Ali Haydar Paşa’nın Hatıratlarıyla: Arap İsyanı
Osmanlı yönetimi, Arabistan yönetimini ellerinde tutmak için ve Arap İsyanını başlatan Şerif Hüseyin’e karşı, Şerif Ali Haydar Paşa’yı 1916'da tayin etmişlerdir. Böylece Şerif Ali Haydar Paşa, son Osmanlı Mekke Emir’i olarak karşımıza çıkar. Ancak İngilizlerin desteklediği Şerif Hüseyin’e karşı
Ahmet Say, kimilerimizin gayet yakından bilip, takip ettiği, birçoğumuzun ise henüz tanışmadığı, pek aşina olmadığımız bir isim ki ben ikinci kategoriye giriyorum. Ve bunun ayıbını tüm kalbimle kabulleniyorum.
"Ağaçlar Çiçekteydi", Ahmet Say'ın otobiyografik ve anı düzleminde kaleme aldığı ancak bunlara paralel olarak dönemin politik,
Sezai Karakoç'un 85. doğumgünü bu vesileyle Sezai Karakoç okumaya davet ediyorum sizi.
Şair, yazar, düşünür, doğunun yedinci oğlu, mistik şiirin kıyas kabul etmez şairi, tevazu ve beyefendiliğin kalesi... Sezai Karakoç'a beslediğim muhabbeti nasıl anlatayım
~~~SarsıntılarımızİçindekiKaranlıkTaraf~~~
Kulliyatta sonlara yaklaşırken iyiki yazmış canım Bernhard, kötü günlerin öfke çıkışı olan yazdıklarıyla, 1nebze duygulara tercüman gibi. Tüm içimizdeki haklı sarsıntılarının karanlık tarafının ifadesiyle. İki bölümden oluşan "Sarsıntı" sabah erkenden 1doktor, oğluyla birlikte dağlık kırsalda
İnsanlık tarihi, benzer şeylerin farklı biçimlerde yaşanmasıyla geçerken, diğer taraftan da keşfedilenin sonrakine miras kaldığı kümülatif bir bilgi aktarımının etkisiyle de radikal değişikliklere sahne olmaktadır. Bilgi, şüphesiz ki güçtür ama vicdandan, merhamet ve hikmetten ayıklanmış bir bilgi aynı zamanda zulmü de beraberinde getirmiştir.
“Sevgi masumiyet bahşeder. Affedecek hiçbir şeyi yoktur. Sevilen insan sokaktan geçerken ya da yüzünü yıkarken görülen insanla aynı değildir. Tam olarak, kendi hayatını ve yaşantılarını yaşayan insan da değil, çünkü o masum kalamaz. Kimdir öyleyse sevilen? Kimliği seven dışında kimse tarafından olumlanmayan bir gizem. Ne kadar iyi görmüştür Dostoyevski bunu. Sevgi birleştirir ama gene de yalnızdır. Sevilen, kişinin kendi eylemleri ve ben merkezciliği eridikten sonra süren varlıktır. Sevgi, sevileni sevme ediminden önce tanır ve o edimden sonra da hâlâ ve yine, o aynı insanı tanır. O insana, erdeme çevrilemeyecek bir değer yükler.”