Feminizm içerisinde, kadınlar olarak ve onlar adına konuşmak politik bir gereklilik gibi görünmektedir ve ben de bu gerekliliğe karşı çıkmıyorum. Kuşkusuz, temsili politika böyle işlemektedir ve bu ülkede lobileşme çabaları, kimlik politikalarına başvurmadan görece imkansızdır. Dolayısıyla, yapılan gösterilerin, yasal düzenleme çabalarının ve radikal hareketlerin kadınlar adına bir iddia ortaya atması gerektiği görüşünde hemfikiriz.
Sayfa 61Kitabı okudu
Simone de Beauvoir'ın çığır açan kitabı İkinci Cinsiyet, ikinci dalga feminizmin teorik temeline ve düşünüşüne herhalde en anlamlı katkıyı sağladı. 1949'da Fransa'da yayınlanan kitap, birinci dalga feminizmin sonu ile 1960'larda ikinci dalganın ortayı çıkışı arasında geldi. Mitlere, toplumsal baskılara ve kadınların yaşam deneyimlerine ilişkin eşsiz ve köklü bir araştırma olan kitap radikal bir sonuca ulaşır. de Beauvoir, kadınlığın ya da dişiliğin toplumsal ya da kültürel bir kurgu olduğunu, kuşaklar boyunca oluştuğunu ifade eder. Kadınların ezilmesinin nedenleri, diyor Beauvoir, bu kurguda yatar.
Sayfa 114Kitabı okudu
Cinselliğe duyulan özlemin olumlu ifadelerinin bizleri birbirimize bağladığı bir dünyada, hepimiz gelişimimizi destekleyip besleyecek cinsel pratikleri seçmekte özgür olacağız. Bu pratikler gelişigüzel cinsel ilişkiye girmeyi veya cinsel ilişki kurmamayı tercih etmek olabilir, bir tek cinsel kimlik ve tercihi kabullenmek de olabilir; yahut cinsiyeti, ırkı, sınıfı ve cinsel tercihi ne olursa olsun, erotik tanımaların kıvılcımını hissettiğimiz o insanlarla etkileşim sonucu yaşayacağımız, haritası çıkarılmamış arzular arasında başı boş gezinmeyi tercih etmek de olabilir. Cinsel özgürlük hareketinin yeniden başlayabilmesi için cinselliğe dair radikal feminist diyalogların tekrar gün ışığına çıkması gerekmektedir.
Sayfa 114Kitabı okudu
1986'da yazar Marie Sheer'in söylediği gibi, "feminizm, kadınların insan olduğunu iddia eden radikal bir fikirdir." Evrensel olarak kabul görmese de her şeye rağmen yayılan bir fikir. Gündemimizin değişmesi ümit verici, erkeklerin bu harekete katılımının gün geçtikçe artması da öyle. Yanımızda hep erkek destekçiler vardı. New York'taki ilk kadın hakları konferansı 1848 yılında Seneca Falls'ta düzenlenmişti; burda bir manifesto olarak ortaya konan Bağımsızlık Bildirgesi'nin yüz imzacısından otuz ikisi erkekti.
Sayfa 136 - Encore PDF
Radikal feminizm, doğrudanlığıyla kuram olarak güzel gibi görünmesine karşın, gerçek ve çözümsel yanlışlarla doludur. Erkeklerin, kadınları her zaman sömürdüğü ve baskı altında tuttuğu varsayımı, antropolojik araştırmalarla örtüşmüyor. Dönüp ilk topluma, toplayıcı ve avcı topluma baktığımızda, cinsler arasındaki ilişkilere değin, değişik örneklerden oluşan geniş bir yelpaze buluyoruz.
Sayfa 20
Feminizm'in toplum ve kadınlar için bu denli yararlı olmasının nedeni, bizlere sınıf, ırk ve cinsiyetin ikiye ayrılmış hallerini yaşatan kapitalizmin ötesinde bir yaşam için radikal bir yönelim sağlamasıdır.
Sınıf mücadelesiz feminizm hakkında
İmtiyazlı kadınlar kendi sınıflarına mensup erkeklerle eşitlik istediler. Kendi sınıfları içindeki mevcut cinsiyetçiliğe rağmen, işçi sınıfı erkeklerinin yazgısına sahip olmayı istemezlerdi. Kadınların kendi sınıflarından erkeklerle toplumsal eşitlik kazanmasına dönük feminist çabalar, beyaz üstünlükçü, kapitalist, ataerkil korkularla, yani beyaz olmayanların ekonomik güce ve ayrıcalığa eşit erişiminin egemen olanların iktidarlarını azaltacağı korkusuyla birleşti. Sonuçta, beyaz iktidar taraftan reformist feminizme dönüşen şeyi desteklemek, bir yandan yerleşik beyaz üstünlükçü ataerkinin gücünü artırırken bir yandan da radikal feminist politikayı zayıflattı.
Sayfa 56
“Şu anda yapmayı reddettiğim şeylerden biri, çenemi kapatmak.”
Oysaki hareketin oluşumuna hız katmış meselelerden biri cinsellikti ve burada söz konusu olan kadınların cinselliklerini ne zaman ve kiminle yaşayacaklarını seçme haklarıydı. Sosyalist hareket olsun , tüm radikal hareketlerde kadın bedeninin cinsel sömürüsü sık rastlanılan bir durumdur.
Sayfa 39
“Sırf başarısız olmaktan korkuyorsunuz diye harekete geçmekten vazgeçmeyin.”