Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Persa Pikola

Persa Pikola
@persapikola
Yazı heveslisi zamansız bir okur. Koşan günlere yetişmeye çalışıyor.
Üniversite
İstanbul
6 okur puanı
Mart 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Akıntıya Karşı
Polonyalı şair Zbigniew Herbert şöyle demiş. "Kaynağa ulaşmak için akıntıya karşı yüzmeli. Akıntıyla yüzüp giden şey çöptür sadece."
Reklam
Özgünlük
Deneyimlerime göre, kendi özgün yazım tarzını ve hikayelendirme şeklini bulup ortaya çıkarmak için ilk çıkış noktası "kendime bir şeyler katmalıyım" düşüncesinden ziyade "kendimden bir şeyler eksiltmeliyim" olmalı. ... Kendi tecrübelerime dayanarak söylersem, bunun da çok basit bir yöntemi vardır. Kendine "Ben bunu yaparken eğleniyor muyum?" diye sormak bir çıkış noktası olabilir. Eğer senin için önemli olduğunu düşündüğün bir amaca göre hareket ederken, ortaya kendiliğinden, doğal haliyle eğlence ve sevinç çıkmıyorsa, bunu yaparken yüreğin heyecanla çarpmıyorsa, orada bir sorun, bir uyumsuzluk var demektir. Bu durumda bir kez daha en başa dönüp eğlenceye engel olan gereksiz parçayı, doğal olmayan unsuru oradan çıkarman gerekir.
O sırada hiçbir mantığı, hiçbir temeli olmadan, bir anda şunu düşünüverdim: "Ben de roman yazabilirim." O zamanki hissimi şimdi bile net bir şekilde hatırlıyorum. Gökyüzünden birşey pırıl pırıl parlayarak düşmüş, ben de onu iki elimle güzelce tutmuşum gibi bir histi. O şey nasıl olmuştu da tam benim avucumun içine düşmüştü, nedenini bilmiyordum. ... İngilizcede epiphany diye bir sözcük vardır. Japoncada "özün aniden tecellisi", "sezgiyle gerçeğin kavranması" gibi zor anlaşılır bir karşılığı vardır. Basitçe söylersem şu demektir: "Bir şey bir gün aniden gözünün önünde beliriverir ve onunla birlikte her şeyin görüntüsü değişir." Bu tam da o öğleden sonra benim başıma gelen şeydi işte.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
349 günde okudu
Aşk Mavidir
Aşk MavidirKemal Gündüzalp
8.7/10 · 8 okunma
Reklam
Persa Pikola
@persapikola·Bir kitabı okumaya başladı
Mesleğim Yazarlık
Mesleğim YazarlıkHaruki Murakami
8.3/10 · 673 okunma
Roman Yazmak
Bence roman yazmak temelde çok "yavaş" bir iştir. Zekice bir yanı neredeyse hiç yoktur. Bir başına bir odaya kapanır, "Bu değil, bu da değil" diyerek dikkatli bir şekilde cümleleri evirip çevirirsin. Masa başında var gücünle düşünerek bütün gün çalıştın, bir metnin yazınsal kesinliğini birazcık da olsa artırdın diye kimse sana alkış tutmaz. "Çok iyi olmuş" diye sırtını sıvazlayan biri de çıkmaz. Tek başına öylece oturur, başını sallayarak kısık sesle "Hımm, hımm" diyerek kendini onaylar durursun sadece. Kitap olarak basıldığında ise, o tek satırdaki yazınsal kesinlik dünyada tek bir kişlnin bile dikkatini çekmeyebilir. Roman yazmak böyle bir şeydir işte. Çok emek gerektiren son derece sıkıcı bir iştir.
Şiir iyileştiricidir
Şiir iyileştiricidir, yalnızlaştırıcıdır. Düzyazı elbette akla seslenen, zaman zaman kuru ama sığ değil; mantıklı, soğukkanlı yaklaşımının ötesinde, şiir bazen “acil servis” görevi üstlenebilir. “Şiir yitirilmiş bir şeyi bize yeniden veremez, ama yitirilen şeyle aramızda oluşan ayrılığa kesinlikle karşı çıkar.” Şiir bu anlamda net, kesin ve açık bir karşı duruştur! Düzyazının yapısından kaynaklanan “ağırlığı”nın, soğukkanlılığının tersine; “Şiir her şey arasında yakınlık kurarak dilin yaşantıya ilgi duymasını sağlar.” John Berger, ağıt örneğini vererek şöyle der: “Şiir dilin kendisine seslenir.”
Sayfa 105 - Alkali KitapKitabı okudu
Şiir ertelemez!
John Berger, şöyle diyor: “İşi geleceğe bırakamayız. Gerçeğin zamanı yaşadığımız an’dır. Giderek bu gerçeği kavrayan düzyazı değil, şiir olacaktır. Düzyazı şiirden daha çok işi zamana bırakır: Şiir ise kanayan yaraya seslenir.”1 İşte şiirin önemi de galiba buradadır. Şiir çoğu kez ertelemez.
Sayfa 105 - Alkali KitapKitabı okudu
Sözlü kültürle görsel kültür arasına sıkışan şiir
Herkesin, özellikle belli bir yaş döneminde şiir yazdığı bir toplumda yaşadığımız kesin ama sonra şiirden uzaklaştığı, hatta yaşamından çıkardığı insanlarla birlikte olduğumuz konusunda çok konuşuldu, yazıldı. Bu konuda eleştirel bakanlar da var. Oysa unutulan şudur: Bu toplum, kökleri “matbaa”nın gecikmesine dayanan nedenleri de olsa, sözlü kültür dönemini aşamadı, yazılı kültürü içselleştiremedi. Bir yaşama biçimi haline gelmedi yazı! 60’lı-70’li yıllarda tam yazılı kültür dönemi yaşanabilir der-ken, dünyadaki teknolojik gelişmelere bağlı olarak, birdenbire “görsel kültür” dönemine geçildi. Görsellik nicedir egemen kültür biçimi haline geldi. Ardından herkesin bildiği çok kanallı televizyon, hatta bir ara video salgını, cep telefonu, şimdilerde de VCD dönemi, hatta DVD dönemi yaşanıyor. Sonra, işte internet!
Sayfa 103 - Alkali KitapKitabı okudu
Reklam
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Nereye Gidiyorsun Şiir?
Benim okurluğum biraz hercaidir. Bir kitabın yarısında başkasına başlarım, hikâyenin ortasında incelemeye geçerim, biraz okur oradan şiire dönerim. Binbir Gece Masalları gibi iç içe ilerler okumalarım, zihnimde bambaşka bir bütünlük oluşturur. Bu alışkanlığım savruktur biraz, ancak karşılaştığım her kitabın bana doğru bir yolculuğu olduğuna ve tam
Quo Vadis Şiir?
Quo Vadis Şiir?Kemal Gündüzalp · Alkali Kitap · 06 okunma
Persa Pikola tekrar paylaştı.
"Acıya karşı tavrımız nasıl bir toplumda yaşadığımızı ortaya koyar. Acılar şifrelerdir. Söz konusu olan toplumu anlamanın şifrelerini tutarlar ellerinde."
Sayfa 13 - Metis Yayınları, 2023Kitabı okudu
Kitapları Kurtaran Kedi
Yerinden kımıldayacakmış gibi durmayan Tekir'i, adam rahatsızlığını belli eden bakışlarla süzdü. "Az önce de söy­ ledim, ben çok meşgulüm. Okumam gereken yüz kitaptan atmış beşini okuyabildim ancak. Çıkın lütfen." "Yüz kitap mı?" Soru, kendine hakim olamayan Rintaro'dan gelmişti. "Yılda yüz kitap mı okuyorsunuz?" "Yılda değil, ayda."
Kitapları Kurtaran Kedi
Kitaplann gücü vardır... Dedesi bu sözü sık sık yinelerdi. Normalde hiç sesi çık­mayan, torunuyla pek konuşmayan dedesi, yalnızca kitap­ lardan söz ederken, ince gözlerini daha da kısarak coşkuyla konuşurdu. "Yılları aşarak gelen kitapların, o zaman ölçüsünde gücü olur. Bu güçlü öyküleri ne kadar çok okursan, o sayıda güçlü dostlar edinmiş olursun."
Çocuğum için
Herkes çok korkuyor, her şeyi yapıyorlar, çocuklarını doğru okula sokmak için her şeyi. Bu şehirde bunu sürekli görebilirsin. İyi insanlar olabilirler, ama 'çocuğum için' diyene kadar bir şeytanı tanıyamıyorsun.
Sayfa 309Kitabı okudu
UÇAN KUŞLARI VURUN
Ben istiyorum ki uçan kuşları öldüresiniz. Uçmuyorsa ateş etmeyin kuşlara, kırarım tüfeklerinizi. Vefakârdır uçma- yan kuşlar. Kanatsız kuşları hiç vurmayın. Istırap evrenin- de yaşarlar onlar. Oysa uçan kuşlar hayal ülkesine giderler. Kanatları var onların. Onları vurun işte. Beni de alsınlar kanatlarına.
Sayfa 16
Reklam
Beklenti
Ve dağıldık dört bir yana habersiz Sıradan cümlelerin benzerliğiyledir. Güzel sözler kaldı gençliğimizden Uzun sürmüş hüzünlerin güzelliğiyle. Yaşam gülecek mi yüzümüze bir gün? Çok beklerim! Çok beklersin... Bekler.
Sayfa 70
Aşk ve Ayrılık
Saçlarına baktım sanki hüznünü gizliyordun Arada bir kaldırıp başını beni izliyordun, Aşk mıydı yüzün ayrılık mı, anlayamadım.
Sayfa 59
Yalnızlık Çöle Benzer
Yalnızlık çöle benzer dedi, su ve ağaç gölgesi ararsın güneşte Gezilmiş bir kasabayı taşıyor sırtında o kör kaplumbağa hâlâ. Sen niye oturup duruyorsun, kendini sıkıştırıp mengenelerde Aşk bir gün yitip giderse diye bekleme, serap da gider peşinden!
Sayfa 40