Feminizm nedir? Feminizm eşitlik mi? Yoksa pozitif ayrımcılık mı? Çok değerli yazarların ellerini taşın altına koyarak çok güzel bir kitap oluşturmuşlar.
Mor çatı nasıl oluştu
Ve benzeri vakıf ve dernek nasıl kuruldu ? Güzel bir anı - inceleme- konferans yazılarından oluşan güzel bir eser teşekkürler
Bu ideolojik saldırıda, Holokost önemli bir rol oynuyor. Açıkça görülüyor ki, tarihteki bir zulmü çağrıştırmak, günümüzde yapılacak bir eleştiriyi saptırmak için kullanılıyor. Yahudiler, pozitif ayrımcılık programlarına karşı çıkmak için, kendilerinin de geçmişte çok çektiği "kota sistemi"ni bile bir bahane olarak kullanabiliyorlar. Bunun da ötesinde, Holokost çerçevesi antisemitizmi, Yahudi olmayanların Yahudilerden mantıksız bir şekilde nefret etmeleriyle sınırlıyordu. Bu da, Yahudilere karşı duyulan düşmanlığın, gerçekten çıkar çatışmalarından kaynaklandığı olasılığının önüne geçiyordu. (Bu konuya devam edeceğiz.) Bu durumda hemen Holokost'a sığınmak, Yahudilere yapılan her eleştiriyi gayrimeşru kılmak için başvurulan bir taktik oluyordu: Bu eleştiriler sadece patolojik bir nefretten kaynaklanabilirdi.
Merhaba sevgili dostlar...Müsadenizle bir meramımı dile getirmek istiyorum.Henüz bu platformda yeni bir uye olsam da buradaki bir husus dikkatimi çekti.O da şu ki: Herhangi bir bayan üyenin, salt bayan olması baz alınarak ne paylaştığı, ne sıklıkla paylaştığı, paylaşımın muhtevasi ve mantıklı olup olmamasina bakılmaksızin her yazdığı adeta beğenilere boğdurulurken bir erkek üye velev ki bu üye bir de yeni üyeyse ne yazarsa yazsın bakılıp okunsa dahi ve dahi begenilse bile bir türlü beğeni almıyor.Burada hem kadınlar arası bir nevi feminist dayanişma,pozitif ayrimcilik soz konusu hem de kendi hemcinslerimin bayanlara olan zaafı gereği böyle bir durumun tezahür ettiğini düşünuyorum.Bunu soylerken asla kendi yazdiklarimin çok matah yazılar oldugunu kasdederek soylemiyorum.Bahsettigim şey umumi manada yapmış olduğum bir gozlemin neticesidir.Buna katilirsiniz, katilmazsiniz bu sizin bileceginiz birsey ve karariniza saygiliyim her daim ama bunlar da nacizane benim görüşlerimdir.Saygılar.
Bir insanın kendisini değerlendirmesi bazen zor olabilir. Bunu yaparken çoğumuz objektif olmayı isteriz. Ama bence burada kendimize biraz pozitif ayrımcılık yapmak , daha iyi hissetmek enerjimizi farkına varabilmek yeteneklerimizi ortaya koyabilmek açısından yararlıdır. 🥰
"Bazı verilere göre tüm kadınların yüzde yirmisiyle erkeklerin yüzde onu çocukken tacize uğruyor. Ayrıca tüm taciz girişimlerinin faillerinin yüzde onu kadın. Kabataslak bir hesapla milyonlarca cinsel taciz vakası olduğunu düşünebiliriz. Bu da yüz binlerce kadın tacizciyle karşı karşıyayız demektir. Ama sizin de benim kadar iyi bildiğiniz gibi burada bir çifte standart söz konusudur. Aileler, anneleri, ablaları, çocuk bakıcılarını polise ihbar etme konusunda çekingen davranırlar. Emniyet güçleri de genç *kadınlara yöneltilen tacizci suçlamalarını mümkün olduğunca ciddiye almazlar.* Mahkemeler de onları cezalandırmaya istekli değillerdir. Toplum genelde erkeklerin taciz yaptığını düşündüğü için benzeri şeylerin kadınlar tarafından da yapılabileceğini kabul etmeye pek yanaşmaz. Ama yapılan araştırmalarda erkek tacizcilerin önemli bir kısmımın küçüklüklerinde kadın tacizcilerin eylemlerine maruz kaldıkları için bu yola girdikleri gözlemlenmiştir."
Sayfa 372 - Koridor Yayıncılık: 1. baskı, İstanbul 2012Kitabı okudu
Pozitif ayrımcılık, kadına şiddet, her türlü kadın haberleri vs konularına bakılınca şunu derim:
Kadına en büyük değeri İslam verir. Başka bir yerde huzur aranmamalı. Kocasına itaat en büyük huzurdur. Annelik iyi bir eş olma onu mutlu etmezse o düzen onu dışarıda paçavra eder. Şeytanın avanesi uşağı eder. Gerisi hep huzursuzluğu doğurmaya doğru gider. Toplumlar kadın üzerinden ifsad edilir. Kadın üzerinden islah edilir.
Çevremde kime baksam yurt dışına kapağı attık mı kurtulduk düşüncesinde. Ekonomik bakımdan rahatlayacakları doğru olabilir fakat bir ömür böyle sürebilir mi? Bu düşüncenin gayesi nedir tam olarak? Para ? Ucuz yaşam maliyeti? Güzel Doğa? İnsanca yaşamak istiyorum diyenler oluyor bazen de ülkenin kültür düzeyini küçümseyerek. Her ne kadar bir yurt
Kitabı beğendim. Hayatının hiçbir anlamı olmayan bir kadının, anlam verdiği şeyleri kaybettiğinde düştüğü yokluğu çaresizliği bitip tükenişi okuyacaksınız. Yazarın kahramanların duygu geçişlerini çok iyi yansıttığını düşünüyorum. Bu nedenle genelde tüm kitaplarını pozitif bir ayrımcılık yaparak okuyorum. Bu kitapta da konu her ne kadar sığ olsa da kahramanı tanıyor gibi hissedebildim.
Benim Liberalizmle derdim, insanların herhangi bir sorunu çözmek için bir şeyler yapmalarını istemekten çok liberalizm onların dilini ve düşüncelerini yönetmekle meşgul olmasıdır. Beyaz liberal üniversite öğrencileri, bir şeyler yapmak, daha da önemlisi bir şeylerden vazgeçmek zorunda kalmadan, güvenli mekanlar,’ ‘ tetikleyici sözcükler’ ‘ mikro saldırganlık’ ve ‘beyazlara imtiyaz’dan bahsedip duruyor. Birilerine ırkçı, homofobik, kadın düşmanı, yobaz deme yoluna gitmeden; onları kampüste aforoz etmeye, onların canlarına okumaya ve itibarlarına gölge düşürmeye çalışmadan dünyayı farklı gören bu insanlarla sohbet bile edemiyorlar. Yoksullara yardım etmeye Afrika’ ya gittikleri için siyahların acılarını hissettiklerini söylüyorlar, fakat kendilerinin de yaşamakta olduğu Şehirdeki siyahi mahallelere gitmek istemiyorlar.Bu aynı öğrenciler çeşitliliğin sevincini yaşarlar ama aynı şekilde yalnızca pozitif ayrımcılık sayesinde kampüste olduklarını ya da tüm siyahların yoksulluk içinde büyüdüklerini varsayarlar.
Nikki Johnson-Huston