Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Peygamber efendimizin namaz kıldırdığı cami .Ahi Çelebi camii
Çelebi'nin anlatımına göre, rüyasında yanına birinin geldiğini ve kendisinin Sa'd bin Ebi Vakkas olduğunu söylediğini aktararak, bu kişinin Evliya Çelebi'ye 'Birazdan buraya bütün peygamberlerin ruhları, bütün sahabe, bütün alimlerin ruhları gelecek en sonunda Peygamber Efendimiz, torunları Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin,
Cuma Hutbesinde Bir Kesit
“Kullarım, beni sana sorduklarında, bilsinler ki, ben onlara çok yakınım. Dua edenin duasına karşılık veririm. Öyleyse kullarım davetime uysunlar ve bana iman etsinler ki doğru yolu bulsunlar.” hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Kabul edileceğine gönülden inanarak Allah’a dua edin...”
Reklam
Peygamber Efendimiz “Müminin her hâli kendisi için iyidir buyuruyor. İnsan içindeki iyiliği muhafaza edebiliyorsa dışarıda ne yaşanırsa yaşansın kötülükle mücadele edebilir. Kötülüğün ve çirkinliğin iç dünyasına karartmasına da hiçbir zaman müsaade etmez. İkinci yüzyılda yaşamış Romalı bir filozof olan Seneca, bu yaklaşıma benzer bir ifade kullanır: “ iyilerin başına hiçbir zaman kötü bir şey gelmez. “ tabi ki kötü niyetli insanlar iyi insanlara kötülük yapabilir; haksızlık ve zülüm yapabilir, iftira atabilir, malını mülkünü gasbedebilir…. Fakat özünde iyi olan insan bu kötülükler karşısında kötüleşmez. Seneca’ya göre iyi insanların başına Özü itibari ile kötü bir şey gelmez çünkü zıtlar bir araya gelmez. İyi insanda kötü hâl olmaz. İnsan eğer gerçekten ruh ve zihin dünyasında iyiliği korumayı bir hedef olarak önüne koymuşsa tabii ki kötülükleri defetmek için çaba sarf eder ama etrafında yaşanan kötülüklerin kendi iç dünyasını karartmasına, kötüleştirmesine müsaade etmez. Prensip olarak biz de kötülük meselesi böyle ele alınmıştır. Kötülük sizi kendisine benzettiğinde başarılı olur. Sizi kendisine benzetemeyen hiçbir kötülük amacına ulaşamaz.
Peygamber-i Zişan Efendimiz buyuruyor ki: "Kalbinizde kimseye karşı kötü bir şey olmaksızın sabahlamaya ve akşamlamaya çalışın." -Tirmizi
İyiler-Kötüler Savaşı
Ahir ümmetin ahir peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v.), açık ve net bir şekilde bu savaştan haber vermiş ve o savaşın olacağı, şer güçlerin cezalandırılacağı güne "Yevmü'l-melhame" (etlerin iç içe geçtiği gün) demiştir. Aynı zamanda zor, meşekatli ve ölümün kıtalar halinde kol gezdiği bir dönem! Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bir hadisinde şöyle buyuruyor: "Müslümanlarla Yahudiler harp etmedikçe kıyamet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki Yahudi, taşın ve ağacın arkasına sakla- nacak da, taş veya ağaç; 'Ey Müslüman, Ey Allah'ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, gel de öldür onu!' diye haber verecektir. Sadece Garkad 204 ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır." (Müslim, Fiten, 82)
Sayfa 418 - Hayat YayınlarıKitabı okudu
Seyit Kutub’un hezeyanları!
Seyit Kutub’un Hazreti Osman efendimiz hakkındaki akıl almaz iftiraları ile zekât konusundaki İslam’a zıt, sosyalizm benzeri sözlerini iki yazımda kaleme almıştım. Pek çok okuyucum Seyit Kutub’u böyle bilmediklerini ifade ederek başka hatalarının olup olmadığı konusunda sorular sordular. Bu itibarla kendisi hakkında bir yazı daha almaya karar
Reklam
824 syf.
7/10 puan verdi
Mektubatı Rabbaniden
Mektûbat-ı Rabbânî 44. Mektup Bu mektup; Seyyid Nakip Şeyh Ferid Buhari’ye yazılmıştır. 44. MEKTUP Konu: İnsanlığın Efendisi (s.a.v.) övme, onu doğrulayanın, ümmetin en hayırlısı, yalanlayanların ise, Ademoğlunun en şerlileri olduğu, Peygamber efendimiz (s.a.v.)’in sünnetine tabi olmaya teşvik, hakkındadır. Dualar, selamlar ve
Mektûbât-ı Rabbânî Cilt 3
Mektûbât-ı Rabbânî Cilt 3İmam-ı Rabbânî · Semerkand Yayınları · 201217 okunma
Allâhumme yâ Rabbenâ, yâ Rabbenâ, ya Rabbenâ..
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hadîs-i şeriflerinde buyuruyor ki; "Allahu Teâlâ Hazretleri; bir kulum 'Yâ Rabbi!' der, ben ona nazar etmem. Yine 'Yâ Rabbi!' der, yine nazar etmem. Yine 'Yâ Rabbi!' der, o zaman meleklerime derim ki; 'Şahit olun ey meleklerim! Bu kuluma icabet etmemekten istihyâ ediyorum, hayâ ediyorum. Onu mağfiret eyledim." Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! Yâ Rabbi! İbadetlerimizi taatlerimizi, hayrâtımızı hasenâtı- mızı kabul eyle! Kur'ân-ı Kerîm hatimlerini, Yâsîn sürelerini, kelime-i tevhidleri ve salavât-ı şerîfeler sâir ibadet ve taatlerimizi -muhakkak ki eksiktir, kusurludur- eksiğine kusuruna bakmadan ahsen-i kab ile etemm olarak makbul eyle! Âmin..
PEYGAMBER EFENDİMİZİN (S.A.V.) FETİH HUTBESİ
Mekke’nin fethinden sonra Kâbe-i Muazzama putlardan temizlendi. Bütün halk Kâbe’nin etrâfına toplanmışlardı. Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) üç kere tekbir getirip, Allâhü Teâlâ’ya hamd ü senâda bulunduktan sonra şöyle bir hutbe okudular: “Allah birdir. Ondan başka ilah yoktur. Onun şerîki (ortağı) ve nazîri (benzeri) yoktur. O
Fakir sahabiler bir gün peygamber efendimize geliyor diyorlar ki: Ya Resulullah! Zenginler zekat, sadaka veriyor, hacca gidiyor, cihada katılıyor. Biz bunlardan mahrum kalıyoruz. Peygamber efendimiz: Her namazdan sonra 33 süphanallah, 33 defa elhamdulillah, 33 defa Allahüekber derseniz siz de onların sevaplarına erişirsiniz buyuruyor.
Reklam
Peygamber efendimiz ( s.a.v) buyuruyor ki : "Allah hangi erkeğe Saliha bir kadını eş olarak takdir buyurdu ise dininin yarısında ona yardım etmiş demektir."
Rivayet edilir ki bir gün Peygamber Efendimiz (SAV) tek başına otururken Hazreti Ali (r.a) yanına geliyor. "Sizi çok dertli gördüm. Bir probleminiz mi var?" diyor. Efendimiz (SAV), "Bana Miraç'da verilen sırları düşünüyorum, ya Ali!" cevabı veriyor. Hazreti Ali de "Birazını benimle paylaşabilir misiniz?" diyor. Efendimiz (SAV), "Ya Ali, kaldıramazsın." diyor. Peygamberimiz (SAV) Hazreti Ali'yi (r.a) çok istekli görünce sırlarının bir kısmını anlatıyor. Hazreti Ali (r.a) o sırları duyduğu anda göğsünde bir kabarma, taşkınlık hissediyor. Söylemek, bağırmak istiyor. Ama sırdır, söyleyemiyor. Hemen Mekke'nin dışına çıkıyor. Kör bir kuyu buluyor. Ve o kuyuya bağıra bağıra içindekileri anlatıyor. Sonra rahatlıyor. O su vermeyen kuyu, Hazreti Ali'nin (r.a) verdiği sırları kaldıramayarak taşmaya başlıyor. Su taşınca suyun çevresindeki kamışları besliyor. Kamışlar zamanla büyüyor. Bir gün oradan geçen bir çoban, rüzgarın kamışlarda çok hoş bir ses çıkarttığını fark ediyor. Kesip, belirli işlemlerden geçirip onu üflemeye başlıyor. Bir gün Hazreti Muhammed (SAV) ile Hazreti Ali (r.a) develeri ile oradan geçerken bu çobanın çaldığı kamışın sesini duyuyor. Efendimiz (SAV) devesini durduruyor. Hazreti Ali'ye (r.a) dönüp, "Ya Ali, sen benim sırlarımı birine mi anlattın?" diye soruyor. Efendimiz' in (SAV), "Bu kamış parçası kıyamete kadar benim sırlarımı taşıyacak, sadece kalbi açık olanlar duyabilecek." buyuruyor..
1.486 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.