Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Kitabı okumaya baş karakterin öleceğini bilerek başlıyorsunuz.Kitapta da aynı şekilde, Santiago Nasar'ın öldürüleceğini bilmelerine rağmen, bunun için hiçbir çaba sarf etmemelerini ve cinayetin işlenmesini görüyorsunuz... Aslında bunu 3 şekilde değerlendirebiliriz.
1.si cinayetin sebebini namus adı altında meşrulaştırmış olmaları,
''Tahmin edebiliyorum, çocuklar,'' demişti kadın da.''Namus meselesi beklemez.''
2.olarak seyirci etkisi ya da Genovese sendromu da dediğimiz basit anlamda cinayetin işleneceğini bilen her insanın zaten başka bir insan haber vermiştir ya da müdahale etmiştir diyerek bir şey yapmaması.
Ve son olarak 3.ise insanları tam anlamıyla tanıdığımızı düşünmemiz... '' Saçmalama, demişti karısına, '' O ikisi kimseyi öldüremez,''
Sonuca gelirsek karakter isimleri biraz kafa karıştırabiliyor okurken.Bayılmadım kitaba ama yine de beğendiğimi söyleyebilirim...Size de iyi okumalar:)
Bir “namus” cinayeti meselesi
Kırmızı Pazartesi
-İşleneceğini herkesin bildiği bir cinayetin öyküsü-
Kitap “Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 05.30’da kalkmıştı.” cümlesiyle başlıyor.
Bir giriş bölümü ya da olayı gizleme niyeti olmadan daha kitabın ilk cümlesiyle kahramanımızın öleceğini anlıyoruz yani :)
Aynı
Merhabalar @
Sizler de benim gibi pazartesi sendromu yasayanlardan, pazartesilerden nefret
edenlerdenseniz iste tam bize göre bir kitapla geldim.
Eskiden mektuplasmalar vardi, benim yasitim ve jenerasyonumun yetistigi dönemlere
rastliyor sanirim.
Teknoloji henüz bu kadar gelismemisken
mektuplar yazilirdi, gönülden kagitlara dökülen
satirlar vardi. Hala vardir belki mektup yazan, gönüller nostaljik olsa da hala yasatanlar..
@egemuga @dogannovus yayinlarindan
çikardigi yeni kitabinin içerisinde 44 mektubun
oldugu bir iç hesaplasmasi, geçmis, gelecek,
annelik, yasam üzerine kendinin de cevaplarin aradigi sorulara açik yüreklilikle yanitlar aramis.
Bir kitabi okurken insan böyle huzurlu ve mutlu olabilir mi? Bu kitabi okuduktan sonra artik bakis açiniz degisecek, Pazartesilerine baska anlamlar yükleyeceksiniz..
SEYİRCİ ETKİSİ YA DA GENOVESE SENDROMU
Seyirci etkisi, yardıma ihtiyaç duyulan bir durumda, çevrede olaya tanıklık eden kişi sayısı ne kadar fazla ise, müdahale eden kişi sayısının o oranda düştüğünü belirten psikolojik terimdir. Olası bir yardım ihtiyacı durumunda, etrafta çok sayıda tanık varsa, her bir tanık orada bulunan diğerlerinin müdahale edeceğini düşünerek duruma kayıtsız
Bir insan başka bir insanın kalbine nasıl da sığıyor doktor?
Yakınlık; Dünyanın Üç Yüzü’nden sonra Mustafa Ulusoy’dan okuduğum bu ikinci kitap. Ara vermeden kısa zamanda okuyabildiğim nadir kitaplardan biri oldu. Mustafa Ulusoy kitaplarında kendi kişisel gelişimim için çok şeyler buluyorum. Yazılan her metinle anlatılan konularda farklı bakış açıları kazanıyorum. Bu da bir kitaptan almam gereken maksimum
112 syf.
·
Puan vermedi
"Genovese Sendromu: Bir adam, düzinelerce tanığın önünde, Kitty Genovese adlı kadını, kadının kendi evinin önünde bıçakladı. Hiç kimse ona yardım etmek için hiçbir şey yapmadı.
Bu o kadar büyük bir şoktu ki, sosyal psikoloji 1968’den beri bu olayın neden gerçekleştiğine dair bir sebep bulmaya çalışıyor. Neden o insanların hiçbiri Kitty Genovese’e yardım etmedi? Araştırma, üzücü bir sonuca ulaştı. Bir suça veya tehlikeli bir olaya tanıklık eden ne kadar fazla insan varsa, insanların yardım etme ihtimali o kadar az; ve bu durumun tam tersi de geçerli. Ne kadar az tanık varsa, şansınız o kadar yüksek..."
Bu yaşanmış hikâyeye çok benzettim, ben biraz kısa özet olarak aldım ama, bilmeyen arkadaşlar için:
"Genovese Sendromu" nedir ile ilgili araştırma yapıp öğrenmelerini isterim, bu kitaba çok benzettim. Keyifli okumalar dilerim.
Kırmızı Pazartesi, herkesin işleneceğini bildiği ama bir türlü müdahale etmediği, edemediği bir cinayetin romanı.
(Spoiler vermedim kitap tamda böyle başlıyor.)
Bir nevi Stokholm Sendromu'nun yaşandığı bir cinayetin nasıl işlendiğini adım adım anlatıyor. Marquez'den okuduğum ikinci kitap oldu. Yüzyıllık Yalnızlık öncesi bir nevi yazara alışmak için okudum.
Marquez bu kitap için, Yüzyıllık Yalnızlık'a rağmen en iyi yapıtım diyor ama aynı fikirde olmayan okurlar da var tabi.
Çok ilginçtir ki kurbanı biliyorsunuz, katilleri de tanıyorsunuz ama kitap yine de sürükleyiciliğinden birşey kaybetmiyor.
Yazarın başarısı da burada galiba.
Marquez bu kitabında sizi detaylara boğuyor, kişiler olaylar birbirine karışabilir bu yüzden dikkatli bir okuma gerektiriyor
Kitapta yazar, modern insanın hayatının vazgeçilmez unsuru olan "sendromların" neler olduğunu, bunlara nelerin sebep olduğunu ve bu sendromlara maruz kalanların neler yapması gerektiğini anlatıyor. Bahsedilen başlıca sendromlar şunlar: Çok yoğunum sendromu, dağınık beyin sendromu, Dunning-Kruger (cahil cesareti) sendromu, hayalet
Sakinleşmek için içinden bir milyona kadar say!...
.
Merhabalar sevgili kitap dostlarım yeni bir haftaya merhaba dediğimiz bu güzel pazartesi gününde keyifler yerindedir umarım Pazartesi Sendromu bile özleniyormuş sizde keyifler nasıl?
.
Bugün sizlere #meavekerrigan serisinin 5. Kitabı olan #sakınhatayapma kitabını tanıtacağım. Geçtiğimiz ay serinin 7. Kitabını okumuştum seriyi incelerken üçüncü ve altıncı kitabı da henüz okumadığımı fark ettim evet seri takip etmede pek iyi değilim ama güzel haber seri bağımsız da okunabiliyor. Siz yine de seriyi takip edin elbette
.
Gelelim kitabımıza Kerrigan, bu kitapta polisleri hedef alan bir katilin peşinde.. Herşey parkta aracının içinde, kafasından ve göğsünden vurularak öldürülen polis memuru ile başlar.. Ve bu cinayet son değildir.. Kadın erkek hiçbir polis memuru güvende değildir. Kerrigan cinayetleri araştırırken adım adım katilin kucağına mı gidecek? Cinayetlerin önüne nasıl geçecek?
.
Her kitabında, aynı macera filmi izliyor hissini yaşadığım, sayfaların nasıl çevrildiğini bilmediğim bu güzel seri ilgililerine tavsiyemdir der hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim, Kitapla Kalın, Evde Kalın, sağlıkla kalın
