, geniş ovadan, Kurnaz Slytherin, bataklıktan. Ortak bir dilek, umut, rüya peşinde Cüretkar bir plan yoğruldu Genç büyücüler eğitilsin diye, Böyle kuruldu
Büyük bir degisiklikten bahsediyorum. Dünyanızın bir saniye içinde pat diye değişivermesinden,bildiğiniz bütün kurallarin,gerçeklik hakkında kabul ettiğiniz her şeyin altüst olması gibi
Reklam
Üniversitedeki bazı hocalar hiçbir keşfin olmadığı ama eski kıymetli keşiflerin üzerine yılmadan bıkmadan sıkılmadan hiç üstüne koydukları şeyin sahibine bakmadan adeta kıymetli bir mobilyanın üzerine pat diye oturur gibi üç günde üç ayda üç senede hükmünü koyan, sadece bu hükmü koymak için yaşayan okula gelen talebelerden fevkalade yılgın ve tahammülsüz, dinlememeyi ve hor görmeyi kendilerinden memnuniyet duyarak olmasa da elbise olarak giyinmiş, baston olarak tutmuşlardı. Kant'ı, Comte'u, Desartes'ı, Lewis'i, Durkheim'i.... talebeden korumaktan bostan bekçisine dönmüşler, hiddet ve asabiyet, azaları olmuştu. Bazıları bu yeni azalar sebebiyle başka bir canlıya döndüğünü de hissediyor, daha inceleri kendilerine bakıp rahatsızlık duydukları öğrencilerin rahatsızlık duyulacak hocalarına döndüklerini görüyor, buna da kırılıp öfkeleniyorlardı. İlim yuvası diye bir şey anlaşılan yoktu, sadece nifak yuvası olmadığı gibi. İnsanın yuvası yoktu. İnsan için oradan oraya uçmak gitmek vardı.
Bizim olduğumuz yerde hiç ses yok, belki insan da yok. Galata, Tophane taraflarında bir uğultu duyuyoruz. Hayır, bir şey duymuyoruz. Yalnız benim kalbim pat pat atıyor, yanımdakilerin belki zavallı yaraları sızlıyor, soğuk, hareketsiz gözlerinde bin bir kanlı meydan muharebesinde düşenler uçuyor...
“Bu gezegen için verilecek son savaş ne meydanlarda, ne dağlarda, ne ormanda, ne çölde, ne de okyanuslarda yapılacak. İşte tam burada olacak,” dedi tekrar kalbimin üzerine pat, pat, pat diye sertçe vurarak.
Kapıyı Aysel ablanın açmasına alışıktım. Serhat için anne gibi olduğundan benim için de bir teyze gibiydi.Onu gördüğümde burada babamın olmamasının da verdiği rahatlıkla ona sarılır,Serhat'la sohbet etmeden önce onunla sohbet ederdim. Maalesef bu garip lanet,benden onu da almıştı.Kapıyı pala bıyıklı, asık suratlı, kısa boylu ve kilolu bir beyefendi açtı. Beni görünce çatık kaşları düzeldi, hiç gülmeyecekmiş gibi asık görünen yüzü aniden gülmeye başladı. "Oo, Devrim oğlum gelmiş!Geç yavrum, geç içeri."Bana, Aysel ablaya sarıldığım gibi sarıldı. Kollarımda derman yokmuş gibi hissettiğimden ama daha da önemlisi, bu adamı hayatım boyunca hiç görmediğimden kendimde ona sarilacak gücü bulamadım. Bana kısaca sarıldı, sırtuma pat pat vurdu ve geri çekildi.
Reklam
Süratle içi boşalıyordu insanların. İnsanlar can havliyle yiyeceklere saldırıyor, deli gibi alışveriş yapıyor, göz açıp kapayana kadar âşık oluyor, pat diye bağlanıyor ve daha ne olduğunu anlamadan da ayrılıyorlardı. Dünya telaşlı bir yer olup çıkmıştı
Sayfa 142Kitabı okudu
Wa ha! Va ye hat ba! Hu...v... Hu...v... Geh bayê reş, Geh bayê kur, çiya. Newal,
☆İlk görüşte aşk yoktur. O sırada Pat;
Pat'e gelecek olursak genç adam kendini tanıtırken ne kadar bocaladığının farkında bile değildi. Karşısında babasının hep sözünü ettiği gerçek bir kadın duruyordu. Karşısına böyle bir varlığın çıkabileceğininden haberi bile yoktu. Önceden gözüne çarpan kadınların hiçbiri Maud'un yanından bile geçemezdi.
gece gelir nihayet ruhu tekrar ele geçirildiğinde ses çıkarmaz iradesiz soytarı bir saatin pat diye geçmesine
Sayfa 176Kitabı okudu
Reklam
Korkuyordum, çok korkuyordum hem de.Kocaman açılmıştı gözlerim. Yüreğim pat pat vuruyordu. Uzaklara kaçmak istiyordu.
Doğan EgmontKitabı okudu
Son on yıllarda dünyanın genelde ciddi bir nüfus patlaması sorunuyla karşı karşıya olduğu kabul edilmiştir. Kontrolsüz nüfus artışı kıt kaynakları zamanından önce tüketecek ve çevreyi mahvedecektir. Artan nüfus daha çok gıda, enerji ve diğer kaynaklara ihtiyaç duyacak, bunun sonucunda küresel ısınına ve diğer çevre felaketleri artacaktır. Nüfus artışı konu­ sunda bütün ülkeler hemfikirdir. Fakat bu model artık geçerliliğini yitirmiş, ileri sanayi ül­ kelerinde bazı değişimler yaşanmaya başlamıştır. İnsan ömrü uzamıştır ve doğum oranı da düştüğü için, emekli olan yaşlı­ lann yerine yeterli sayıda genç yetişmiyor. Bu sorun Avrupa ve Japonya'da halen yaşanmaktadır. Fakat yaşlanan nüfus buzdağının sadece görünen tepesidir, gelecek olan nüfus pat­ lamasının getirdiği ilk sorundur.
She pat the space beside her, looking up at him with bright eyes. And he followed like the besotted moth he was, ready and willing to burn in the pits of hell as long as she looked at him like that.
Bazen geceleri uyanık vaziyette yatıp kafamın içindeki seslerle kavga ediyorum.
Sayfa 211Kitabı okudu
"Onlar için farketmez" dedi ölüleri kastederek. "Büyük bir cenaze töreni yapılmış yapılmamış onlar için fark etmez. Öyle şeyler yaşayanlar için. Ölülerin umurunda değil."
Sayfa 316Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.